Artık öğrendiniz ama :) multimedyadaki Seçkindir ve uzaklara bakarak Derin'i düşünmektedir :) Oylanırızı ve yorumlarınızı önemsiyorum, herkese teşekkürler^^
Duyduklarıma şaşırmalıydım değil mi? Ama duyduklarıma şaşırmak yerine şu Serdar'ın çok sevdiği balkondan aşağı atlamayı tercih etmiştim. Hayır hayır bunu yapmamalıydım! Henüz ölmek istemiyordum. Bir güçle bağırdım: "Neee?"
"Baya işte. Bir dönem âşıktım ona. Sen bizim sınıfa gelmeden önceydi. O 2. dönem Turizm lisesine gidince de âşık olduğumla kalmıştım..."
Bir saniye! Baştan almalıydık. Ne oluyordu Allah aşkına!
"Mutlu sen bu Sancak denen çocuğun lise boyunca bana anlattığın benimse bir haftayla görme şerefine nail olamadığım çocuk olduğunu mu söylüyorsun?"
Mutlu o kadar zor durumdaydı ki yutkunsa duyacaktım.
"Evet... Lisenin ilk döneminde çarpıldığım sonraki yıllarda hep birilerine anlattığım ama bir türlü karşılaşamadığım çocuk... Derin söylesene sence burada karşılaşmamız kader değil mi?
"He kader! Kızım saçmalıyorsun. Sevdiğim adam falan! Bende sandım aranızda bir şey geçti!"
"Derin o beni tanıyor, hem de Serdar gibi asla gitmeyeceğim bir ortama sürüklemeyecek kadar iyi tanıyor..!"
"Bir dakika kızım Serdar ne alaka şimdi? Güya istemiyor hanım! İki lafından biri Serdar!"
Mutlu kendisi de şaşırmış gibiydi. Gerçekten iki lafından biri Serdar mı diye düşünüp çemkirdi bana!
"Ne be saçmalama! Sancakla yıllar sonra karşılaşıyorum..."
Hızlıca bölmüştüm Mutlu'yu, "Ve Serdar'ı anlatıyorsun" deyip basmıştım kahkahayı.
Sinirlenmek gibi bir huyu olmayan benim masum Mutlum, gerçekleri duyunca telefonu yüzüme kapattı. Çatlak kız! Neymiş sevdiği adammış... Ne sevgisi... Beni yiyemezdi. Hele ki şu telefon konuşmasından sonra Serdar'a karşı boş olduğuna asla inanmazdım.
Serdar hoş çocuktu komikti doğru şapşik bir yanı vardı evet. Ama arkadaşımı istiyorsa hayatında çok şeyi değiştirmek zorundaydı. Bir kere o barları, kızları unutmalıydı! Mutluyu hayatına sokacaksa biraz efendi adam profiline bürünmeliydi. Yoksa değil Marsta uzayın herhangi bir boşluğunda bu aşka imkân yoktu.
Ben bunları düşünürken otelden bugün gelmeme gerek olmadığına dair bir telefon almıştım. Eskiden olsa moralim bozulurdu. Zira işin ucunda Demir vardı ve ben onu göremeyecek olmaktan nefret ediyordum. Şimdi ise hiç öyle hissetmemiştim. Otele gitmem gerekmiyorsa bunun anlamı Seçkin'in evinde daha çok vakit geçireceğimdi...
Ne oluyordu bana! Kendime gelmeliydim! Bu adama kapılmamalıydım. Ardında gözü yaşlı bir Esin vardı mesela? Neyin nesiydi o kadın? Ne geçmişti aralarında?
Ne yani? Ben Seçkin'i, geçmişini merak edecek kadar mı önemsiyordum! Buna önemsemek denmiyordu ayrıca! Daha başka bir şey deniyordu! Ne hissediyordum ben bu ukala herife! Neden hemen şimdi koşarak evine gitmek, onun için yemek yapmak istiyordum? Ah hayır! Ben bunları düşünürken telefonum çalmaya başlamıştı. Demet yarına kalsa da yanına kalmayacağını söylüyordu yine. En kısa zamanda zil sesimi değiştirmeliydim. Demir bu rezaleti duymuştu, bir de Seçkin duyarsa şimdiye kadar yaptığım tüm karizmayı yerle bir ederdim! Tabi öyle bir şey yaptıysam...
Arayan Seçkin'di! Sarı ördek! Çok istekli görünmemeliydim, telefonu istemsiz bir ses tonuyla açmıştım.
"Efendim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Rengi
Romance"...Seçkin uzunca bir nefes alıp, kızın bileğini kavrarken kız da bir adım daha kendisine yaklaşmıştı. "Çok güzel bir rüya görüyordum." dedi Seçkin hafif kırık sesiyle: "Ne kadar güzel olduğunu düşünürken, gözümü açtım... Ne göreyim gerçek çok dah...