Yukarıdaki şarkı Derin'in az buçuk nece olduğunu tahmin ettiği ve Serdar'ın arabasında çalan şarkı olsun mu? :)
Bol votelar gelsin lütfen ;)
Keyifli okumalar...
Derin havaalanındaydı...
Henüz uçağına 2 saat vardı...
Dün geçirdiği saatler o kadar güzelken Seçkin'in annesiyle tanıştıktan sonra olanlar bir ok gibi saplanmıştı kalbine... Derin öyle öfkelenmişti ki Süreyya Hanım'ın sözlerine maalesef Fazilet Hanım'la da son bir konuşma yapamamıştı. Evden çıkarken hiçbir şeyi gözü görmemişti. Seçkin arkasından gelmişti ama şu durumda Seçkin, Derin'in peşinden Plüton'a kadar gelse önemi yoktu...
Ne demekti tüm bunlar? Süreyya Hanım öz annesi değil miydi? Bu durumda Fazilet Hanım da anneannesi olmuyordu öyle mi? Peki Derin bunca zaman Seçkin'in evinde kalmıştı ve tüm bunları neden –en azından aralarında bir şeyler olmaya başladıktan sonra- Seçkin hiç anlatmamıştı. Uzun uzadıya anlatmasına da gerek yoktu en azından bahsedebilirdi... Bu olanlar Süreyya Hanım'ın değil biraz da Seçkin'in suçuydu. Hatta tamamen Seçkin'in suçuydu...
Derin de belki Seçkin'e ailesinden bahsetmemişti ama zaten Derin'in bir ailesi yoktu. Sadece küçük yaşlarda bir başkasıyla evlenen bir anneye sahipti. Bir şeylere sahip olmadığın zaman anlatacak da bir şeyin olmuyordu...
Zira daha öncesinde Fazilet Hanım'ın hasta olduğunu söyleyen de Seçkindi... Ama annesinin dediğine göre öyle de bir durum yoktu... Seçkin kimdi gerçekten... 3 bin liralık telefonu kırıldığı için Derin'in borçlandığı bir adam mıydı? Yoksa şehirdeki tüm kızların hayranlıkla izlediği ünlü bir fotoğrafçı mıydı? Yoksa şu Esin denen kızla çok başka yaşanmışlıkları olan kötü bir adam mıydı? Kimdi? Seçkin kimdi gerçekten!
Derin tüm bunları düşünürken valizinin sapına ellerini dayayıp başını da üstüne koymuştu. Henüz bilet kesimini yaptırmadığı için kalabalıklar içinde öylece duruyordu. Başını kaldırdığında karşısında şu an en son görmek isteyeceği kişiyi görmüştü: Seçkin!
Derin hızlıca kalkıp diğer tarafa yönlendiğinde Seçkin kolundan tutup kızı durdurmuş, "Derin konuşalım" demişti.
Derin yürümeye devam etmek için kendini zorluyordu. Valizini sürümeye çalışırken Seçkin kızın valizini elinden asılmıştı. Derin dönüp baktı Seçkin'e... Peşinden gelmişti. Sarı saçları bozulmuştu... Yüzündeki o aldırmaz mimikler gitmiş yerine masum bir çocuğunkiler yerleşmişti. Ancak önemsizdi. Derin inatçı bir kızdı! Ancak kuru kuruya anlamsız inat yapan kızlardan olmamıştı hiçbir zaman. Şu anda yaptığı şeyde anlamsız bir trip veya gereksiz bir küsme meselesi değildi.
Seçkin için nerede duruyordu? Hala o evinde hizmetçi olan kız mıydı? Yoksa Serdarla birlikte Seçkin'in evinde içtikleri gece Derin'e "Sende anlayamadığım bir çekim var! Beni kendine saklıyorsun! Ve beni bana bırakmıyorsun" – evet o gece tam olarak böyle söylemişti Seçkin – diyen adam mıydı? Yoksa elini Derin'in beline dolayıp kızın kulağına "Gitme. Burada kal!" diye fısıldayan ve gece boyu Derin'in dizlerinde uyuyan adam mıydı? Derin o gece orada kalmıştı evet!!! Ve Seçkin'in sarhoş olduğundan hiçbir şeyi de hatırlamadığını düşünmüştü hep! Ancak şimdi bunun verdiği yanlış kararlardan biri olduğunu anımsıyordu Derin! Belki de Seçkin'e kapılarını hiç açmamalıydı.
Derin önde, valizle birlikte Seçkin arkadaydı. Seçkin bu duruma daha fazla tahammül edemeyip valizi olduğu yere bırakıp kızı kolundan yakalamıştı.
"Konuşalım diyorum Derin!"
Derin hiçbir şey söylemiyordu. Şu an Seçkin'i dinlemek istemiyordu. Kolunu da bir hamleyle kurtarmıştı Seçkin'den, arkasında kalan valizini yeniden eline alırken yürümeye devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Rengi
Romance"...Seçkin uzunca bir nefes alıp, kızın bileğini kavrarken kız da bir adım daha kendisine yaklaşmıştı. "Çok güzel bir rüya görüyordum." dedi Seçkin hafif kırık sesiyle: "Ne kadar güzel olduğunu düşünürken, gözümü açtım... Ne göreyim gerçek çok dah...