40. Bölüm "SON"

317 17 14
                                    


Haftalar sonra kendimizi Adalarda bulmuştuk. Seçkin annesiyle barış ilan etmişti. Annesinin düğüne gelmediği için oldukça üzgün olması, çok şeyi değiştirmişti. Tabii bu süreçte en etkin rolü Fazilet Hanım üstlenmişti. Seçkin ve annesi arayı düzeltirken ben de eksik kalmamıştım. Her şeyin güzel olduğu bir hafta geçirmiştik.

Daha sonrasında Antalya'ya dönmüş ve Seçkin'in bitmeyen çekimlerinin içinde kalmıştık. Benim de ICe Otelle iş serüvenim devam etmişti. Tüm bunların arasında bir ay sonra Demir ve Şebnem çiftinin evleneceği gerçeği vardı ki bu düğün anlaşılan dillere destan olacaktı.

Mutlu ise başka bir konuydu. Serdar'ın gidişine hiçbir tepki vermemişti. Normal hayatına dönmek zorunda olmaktan başka çaresi yoktu. Birkaç gün önce Serdar'la konuştuğumu söylediğimde iyi olup olmadığını bile sormamıştı. Belki de merak ediyordu ama Mutlu böyle biriydi. Bir şeyi kapattıysa bir daha açmazdı. Sancak da olduğu gibi Serdar'ı da aynı metanetle uğurlamıştı.

Herkesin yoğun çalışma hayatının ve hayat telaşesinin devam ettiği şu günlerde, aslında her şeyin çok karıştığı zamanlarda bile önemli olan şeyin yanınızda duran insanlar olduğunu fark ettim. Hayatıma Seçkin girdikten sonra her şey daha karmaşık olmuştu evet bunu kabul edebilirim. Ama onun gelişiyle karmakarışık olan her şey yine onun yanımda olmasıyla çözülmüştü. Hayatımda birini bu kadar seveceğimi hiç düşünmezdim, bu hayal ettiğim bir şey de değildi. Hayat etmediğim ama hayal tadında olan tüm güzellikler Seçkin sayesinde başıma gelmişti. Onu seviyordum. Onun da beni seviyor olmasını seviyordum. Birlikte oluşturduğumuz bu güzelliği seviyordum.

Şimdi hazırladığım akşam yemeğini öyle keyifle yapıyordum ki... Mine'nin bugün otelde söyledikleri aklıma gelince yine durduk yere gülümsemiştim. Çok yoğun bir gün geçirmiş olmama rağmen sırıtıp durmuştum. Mine de bana, "Sana gülmek ne çok yakışıyor" dedikten sonra eklemişti: "Sebebinin Seçkin olduğunu tahmin etmek hiç zor değil."

Seçkin gülüşümdü, özlemimdi, hayatımdı. Onu öyle seviyordum. Kapının anahtarla açılış sesiyle kendime gelmiştim. Edebiyat parçalamanın anlamı yoktu. O da yakında etrafa çoraplarını atan bir tür canlıya dönüşecekti.

"Aşkım" deyip benden daha çok sevdiğini sandığım makinesini koltuğun üzerine atmasıyla onun sıradan bir canlıya hiçbir zaman dönüşmeyeceğini düşünmem bir olmuştu.

"Dur yavaş sarıl" dediğimde daha bir sıkmış kaburgalarımın birbirine geçtiğini sanmıştım. Mutfak romantizmimiz başlamadan bitmişti çünkü fırının sesi yükselmiş aceleyle içinden tepsiyi çıkarmıştım. Biraz elim yanınca da Seçkin hemen suya sokmuş, üflemiş, öpüp koklamıştı. Beni dünyanın merkezinde hissettiren şu hallerine bayılıyordum.

Parmağıma bakarken şapşal bir gülümseme yerleştirmişti yüzüne. Ne olduğunu sorduğumda duyduğum şey hoşuma gitmemişti. Elleriyle saçlarını karıştırırken, "O değil de elim yaralıyken baya eziyet etmiştim dimi sana" demiş benden iyi bir yumruk yemişti.

"Ettin tabii pis!"

"Dişimi bile fırçalamıştın ya!"

Bunu derken kötü kötü sırıtıyordu. Saçlarımdan öperken, beni iyice kendine yaslamıştı. Parmağımın acısı yerini kelebeklere bırakmıştı. Tüm vücudumda adını bilmediğim şeyler kanat çırpıyordu. Bu his sadece Seçkin'e özeldi.

O mutlu dakikalarımızı yemek yiyerek sürdürmüştük. Yaptığım yemekleri beğeniyor olmasına çok seviniyordum. Zira onun gibi "Seçkin" birinin yemek zevkinin sıradan olması beklenemezdi. Hoş "Seçkin" olduğu benim gibi birini yanında tutmasından da anlaşılıyordu zaten.

Ben bunları düşünürken geniş koltukta onun dizlerinden tavana bakıyordum. Tavan bile güzel görünüyordu, yattığım yeri beğenmiştim. O saçlarımı oynarken ben başka bir dünyaya gidip gelmiştim. Onun sevdiği ne varsa hepsini sevmiştim.

Filmimiz bitmişti ama gece bitmemişti. Seçkin'in sadece bana bakan gözleri ve benim sadece onu arayan gözlerim... Evlendikten yıllar sonra da bunun böyle devam etmesini temenni etmiştim. Seçkin bana yaklaşırken kapattığım gözlerimin hep mutlulukla kapanıp yine hep mutlulukla açılması için dua etmiştim.


Bu serüvende beni yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim. Final bölümünün böyle olmasından dolayı da söyleyeceğiniz her şeye açığız. :)

Sonsuza kadar mutlu olacağınız hikayelerin başkahramanı olmanız dileğiyle...

Sen RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin