- Bu kaç peki?
- Peki bu? dedikten sonra doktor parmaklarıyla beş yaptığı elini indirip hemşirelere, hastaya yeni bir serum bağlamlarını söylemişti.
Serdar biraz önce iyi bir aksiyon filminin başkahramanı olabilecekken vasat bir aksiyon hikâyesinin baş dayak yiyeni olmuştu. Hemen ambulans çağrılmış Serdar hastaneye yetiştirilmişti. Zira Serdar'ın adama yumruk atmasının ardından mahalle bir anda karışmış Serdar yaklaşık 16 17 kişi tarafından hırpalanmıştı. Şimdi de eli yüzü mor şuracıkta yatıyordu.
Mutlu ile Derin başında endişe ile beklerken gürültüyle odanın kapısı açıldı. Gelen Seçkin'di.
"Neler oldu?" dedi endişeli gözlerle Serdar'a bakarken.
"Çok hırpaladılar. Karışma bulaşma dedik dinlemedi bizi" dedi Derin müthiş üzgün tavrıyla.
Seçkin içinden küfürler savurmuş, yarı uyur yarı uyanık haldeki Serdar'ın yastığını düzeltmişti. O sırada Mutlu sürekli "Benim yüzümden" diye sayıklıyordu. Derin de onu telkinlerle sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Elini yüzünü yıkayalım gel" dedi Derin. Mutlu yalnız gideceğini söyleyerek odadan ayrılmıştı. Derin de ikili koltuğa bıraktı kendini başını iki eli arasına alırken: "Çok kötü dövdüler" diyebildi.
"Allah'ım kafayı yiyeceğim ya Serdar kahramanlığın sırası mıydı oğlum ya" diye söylenip Derin'in yanına koltuğa oturmuştu Seçkin.
Derin'in elleri arasından yüzünü görmeye çalışırken üzülmemesini tembihlemişti. Derin ise neredeyse ağlayacaktı, Serdar'ın başına gelenlere fena halde üzülmüştü.
"Biliyorum o mahallenin insanını, uzak dur dedim dinlemedi beni..."
Seçkin, Derin'in başını tutan ellerini kavradı.
"Bak bana" demişti Derin'e. Derin bu noktada Seçkin'e bakacak halde değildi. Seçkin kızı çenesinden tutup kendine çevirmişti. "Bak gözlerime!" diye ekledi.
Kızın ellerini tutarken, gözleriyle kendine doğru dönen kıza bir şeyler söylemeye başlamıştı Seçkin.
"Seninle alakalı bir şey değil bu. Adamın bir anda yanına birilerinin toplanabileceğini Serdar da bilemezdi, senin bilemeyeceğin gibi. Üzülme ve sakın ağlama."
Kızın yüzü Seçkin'in avuç içlerindeyken, Seçkin mavi gözlerini kıza kilitleyip şöyle demişti: "Üzülme diyorum. Anladın mı beni?"
Seçkin kızın gözlerindeki evet cevabını okumuş kıza onu rahatsız etmeyecek şekilde sarılmıştı. "Üzülme!" diye yinelemişti. Seçkin içinden sen üzülürsen ben ölürüm demişti. Gerçekten ölürdü bu kıza. Hayatında, Derin'in artık öylesi bir yeri vardı. Derin'in gözüne çöp batsa Seçkin'in canı yanardı.
"Sarılma işiniz bittiyse benimle ilgilenir misiniz? Ölüyorum da..." Serdardı bu. Öksürük tutmuştu. Derin Seçkin'in kollarından ayrılıp hemen biraz su koymuştu Serdar için. Serdar kendisi içecek halde değildi. Seçkin ayağa kalkıp Derin'e oturmasını söylerken kızın elinden bardağı alıp Serdar'a içirmişti. Serdarı da oturur pozisyona getirmişti.
Seçkin muzip bir ifade takınarak, "Dostum yüzyılın dayağını yemişsin diye duydum" demişti. Serdar da bir kamyon dayağı yiyen kendisi değilmiş gibi espriyle cevap vermişti "Yılın en iyi dayak yiyeni ödülünü bu sene kimseye kaptırmayı düşünmüyorum."
Küçük de olsa gülüşmelerden sonra Serdar, "Mutlu nerede?" demişti.
Seçkin, Derin'e dönerek, "Hani belasını aramak diye bir deyim var ya, işte o deyimin Serdar hali" demişti eliyle Serdar'ı işaret ederken. Serdar anlamsız bakışlarla Derin'e bakarken, Derin de Mutlu'nun lavaboda olduğunu söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Rengi
Romance"...Seçkin uzunca bir nefes alıp, kızın bileğini kavrarken kız da bir adım daha kendisine yaklaşmıştı. "Çok güzel bir rüya görüyordum." dedi Seçkin hafif kırık sesiyle: "Ne kadar güzel olduğunu düşünürken, gözümü açtım... Ne göreyim gerçek çok dah...