Multimedyadaki şarkı, Seçkin'in kulağındaki şarkı...
Derin'in peşinden klipteki kız gibi koşmak istiyor Seçkin :) Şarkı: Joyce Jonathan - Je ne sais pas
Seçkin akşam yemeği için masa kuruyordu. Seçkin Sahipoğlu... Bu tablo görülse bile inanılması zor bir şeydi. Derin'in varlığı Seçkin'i yeterince değiştirmişken şimdi de anneannesinin gelişi bu tarz şeyler yaptırıyordu ona.
Fazilet Hanım Serdar ve kız arkadaşının da geleceğini duyunca marifetli elleriyle kelimenin tam anlamıyla döktürmüştü. Seçkin de ona yardım ederken müsait bir anında da üzerine şık görünecek bir şeyler giyinmiş, Serdar'ın geçen doğum gününde hediye ettiği parfümden de biraz sıkmıştı.
Anneannesi tezgah başında bir oraya bir buraya giderken Seçkin de yapacağı başka bir şey olup olmadığını soruyordu kadına.
"Derin kızımı ara bakayım, nerelerde?"
Seçkin canı sıkılmış ifadesiyle saçlarını karıştırırken, "O lanet otelin işi mi biter?" demişti. Eline telefonu aldığında, kızın hala Hobbit diye kayıtlı olduğunu fark etmesiyle gülmeye başlamıştı. Hemen anında En Derinim diye değiştirmişti...
Fazilet Hanım da gülümseyen ifadesiyle, "Seçkin çok fenasın biliyorsun değil mi anne anneciğim?" demişti.
"Tontiş sana bir şey soracağım..."
"Sor bakalım."
"Derin..." deyip duraksamıştı Seçkin, "Derin bana ne yapmış olabilir?" dediğinde anneannesi kahkahayı patlatmıştı.
"Ne yapacak ayol? Âşık etmiş işte kendine... Benim civcivim böyle miydi? Mecnun'a dönmüşsün."
Seçkin kötü bir sırıtış eklemişti yüzüne, "O kadar belli ediyor muyum ya..." dediğinde anneannesi yakınına gelip omuzlarını sıvazlamıştı torununun: "Sen onu seviyorsun, o da seni. Dünyada bundan daha güzel ne var oğlum? Nasıl göründüğüne, kimin ne dediğine aldanma... Keyfini çıkar..."
Seçkin anneannesini yanaklarından öpmüş, koca bir sırıtışla çalan kapıyı açmaya gitmişti. Kapıyı açtığında karşısında Derin'i görünce içine bahar gelmiş, çiçekler açmıştı.
Derin, gülümserken Seçkin de kızın gülüşünü alıp saklamak ister gibi bakıyordu.
Kapıda kalan Derin, "Gireyim mi?" demiş Seçkin apar topar kapıdan çekilmişti.
"Çarpıntı yapıyorsun bende bak nasıl saçmalıyorum."
Derin üzerindekileri çıkarırken geç kaldığı için özür diliyordu.
"Anneannene de hiç yardım edemedim, şu ellerimi yıkayıp geliyorum."
Derin lavaboya geçip ellerini yıkamıştı. Saçlarını toplamak için aynaya baktığında, hemen ardında Seçkin'in durduğunu görmüş ilk anda irkilse de sonra gülmüştü.
"Niye içeri geçmedin?"
Seçkin elleri önünde bağlı şekliyle, kızı izlemeye devam ediyordu. Derin saçlarını yukarıdan gevşekçe bağlamış ışığı kapatmıştı. Geçmeye çalışıyor ancak Seçkin geçmesine izin vermiyordu. Derin sağdan geçmeye çalışınca Seçkin de kızın önüne geçiyordu. Kız sola geçince yine aynı şekilde engel oluyordu. Seçkin oyun oynamayı seven bu haliyle yaramaz bir erkek çocuğu gibiydi.
Derin endişeli şekilde, "Anneannene çok ayıp oluyor" derken Seçkin kızın kapıdan geçmemesi için yine aynı şeyleri yapıyordu.
"Seçkin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Rengi
Romance"...Seçkin uzunca bir nefes alıp, kızın bileğini kavrarken kız da bir adım daha kendisine yaklaşmıştı. "Çok güzel bir rüya görüyordum." dedi Seçkin hafif kırık sesiyle: "Ne kadar güzel olduğunu düşünürken, gözümü açtım... Ne göreyim gerçek çok dah...