16. Bölüm

284 15 0
                                    

Playlist:  Adele- Set Fire To The Rain

Multi: Hazal

---

"Yeter artık Ekin! Bana bağırmaktan vazgeç. Bütün olanlar benim suçummuş gibi davranamazsın"

"Tamda öyle davranırım, küçük hanım. Bütün suç senin. Birde bana gelmiş 'ben her şeyi hallettim, bana borçlandın' diyorsun"

Çabalarımın boşa sonuçlandığının bir kez daha farkına vardığımda bu sefer susmayı tercih ettim. Yaklaşık iki saat önce Kıvanç'ın yanından ayrılmıştım. Her şey düzeldi ve benden şüphe etmediğini düşündürdüğü dakikaların ardından, yanından ayrılmadan hemen önce söyledikleri ile de tam tersini kanıtlamıştı. Ancak o zaman ne kadar saf olduğumu fark etmiştim! Çocuk bütün gece beni ayakta uyutmuştu ve ben bunu fark edememiştim. Kıvanç kesinlikle hafife alınacak bir çocuk değildi. Ve ben bu gerçeği bildiğim halde tecrübelerimle de kanıtlamıştım.

Eve adımımı attığım andan itibaren Ekin bütün gece Kıvanç'la ne yaptığımı sormuş, ve bende pamuk şekerle olan kısım haricinde her şeyi anlatmıştım. Tıpkı benim gibi ilk başlarda rahatlığı gözler önünde olsa da, arabadan inmeden kulağıma fısıldadığı şeyleri öğrendiğinde ağız dolusu bir küfür savurmuştu. Ben stresten bacağımı sallarken, Ekin uzun bir süre Kıvanç'a küfür etmişti. Daha sonra öfkesinin hedefi olarak –her zaman ki gibi- beni seçmişti. Yaklaşık iki saat boyunca birbirimize bağırmış ve ağır sözler etmiştik. İkimizin de birbirinden inat olduğunu göz önünde tuttuğumuzda iki saat az bile gelebilirdi, ancak bugün için daha fazlasını kaldıramayan bedenim bu laf kavgasına bir son vermişti. Gel gör ki Ekin susacak gibi durmuyordu.

"Öyle susmak yok Hazal hanım. Ne yapıp edip yaptığın hatayı düzelteceksin"

Gözlerimi devirip, sıkıntıyla nefesimi üflediğimde bir işe yaramayacağını bile bile tekrar konuştum.

"Bana bak geri zekalı. Bütün suç benimmiş gibi konuşup ahkam kesmeye bir son ver, zira sinirlerimi bozuyorsun!"

"Hadi ya!  Asıl sen benim sinirlerimi bozuyorsun. Bizi bu sikik durumun içine senin gereksiz atarın soktu"

Dengesiz! Bu çocuğunu laf anlamaz geri zekalı beyni bana Allah'ın bir cezası olsa gerekti. Beni bu aptal oyuna dahil eden, kavga etmemizi ve Kıvanç'a yakalanmama neden olan kendisi iken, bütün suçu bana yıkması sinir bozucuydu.

"Gerçekten sıkıldım artık. Senden de, Kıvanç'tan da, bu aptal intikam oyunundan da sıkıldım. Her şeyin suçlusu olmaktan bıktım artık. Elimden geleni yapıyorum işte. Daha ne yapmamı istiyorsun benden! Gidip altına mı yatayım! Ne yapayım!?"

Sonlara doğru artan sinirimle oturduğum yerden kalkarak odadan çıkmaya yeltenmiştim. Eğer bir dakika daha Ekin'le aynı ortamda bulunursam geri dönüşü olmayacak şeyler söyleyebilirdim.

Kapıdan çıkmak üzere iken Ekin'in konuşması ile olduğum yerde durmuş ve başımı ona çevirmiştim.

"Evet, bunu yapabilirsin"

Yanlış duyup duymadığımı kontrol etmek için kaşlarımı çatıp ona baktığımda "Ne!?" dedim. ses tonum kısık ama sert çıkmıştı. Ekin ellerini cebine koyarak başını sağ omzuna yatırdığında gözlerini vücudumda gezdirerek gözlerimde durdu. Kahverengi gözleri büyük bir yoğunlukta benimkilere odaklandığında gözlerimi kaçırdım. Çünkü biliyordum ki o gözlere biraz daha bakarsam bütün sinirimden arınacaktım ve bu benim isteyeceğim son şeydi.

Ekin suratında tek bir mimik bile oynatmadan ifadesizce bana bakarken, ses tonu da bakışlarına eşlik edercesine ifadesizdi.

"Gayet açık değil mi? Dün gece, içinde sakladığın Hazal'ı keşfettiğimizi sanıyordum... Dediğin gibi Kıvanç'ın altına yatmalısın. Hem benim işimi görmende yardımcı olur, hem de zevk almış olursun"

Eğer İstersenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin