Selamün Aleyküm, wattpad kurtçukları..
***********
Arabada eve doğru ilerlerken sessizliğimi koruyordum. Poyraz ise ara sıra, yok yok sık sık başını çevirip bana bakıyordu. İnatlaşmam onu sinir etmişti. Muhtemelen yabancı erkeklerin önünde karısı olmadığımı söylememi gururuna yedirememişti.
"İnsanların yanında neden karım olduğunu inkâr ediyorsun?" dedi en sonunda dayanamayarak.
"Karın olmadığımı söyleyen sendin." dedim gayet rahat bir tavırla. Rahatlığım onu daha da sinir etmiş olacak ki konuşmasını sesini yükselterek sürdürdü.
"Bu aramızda olan bir şey!" omuz silktim umursamazlığımı sürdürürken.
"Bu duruma belli bir yer sınırı getirmemiştiniz ağam."
"Başlatma ağandan, zaten orada o iki şerefsizi dövmediğim için pişmanım."
"Onların ne günahı var? Gayet tatlı çocuklardı ikisi de."
"Ne diye gelip sana çektirtiyorlar fotoğraflarını? Etrafta bir sürü insan varken."
"Neden buna bu kadar taktın ki? Alt tarafı bir fotoğraf. Onu da çektirtmedin zaten."
"Bizi burada evli olarak görüyorlar. 'Poyraz Ağa karısına sahip çıkamıyor' dedirtmem ben kimseye." dedi 'ağa' kelimsini bastırarak söyleyip bana gönderme yaparken.
"Yaaa..." dedim uzatarak. "Peki bu ağa neden el alemin kızıyla oturup kahkaha dolu sohbetlerin içine giriyor?" dedim yavaş yavaş sinirlenirken.
"Çünkü ben Ağa'yım, unuttun mu?" dedi sinir bozucu bir sırıtışla. "İstersem yeniden evlenebilirim bile. Buna kimse bir şey diyemez." derken kalbime bir yumru oturmuştu.
"O zaman bana da kimse bir şey diyemez." zorlukla konuşabilmiştim, kırgınlığımı gizleyebilmek için.
"Bunu, neye güvenerek söylüyorsun?" dedi tek kaşını dalga geçermiş gibi kaldırarak.
"Çünkü ben isteyerek evlenmedim seninle ve bunu herkes biliyor." arabayı konağın önünde durdururken bana döndü. Ne ara geldiğimizi anlamamıştım.
"Ama isteyerek kaldın benimle. Ve bunu da herkes biliyor." dedikten sonra ağır hareketlerle indi arabadan. İkinci yumru, kardeşini kaydıraktan kayarken yalnız bırakmak istemeyen büyük kardeş gibi geçti diğer yumrunun yanına. Zar zor yutkunarak indim arabadan.
Ben kapıdan yeni girdiğimde o çoktan merdivenleri çıkıyordu. Acele etmeden ilerledim boş avluda. Havanın kararmasına iki saat falan vardı. Avluda ki divanın üzerine oturdum. Odama çıkmak istemiyordum. Poyraz'ın o soğuk bakışlarını çekemezdim.
Yaklaşık bir onbeş dakika kadar avluda gidip gelen hizmetlileri izledim. Bir türlü düşüncelere dalamıyordum. Etrafta insanların olması bunu engelliyordu. Oturduğum yerden kalktım ve teras kata çıkan merdivenleri paytak adımlarla tırmandım. Burası daha sessizdi. Üçüncü kattaydı çünkü ve buraya kimse uğramıyordu.
Manzaranın karşısına kurulan koltuğa oturdum. Hem buranınnkoltuğu daha rahattı. Dokinmasalar sabaha kadar burada durabilirdim.
Hafif esen rüzgar saçlarımı uçuştururken gözlerimi kapattım. Sanki bunu bekliyormuş gibi düşünceler bir bir döküldü göz kapaklarımdan zihnime, gözyaşı olmayı reddederek.
Gerçekten anlamıyor muydu, onu sevdiğimi? Yoksa itiraf etmemi mi bekliyordu? Eğer bunu bekliyorsa hatalıydı. Çünkü ben bu itirafı, o fırsat verseydi dün yapacaktım zaten. O geçmişti bunun önüne. Öte yandan, sevdiğimi gerçekten göremiyorsa, demek ki onun sevgisi de bitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRİCİK _ (Tamamlandı)
Genç Kız Edebiyatıİnce ve uzun bir çizgideyim. Bir yanımda somurtmak, diğer yanımda gülümsemek var. Somurtmak istemiyorum. Ama gülümsemek için de bir çaba sarf etmiyorum. Araftayım, boşluktayım. Öyle bir kararsızlıktayım ki... Bir çıkmaza sürükleniyorum... ******...