19.Bölüm

188 15 2
                                    

Playlist: Zeynep Bastı - Fırça

Keyifli Okumalar :)

Merhaba dediğimiz her gün, yaşadığımız evrenin sürprizleriyle doluydu aslında. Başımızı koyup uykuya daldığımız yatağımızdan tekrar kalkabilmek bile büyük bir hediye değil miydi? Geçmişimizin keşkeleri, yarınımızın iyikileri olmuyor muydu? Hatalarımız en büyük tecrübelerimize ev sahipliği yapmıyor muydu?

Her zaman bizi üzen taraflarını gördüğümüz bu evrenin, iyi taraflarının olduğunu bilmek bize hayatın anlamını verirdi. Her kötülüğün altında mutlaka bir iyilik olmalıydı. Bunu ya görürdünüz ya da görmezdiniz. Şansınız varsa bu iyiliği gören taraf olurken, şansınız yoksa bunu asla göremezdiniz. Dün gece bu iyiliği gören şanslı taraf olmayı başarmıştım ancak bu gördüğüme kör kalmayı tercih etmiştim.

Anlık acılarımız ebedi acılarımız olduğunda gözümüz gördüklerine kör kalıyordu. Sonunda keşke dedirtecek bir iyikiye mahkum bırakıyordu. Hayat bazen size seçme şansı tanımıyordu, bazen de seçeneklerin arasında zor olanı yapmaya zorluyordu. İntikam ateşi gözünüzü kör ettiğinde ise her şey doğruymuş gibi gözüküyor ve hata yapmadığınızı düşünüyordunuz. Yapılan hatalar kendini gizliyor ve en sonunda seni, senin oyununda sobeliyordu. Şanslıysan oyuna devam ediyor ve hatalarını tekrar saklayabiliyordun. Ancak bazı hataların asla geri dönüşü olmuyordu.

Hayat bazen önünüze iki yol seriyor ve siz bütün şanslarınızı yok sayarak karanlık olanda yürümeyi tercih ediyordunuz. Kader bazen geleceğinizi aydınlığa değil de karanlığa teslim ediyordu...

İçinde bulunduğum birçok yalanı, yaptıklarımın doğruluğunu ve yapacaklarımın yol açacağı hataları düşünmeye son vererek gözlerimi açtığımda Ekin'in masum olan suratıyla burun buruna geldim. Ellerim göğsünün üzerinde duruyordu ve onunkilerde gevşekçe belime sarılmıştı. Fark ettiğim gerçeklikle kaşlarım çatılırken ne ara bu pozisyona geldiğimizi düşündüm. Gözlerimin odak noktası tekrar Ekin'in suratı olurken çatılmış kaşlarım yavaşça gevşedi. Onu ilk defa uyurken görüyordum.

Göz kapakları kapalı olduğu için kirpiklerinin uzun gölgesi göz altlarını süslüyordu. Dudakları hafif aralanmış ve ara sıra keyifli birkaç mırıltı çıkarıyordu. Normalde göze batmasa da tıraş ettiği sakallarını burada geçirdiği günler boyunca pekte umursamamışa benziyordu.

Nasıl olduğunu anlayamadığım bir anda ellerim suratını uzanırken parmaklarımı yeni çıkmış sakallarında gezdirdim. Parmaklarıma batan sakalları, rahatsız etmekten çok keyif veren bir duyguydu. Bu duyguyu daha önce hiç hissetmediğimi fark ederken parmaklarımı dudaklarına indirdim. Baş parmağım hafif aralanmış dudakları üzerinde gezinirken onu öpmek istediğimi fark ettim. Zihnim bana, daha önce onu öptüğümde sarf ettiği cümleleri hatırlatırken kendime kızdım. Ellerimi derhal Ekin'den uzaklaştırırken bunun bir daha asla olmayacağını kendime hatırlatıyordum.

Ekin'e tekrar baktığımda bu halini daha önce hiç görmediğimi fark ettim. Bu görüntü benim tanıdığım Ekin'i değil de masum bir Ekin'i temsil ediyordu... İşin garip ve beni dehşete düşüren kısmı ise dakikalardır gözlerimi ondan alamamış olmamın yanı sıra suratımdan silip atamadığım gülümsemem olmuştu.

Sanırım masum olan bu Ekin'i sevmiştim.

Dudaklarımda hissettiğim kuruluğa, boğazımdaki iğrenç tatta eklenirken susadığımı hissederek kalkmaya yeltendiğimde Ekin, belimdeki ellerini sıkarak beni daha çok kendine çekmişti. Bir süre suratındaki huzursuz ifadenin gitmesini beklediğimde, sonunda eski haline dönmesiyle belimdeki ellerini tutmuştum. Onu uyandırmamak için yavaşça kollarını belimden ayırırken Ekin'in aniden gözlerini açmasıyla hareketlerime bir son verdim. Kahverengi gözlerini birkaç saniye gözlerime diktiğinde kaşları çatılmıştı. Daha sonra bakışlarını ellerini tutan ellerime indirdiğinde, olayın farkına vararak hızla ellerini üzerimden çekerek benden uzaklaştı.

Eğer İstersenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin