10. Bölüm "Karmaşa"

287 20 13
                                    

"Ağlama neden ağlıyorsun? Geçti tamam!"

Omzunda teselli bekliyormuşçasına kızı teselli ediyordu Seçkin. Kızın öyle bir beklentisi yoktu hâlbuki. Hatta kafasını kaldırdığında ağladığı omzun sahibinin Seçkin olduğunu görünce bundan nefret etmişti. Bir kuvvetle Seçkin'i kendisinden uzaklaştırdı.

Araya Demir girmişti: "Seni evine bıraktırayım, Derin."

Gözleri boncuk boncuk olmuş, elbise ağırlığı kendi ağırlığından fazla olan Derin, bu olan bitene anlam vermeyi çoktan bırakmıştı. Bu olanlar nasıl nefret edilesi bir tesadüf zinciriydi böyle? Kafasındaki sorularla Demir'e dönüp müsaade istedi: "Özür dilerim. Gitmek zorundayım."

Orada bulunan Serdar da kafasını bir oraya bir buraya döndürüyor, birinin çıkıp her şeyi anlatmasını bekliyordu. Seçkin kızı götürmek istediğini söylediğinde kız kabul etmemiş, Serdar da kendisinin götüreceğini söylemişti. Derin, Serdar'ı da istemiyordu tamamen yalnız kalmak tek hedefiydi.

Serdar, önden önden hızlı adımlarla yürüyen kızı takip ederken Seçkin ve Demir'i geride bırakmışlardı, hâlihazırda düğün ise hala devam ediyordu.

"Dolmuşa böyle bir kıyafetle hem de bu saatte binersen seni evin dışında her yere götürürler çokbilmiş ablacım" demişti Serdar.

Derin dün tanıştığı bu adama güvenmekten başka çaresi olmadığını fark ederek arabasına binmeyi kabul etti. Ev adresini Serdar'a zar zor söylemiş yol boyu düşünceli gözlerini yoldan ayırmamıştı...

+++

O günden sonra haftalar geçmiş ama etraflı bir olay yaşanmamıştı. Derin, Seçkin'in evindeki işlerine düzenli olarak devam ediyor, her geçen gün borcunun azalmasına seviniyordu. Seçkinle aralarında samimiyete bir son vermişti. O günden sonra Seçkinle gerekmedikçe konuşmamış anlaşmalarındaki maddeye sadık kalmıştı Derin. Seçkin kendisiyle bir şekilde konuşmak istediği her anda kendisine anlaşmadaki o maddeyi hatırlatıyordu: "Evde olduğunu ise karıncalar bile fark etmeyecek."

Oteldeki işlerine de özen gösteren Derin, şu Esin denen kadını birkaç sefer ICe Otel'de görmüştü. Kadının Demir'in de arkadaşı olduğunu öğrendiğinde ise, bu kadar yakışıklı iki adamla arkadaş kalabildiği için kadını içten içe tebrik etmişti. Gerçi Seçkin'le arkadaş olup olmadıklarından pek de emin değildi. İki arkadaş arasında gizemli bir anahtar meselesi vardı ve Derin bunu yaşandığı günden beri merak ediyordu. İşin kötüsü Seçkinle alakalı bir şeyi merak ettiği için de kendine kızıyordu.

Derin birkaç güne ilk maaşını alacaktı. Öğretmen olan ve ataması Antalya'ya çıkan arkadaşı Mutlu'ya ilk maaşıyla yemek ısmarlayacak ve para yemenin tadına varacaktı.

Mutlu'yla eskiden beri tanışırlardı. Lise yıllarını birlikte devirmiş olmanın samimiyeti aralarına hala hissedilir derecedeydi. Mutlu da, geldiği ve kendisine oldukça yabancı olan bu şehirde Derin'in olmasından memnundu. Çünkü biliyordu, hiç yalnızlık çekmeyecekti.

Bu süreçte en çok yorulan Seçkin Sahipoğlu olmuştu. Adamın yaşam enerjisine bir şeyler olmuştu. Evde bir kadının varlığı başlarda kendisini rahatsız etmiş, o kadına eziyet ederek ona ceza verdiğini düşünmüştü. Günler geçtikçe fark ettiği şey ise cezanın o kadına değil kendine kesildiğiydi. Derin, gerekmedikçe kendisiyle irtibata geçmiyordu. Seçkin'e yokmuş gibi davranıyordu. Bu güne kadar hiç böylesi görmezden gelinmemişti belki de Seçkin. O ICe Otel denilen belalı yerde keşke hiç Derin'le karşılaşmasaydı. Keşke onunla hiçbir anlaşma yapmasa ve keşke onu evine hiç almasaydı. Pişman olmak için çok geçti, bunu söyleyense aklı değil sol yanıydı.

Sen RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin