- Nereye gidiyoruz?
- Sahile.
- Ben bu yeni evlenen çiftlerdeki fotoğraf merakını anlayamıyorum ya neyse. Demirlerin o tarafa mı?
- Demir mi? Vayyy. Bey'e ne oldu? Ayrıca yeni evlenen çift değiller.
"Nasıl istersem öyle seslenebileceğimi söyledi" diyorum biraz bozuluyor Seçkin Bey. Birbirimize karşı o eski, -eski dediysem bundan haftalar öncesinden bahsediyorum son olanların üzerinden çok da zaman geçmedi- öfkemiz yok. O bana eziyet etmeyi bıraktı. Ben de ona karşı sakin olmayı deniyorum. Anlamsız şekilde her anımız birlikte geçmeye başladı. Hatta iyi arkadaş olabileceğimizi bile düşünmüyor değilim. Bu kısmı abartmış olabilirim. Borcum mu? Ah evet! O olmaz olasıca borç pek bitecek gibi durmuyor. Otelden aldığım üçüncü maaşımı da bir güzel yedim çünkü.
Seçkin Bey... Gizemli adam. Evdeki işlere yardım ettiğim gibi zaman zaman fotoğraf çekimlerine de onunla gidiyorum. Çünkü artık Serdarla çalışmıyorlar. En son Seçkin Bey'in evinde yaşananlardan sonra farklı işlerde çalışmanın iyi olacağını düşünmüşler. Serdar mı? Serdar şu anda ICe Otelde. Bir şeyler işletiyor ama işe yarar bir şeyler işletmediğine eminim. Demir Bey de olmasa nereden ekmek yiyecektik acaba diye düşünüyorum bazen...
Demir Bey demeye alışsam da geçen gün yediğimiz yemek sonrası bana nasıl istersem öyle hitap edebileceğimi söyledi. Böyle bir erkek! Böyle bir mütevazılık! Onun sahip olduklarına sahip olsaydım bir göbekten ötemi tanımazdım sanırım...
Demir Bey'e yaklaştıkça onun benim için ne kadar imkânsız olduğunu biraz daha anladım. Keşke diyorum şimdi. Keşke beni bir kere kadın olarak görebilseydi... Belki severdi... Sevmeyi denerdi. Serdar denen çokbilmiş böyle bir şeyin imkânsızlığından bahsedip duruyor. Aynı otelde çalışınca, ben de konuşmayı çok sevince artı ikimiz de Demir'den torpilli olunca boş vaktimiz de çok oluyor haliyle. Ben sürekli Demir'i anlatıyorum. O da Demir'in bana âşık olmasının bu dünya üzerinde mümkün olmadığını bir gün Mars'a gidilirse belki orada bir şansım olabileceğini söylüyor. Bu heriften başlarda hiç hoşlanmasam da kadın dilinden anladığı ve hemcinslerimle iyi anlaştığı kesin. Tam bir çapkın. Ve tam bir kadın avcısı. Bu geçen süre zarfında Serdarla olan bir iki bar hatıramız var. Komik adam! Mutlu'ya karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyorum. Umarım bir an önce vazgeçer. Çünkü üzülsün istemiyorum. Serdar iyi bir adam... İyi adamlar mutlu olmalılar. Serdar ve Mutlu'nun mutlu olma ihtimali bana kalırsa Mars'ta bile mümkün görünmüyor.
Esin'i ortalığı duman ettiği günden beri görmedim. Sanırım Demir Beyle görüşüyorlar çünkü birkaç sefer telefonda konuşmalarına şahit oldum. Ne Esinmiş! Seçkin ve Serdar kadından kurtuldular ama Demir'e yapıştı kadın! Her neyse! Zaten Demirle bir şansım olmadığı için bunun için üzülecek son kişi bile değilim...
O gün Demir beni iyi ki görmüş Seçkin Beyin evinde. Çünkü eğer görmeseymiş ben olayları anlatamaz, hiçbir şekilde işin içinden çıkamazmışım. Seçkin Bey düğün günü beni Demirle gördüğünde nasıl bir renge büründüyse, Demir de Seçkin'in kapısını açıp karşısında beni görünce aynı renge büründü. Bu iki adamla bazen başım dertte gibi hissetsem de sıradan hayatıma devam etmem benim için en iyi yol gibi görünüyor. İkisinin arasında neler olduğunu ise hala öğrenemeyerek magazincilik kariyerimde baya gerilediğimi itiraf edebilirim. Belki bir gün Serdar, Mutlu'yla alakalı bir itirafta bulunursa, elimde bir kozum olur ve olanı biteni Serdardan öğrenebilirim. Kim bilir...
+++
Demir'in otelinin yakınlarında, sahilde Seçkin'in çekimi olduğundan Derinle birlikte oraya gitmişlerdi. Seçkin bugün iki çocukları olan ailenin albümleri için çekim yapacaktı. Serdar'ın olmayışı çok şeyi değiştirmişti ama Seçkin kimsenin arkasından yalvaracak bir adam değildi. Serdar bir süre gitmek istedi ve Seçkin de kabul etti. Hepsi bu kadardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Rengi
Storie d'amore"...Seçkin uzunca bir nefes alıp, kızın bileğini kavrarken kız da bir adım daha kendisine yaklaşmıştı. "Çok güzel bir rüya görüyordum." dedi Seçkin hafif kırık sesiyle: "Ne kadar güzel olduğunu düşünürken, gözümü açtım... Ne göreyim gerçek çok dah...