6. Bölüm

623 34 10
                                    

Kutay telefon numaramı aldıktan sonra yanımdan gitmişti. Bende fazla yalnız kalmadan bizimkiler geldi. Doruk hala Dursun'a diş biliyordu. Bunu bakışlarından anlamak mümkündü. Hayır bir insan neden Barış'ı kıskanır ki?

Ayağa kalkıp plaj çantamı toplarken onlar da kendi malzemelerini düzenliyorlardı. Baha ve Dursun hala yanımızdaydı. Bizimkiler kendi işlerini hallettikten sonra beni beklemeden arabaya doğru hareketlendiler. Oysaki ben onlardan önce başlamıştım. Haksızlık.

Yerde duran kumdan kale yapmak için getirdiğim, üstünde Ben 10 resmi bulunan kovayı da elime aldıktan sonra peşlerine takıldım.

"Yağmur!" Baha seslenmişti. Arkamı dönüp ona baktım. Bugün hiçbir şey çaktırmadığı için ona bir teşekkür borcum vardı. Yanında Dursun da yoktu neyseki.

"Efendim?" Diyerek yanına gittim. Gülümsedi. Bu çocuk hep gülüyordu. Bu iyiydi.

"İyi yendiniz bizi." Dedi.

"Bunu söylemek için mi çağırdın?" Dediğimde biraz pişman olmuştum. Çocuk önümde kıvranıyordu.

"Ne kıvranıyorsun böyle? Çişin mi geldi?" Kahkahayı bastı. Öküz gibi gülüyordu.

"Ne var!?"

"Kızım ben burada bir şey söylemek için can çekişiyorum. Senin dediğine bak ya? Lan hiç güleceğim yoktu." Dedi ve tekrar kahkahayı bastı.

"Ne diyeceksin peki?" Dedim yumuşayarak.

"Ya şey..."

"Ya ney?"

"Kızım bi' dur da söyleyeyim."

"Bekliyorum."

"Şey..." Ya bu ne ya!?

"Söyle oğlum işte!"

"Aman be! Telefon numaranı versene kız!" Bu muydu yani? Kuzenine oranla daha kibar söylemişti en azından.

"Lan o kadar saat buna mı kıvranıyordun sen? Ne olacak canım!?" Dedikten sonra telefonumu ona söyledim. O da kendi numarasını bana verdikten sonra gitmeye yeltendi. Onu durdurdum.

"Bugün bana uyup bir şey belli etmediğin için teşekkür ederim."

"Rica ederim. İyi ki açtın bu konuyu. Sana ne olduğunu sormamın bir sakıncası yoktur umarım?"

"Yok tabii," anlat dercesine baktığında derin bir nefes aldım "Abimi sen de tanıyorsun. Biraz hatta fazla kıskançtır. Arkadaşlarım da seninle önceden tanıştığımı öğrenselerdi bunun derinine iner, buluştuğumuzu öğrenirlerdi."

"Ne yani, abine mi ispiyonlayacaklardı?"

"Hayır. Doruk'u gördün. Ağzı sıkı değildir. Bilerek olmasa da bir şekilde ağzında kaçırabilirdi. Ondan dolayı seni tanımıyormuş gibi yaptım." Başını salladı.

"Akşam, yemeğe geliyorsun değil mi?" Diye sordu.

"Evet."

"Adresi Kutay ayarladıktan sonra sana mesaj atarım o halde." Bu kuzenlerin birbirinden haberi yok muydu?

"Gerek yok. Kutay zaten direkt bana atacak mesajı." Dediğimde yüzü garip bir hal aldı fakat sonra kendini toparladı.

"Ona numaranı verdin mi?" Başımla onayladım. Bozulmuştu sanki.

"Tamam o zaman. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz." Dedikten sonra arkamı döndüm ve beni beklemeyen hainlerin yanına gittim.

"İnsan bir bekler ya!" Diyerek isyan ettiğimde Ömer beni bakışlarıyla susturmuştu.

"Buaradan çekip gitmediğimize dua et." Dedi.

İzmir'in ManyaklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin