34. Bölüm "Hazırlık"

118 14 17
                                    


Serdar, arabadan inip de arkasındaki adamın Demir Bilgiç olduğunu görünce yaşayabileceği en büyük şoku yaşamıştı. Demir de aynı bakışla Serdar'a bakıyordu.

"Demir! Abi sen Rusya'da değil miydin?"

"Geldim" dedi Demir yorgun olduğu belli olan haliyle. Havaalanından geliyordu ve arabasından indiği taksi şoförüyle, Serdar arasında işbirliğini sağlayıp Serdar'ın aracına geçmişti.

Demir, "Sen iyi araba kullanırdın böyle birden fren yapmak niye?" deyince Serdar, "Acele işe Demir'in taksisi karıştı" deyip gülmeye çalışmıştı.

"Şaka bir yana Mutlu ile olan randevumun nerede olduğunu unuttum. Onu arıyorum. Yoksa elbette Formula sürücüleri gibi araba kullanırım."

Demir bu dediğine gülünce Serdar da yeniden Mutlu'nun telefonunu çevirmişti. Serdar telefonu kulağına götürdüğünde, Demir, "Şebnem'i getirdim" demiş, Serdar telefonu elinden düşürmüştü. Serdar öyle şaşırmıştı ki pahalı telefonuna üzülmek bile aklına gelmemişti.

"NE!"

Demir aynı cool tavrıyla, "Şebnem benimle geldi" diye yinelemişti.

Serdar şoke olmuş ifadesini toplamaya çalışırken, "Nasıl ya! Yerleşik hayata geçmemiş miydi? Ne diye göç ettirdin Şebnem'i" demiş Demir'in yorgun da olsa gülme krizine girmesine vesile olmuştu.

Demir aralarında geçenleri Serdar'a anlatmış durup durup sırıtmıştı. Serdar telefonunu yerden, hayretlerini de etraftan toplayıp Demir'le Şebnem üzerine bir şeyler söyleme fırsatı yakalamıştı. Serdar her şeyin iyi olmasını dilerken Demir'i evine yakın bir yerde indirmişti. Demir arabadan inerken, Serdar'a şans dilemiş Mutlu ile olan hikâyelerini bir ara dinlemek istediğini söylemişti.

"Demir kusura bakma önce Mutlu'yu mutlu etmem lazım. Kendisinin adıyla alakası yok."

"Tamam hadi! Sağ ol."

Serdar yola yeniden koyulduğunda sonunda Mutlu'nun telefona cevap verdiğini fark edip konuşmaya başlamıştı.

"Mutlu... Mutlu özür dilerim. Kendimi affettireceğim önce nerede olduğunu söyle Mut..."

Mutlu gayet normal bir ses tonuyla önemi olmadığını söylüyordu. Sanki yaralı bir kuş gibi kısıktan gelen sesi Serdar'ı tedirgin etmişti.

"Nerede olduğunu söyle hemen geleyim Mutlu."

"Serdar" demişti Mutlu yine aynı sesle, "Gelme."

Serdar bunu duyduktan sonra telefonun kapandığını görmüş deliye dönmüştü. Ertesi güne kadar Mutlu'nun telefonu kapalı kalmıştı. Serdar, bu yaptığının hata olduğunun farkındaydı ama böyle bir cezaya çarptırılması da saçmaydı.

Bu arada Seçkin ve Derin düğün hazırlıklarına girişmişlerdi. Seçkin'in ailesinin durumu her ikisinin de canını sıkıyor, mutlu olma planlarına limon sıkıyordu. Yine de yapılabilecek her şeyi yaptığını düşünüyordu Seçkin. Tabii bu noktada kendini en kötü hisseden Derin'di. Ancak elinden bir şey gelmezdi. Kendi annesi bile kızının düğününe gelemeyecek olduğunu söylemişti. Derin için bundan daha üzücü bir şey olamazdı. Üzüntü kapasitesini doldurduğu için bir de Seçkin'in aile meselelerine girmek istemiyordu.

1 ay içinde düğünü yapmayı planladıkları için Derin, Demir Bilgiç'ten iznini almıştı. Derin bunun bir aylık bir ayrılık olduğunu söylese de Seçkin tam tersini söylüyor içten içe Otelle bağlantısını tamamen kesmesini diliyordu. Seçkin Sahipoğlu'nun evi baştan dekore edilirken bu günlerde Derin tüm zamanını bu koca evde geçiriyordu. Seçkin senelerce kazandığı paraların son bir haftada nasıl bu kadar hızla harcandığına anlam veremese de Derin'le olacak her şeye vardı. Paranın, gücünün, başka varlıkların bir önemi yoktu.

Sen RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin