34.Bölüm

86 6 1
                                    

Playlist: Demet Evgar - Fark Etmeden / Özgün: Bu Kadar Mı Zor / Mor ve Ötesi - Küçük Sevgilim / Manga - Cevapsız Sorular

Multi: Ekin

Dar, karanlık ve sessiz bir sokakta yürüyordum. Tek başımaydım ve üşüyordum. Üzerimde yalnızca ince bir gömlek -üstten birkaç düğmesi açılmış-, bacaklarımda kısa bir şort ve ayaklarım da çıplaktı. Rüzgar yakın zamanda gelecek olan fırtınayı kulağıma fısıldarcasına estiğinde, ensemden başlayarak bütün vücuduma yayılan titremeyi ancak fark edebildim. Kollarımla bedenimi sardığımda, başımı önce sağa, sonra da sola çevirdim. Görebildiğim tek şey, hiçbir şeydi. Kulaklarımda rüzgarın uğultusu yankılanırken, bir anda ürperdim. Kollarımı daha çok sardım ve bakışlarımı tekrar etrafımda gezdirdim.

Korkuyordum.

Karanlıktan ve yalnız olmaktan ilk defa bu kadar korkuyordum.

Etrafımdaki bomboş ve yıkılmaya yüz tutmuş viranelerde gözlerimi gezdirdiğimde, bedenim bir sağa bir sola savruluyordu. Çıplak ayaklarımın zeminde çıkardığı ses kulaklarımda her yankılandığında, zihnimdeki dehşet görüntüleri de artıyor, kelimelerim çığlık çığlığa yankılanıyordu.

Neredeyim? Bilmiyordum.

Buraya nasıl gelmiştim? Bilmiyordum.

Açıkçası... şu anda kimdim? Veya neydim? Bilmiyordum.

Başımı kaldırdım: kapkara bulutların yaklaştığı, gecenin koyu bir lacivert rengine bürüdüğü gökyüzüne baktım. Yıldızlar bile yoktu.

Bedenime sarılı olan ellerimi çözdüm ve her iki yanımdan sallanmalarına izin verdim. Etrafımda tam bir tur dönerek tekrar başladığım yere geldiğimde bu defa karşımada bir karaltı fark ettim. Hemen birkaç adım ötemdeki bedene elimi uzattığımda, parmaklarım boşlukta savruldu ve karşımdaki beden bir toz misali sallandı. Sarı, omuzlarına düşen dalgalı saçları, buz gibi bir his bırakan ela gözleri, tehditkar görüntüsünü tamamlayan mat ama gülümsüyormuşçasına kıvrılan dudakları...

Havada asılı kalan elimi yavaşça kendime çektiğimde, dudaklarımı araladım. Dudaklarını araladı ve konuştu.

"Kaybettin"

Cevap vermek istedim. Ona: kaybetmek istemediğimi, henüz hiçbir şeyin bitmediğini söylemek istedim ama aralanan dudaklarımdan çıkan, zihnimin içindeki kelimeler ona ulaşmadı.

"Yalan söyledin"

Kaşlarım çatıldı. Neyden bahsettiğini bile bilmiyordum ama ona karşı çıkmak istiyordum. İnatla zihnimdeki kelimeleri ona ulaştırmaya çalışıyordum. Ancak bir türlü dudaklarımdan istediğim kelimeler çıkıp da ona ulaşmıyordu. Boşlukta kalmışım gibi, bütün kelimelerimi tekrar yutuyordum.

"Kaybettin"

Ellerimle kulaklarımı kapattığımda, bir adım geri gittim. Onu duymak istemiyordum. Neyi kaybettiğimi dahi bilmiyordum ama bu kelimeyi duymak bedenimde sonu gelmeyen bir acıya yol açıyordu.

"Kaybettin"

Ellerimi kulaklarıma daha sıkı bastırdım. Burada ne arıyordum? Kimdim? Neyi kaybetmiştim? Neden içimde ona karşı gelme isteği vardı?

"Kaybettin"

Kulaklarıma ulaşan ısrarlı sesiyle birlikte dizlerimin üzerine çöktüğümde, gözyaşlarım daha fazla dayanamayarak akmaya başladı. Ellerimle yüzümü kapattım ve dizlerimi karnıma çektim.

"Neyi hak ettiğini biliyorsun, Hazal"

Hıçkırıklarımı dışa vuramıyordum. Söylemek istediklerim, çığlıklarım, kelimelerim... her şeyim içimde kalıyordu. Boğazımda kocaman bir yumru vardı ve nefes almamı engelliyordu. Bir el boğazıma yapışmış, canımı istiyordu.

Eğer İstersenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin