Playlist: Teoman -Bana öyle bakma
Güneşin keskin, parlak ışığı gözlerimi kamaştırmama neden olurken ellerimle göz pınarlarıma baskı uygulayarak yattığım yerden doğruldum. Yüzümü sıvazlayarak üzerimdeki uyku mahmurluğundan kurtulmaya çalıştım. Gözlerimin önünü kapatan saçlarımı geri atarak kendi odamda olmadığımı fark ettiğimde bulunduğum odayı incelemeye başladım. Uykunun etkisinden henüz çıkamamış zihnim buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya başlamış, bilinçaltım ise bana yabancı gelen bu odanın aslında yakın geçmişimde bir yeri olduğunun sinyallerini veriyordu.
Üzerimdeki yorganı kaldırarak ayaklarımı ahşap zeminle buluşturduğumda bu hissi daha öncede yaşadığıma emin olmuştum.
Yataktan kalkıp etrafı incelemeye başladığımda insana, bir ağaç evdeymiş hissi veren ahşap duvarlar üzerindeki tabloları ve resimleri inceledim. Birkaç fotoğrafta Ekin'in de resminin olması ve duvardaki posterler burasının onun odası olduğunu anlamama yetmişti. Başımı çevirip sağ taraftaki pencereye doğru adımladığımda içimde nedenini henüz idrak edemediğim bir boşluk oluşurken nefesimi tuttum. Pencereden başımı uzatıp karşımdaki uçsuz bucaksız denizi gördüğümde ise içimdeki boşluğa adeta büyük kaya parçaları atılarak dolduruluyormuş gibi bir ağırlık hissettim. İki göğsümün tam ortasında bedenimin hissetmediği ancak ruhumun taşımakta zorlandığı koca bir ağırlıktı ve içinde barındırdığı his acı veriyordu.
Bakışlarım hala masmavi, durgun denizdeyken aklım rahatsız edici birkaç görüntüye ev sahipliği ediyordu. Bütün bunların kötü bir tesadüf olmasını umduğum bir anda gözlerimi hızla odanın içinde gezdirerek beynimdeki görüntüyle arasında bir fark olmasını umdum. Ne var ki umudum yerle bir olurken hızla ahşap kapıyı açarak küçük koridorun sonundaki bir diğer kapıya yöneldim.
Derin bir nefes alıp kapı kolunu tuttuğumda, ciğerlerime doldurduğum havayı keskince bırakarak gözlerimi kapattım, ardından yavaşça kapıyı araladım. Göz kapaklarım tereddüt ederek aralandığında ise bütün taşlar yerine oturdu ve ben nerede olduğuma emin oldum.
Gürsoy kardeşler için büyük bir önem arz eden, manevi değeri yüksek olan ahşap evdeydim. Erdinç ve Ekin için yaşamlarının saklı bir parçası olan ve henüz benden başka kimseyi misafir etmedikleri evdeydim. Erdinç onun için özel ve tek olduğumu düşünüyordu ve yine onun için özel olan bu eve gelmemi uygun görmüştü. Ekin ise... bir şekilde bana değer veriyordu ve beni buraya getirmişti.
Birkaç hafta önce Erdinç ile bulunduğum bu evde şimdi de Ekin ile olabilecek miydim? Onlar hiçbir şeyin farkında değilken ben, her şeyi bile bile burada durmayı kendime yedirebilecek miydim?
Kafamın içerisinde onlarca düşünce hep bir ağızdan şaha kalkarken ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Kafamın içerisinde, düşüncelerimin savaştığı harpte keskin ve de kesin olan bir düşüncenin sıyrılıp bana yol göstermesini umuyorum ancak böyle bir şey olmadı.
Bazı şeyleri oluruna bırakmak iyi olacaktı belki de. Beni kuyunun dibine sürükleyen kaderimdi belki ama oradan çıkıp çıkamayacağıma ben karar verecektim.
Erdinç'in odası olduğunu; geçen seferki gelişimden bildiğim odadan çıkarken artık aşina olduğumu uzun ama dar olan koridor buyunca yürüyerek asma merdivenlere ulaştım. Ancak o zaman üzerimdeki kıyafetlerin farkına vararak olduğum yerde aniden duraksadım. Altımdaki şortum hala bacaklarımdaydı fakat üzerimde gömleğim yerine, neredeyse şortumun tamamını kapatacak siyah renkte bir tişört vardı. Tişörtten burnuma dolan sert ve erkeksi koku gülümsememe neden olurken bunun O'nun tişörtü olduğunu anlamıştım. Ancak atladığım tek ayrıntı bunu bana giydireninde O olduğuydu. Yinede bunun üzerinde çok fazla takılmayarak suratımdaki gülümseme kaybolurken merdivenleri inerek aşağı ulaştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer İstersen
Teen FictionSigarasından son bir nefes çekerek yere attığında gri dumanını başını bana çevirdiğinde dudakları arasından bıraktı. Yerdeki sigara izmaritini ayağıyla ezerek vücudunu bana çevirdiğinde gözlerini gözlerime sabitledi. Belli bir süre gözlerini dahi kı...