Flashback
Kutay Ertunç
Bu şekilde devam edemeyecektim. Yağmur'a kötü davranmayı sürdüremeyecektim. Yaptığı bir şey yoktu. İnsanları sinir etme ve salaklığı dışında bir şeyi yoktu. Aslında bana zararı yoktu. Hiçbir zaman olmamıştı. Tanıştığımız andan beri ona öyle davranmamın tek suçlusu Baha'ydı. Bunları düzeltmek için çok geç değildi. Sonradan oluşacak olan suçluluk duygusu artık önemli değildi. işte bu yüzden kendi kendine konuştuğunu fark etmeyen bu kızın hayallerinden birini gerçekleştirmek için uğraşıyordum.
Bir insanın hayalinin sokak ortasında kahramanlık yapmak olması saçmaydı. Ama kızın kendisi de aynı şekilde saçma olunca bu ayrıntıya çok dikkat etmiyordunuz. Dersler başlamadan önce bir bahaneyle dışarı çıkmıştım ve eski arkadaşlarımı da çağırmıştım. Çoğunun tatil için geldiği yer burasıydı. Bu yüzden onlara ulaşmam çok zor olmamıştı. Hepsi tek tek karşımda dizilmiş ve beni dinliyorlardı.
"Kardeşim sen ciddi misin?" İçlerinden en yakın olduğum Berke konuştu.
"Hepinizi dalga geçmek için çağırdığımı falan mı sandınız?"
"Oğlum ne tür bir manyaksın?!"
"Ne var ya?! Suç bende değil. Kızın hayali buymuş."
"Allah sabır versin, kardeşim. O kızla bir ömrü bırak, bir gün bile geçmez. Eee ne zaman ayrılıyorsunuz?"
"Berke, kes sesini," Tehditkar ses tonum onda bir işe yaramıyordu. "Ayrıca kızla birlikte bile değiliz!"
"Eee ne zaman sevgili olacaksınız?"
"Yavşaklık yapma! Bahsettiğim kişi Yağmur."
"Hadi canım! Şu mavi gözlü olan ve tavşana benzeyen kızdan bahsediyoruz değil mi?" Kafamı salladım. Voleybol maçı sonrası beraber yemek yerken aramızda bu gereksiz de vardı. Ve o gece... Ulan oraya ödediğim parayla ev yaptırırdım be! O akşam ödediğim parayı duyan Kemal Reis'e evde inme indi. Bir sokak koştuğumu hatırlıyorum. Daha da fazla olabilir. Ne kadar zengin de olsan oğlunu dövmeyen dizini döver mooda geçiş yaparsın böyle, Kemal Reis. Bir saniye o gelinini miydi lan? Kızını da olabilir? Neyse ne!
"Abi o kız Baha'yla ilgilenmiyor muydu?" Al işte! Ulan benim bu kalbim niye acıdı be? Böyle bir sıkıştı, bir şey oldu. Tövbe Yarabbi.
"Ya şey işte,"
"Ney işte?" Berke sinsi sinsi bakmaya başlamıştı.
"Şimdi ben bu kıza gıcık oluyorum. İşte dedim, hem korkutmuş olurum hem de skor haneme bir sevap point kazanmış olurum."
"Öyle mi olursun?" Gözlerimi devirdim. Bu çocuk gerçekten de gereksizmiş. Niye çağırdım ki şimdi?
"Abi ben bir şeyi anlamadım?" Konuşan diğer arkadaşıma döndüm.
"Şimdi bu yengemiz olan kızın dikkatini nasıl çekeceğiz?"
"Ulan yengeniz değil!"
"Yoo. Yengemiz sayılıyor. Baha'yı neden söylemiyorsun?" Bak yine oldu. Şu kalbimi bir doktora falan göstereyim. Hasta falan oldum galiba.
"Nasıl ya? Şimdi kız Baha'nın sevgilisi mi?" Ulan nefessiz kalıyorum. Öleceğim birazdan.
"Baha kim ki?" Şu işi şurada iptal mi etsem?
"Kutay'ın kuzeni." Önüne gelen bir şeyler söylüyordu.
"Ulan benim bile aklım karıştı!" Berke bağırmıştı. "Şimdi Yağmur yengemse, Baha ve Kutay evli mi oluyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir'in Manyakları
Teen Fictionİzmir'de yaşayan bir grup arkadaş. Hepsi birbirinden tuhaf insanlar. Zaten tuhaf ve manyak olan hayatları daha ne kadar tuhaflaşabilir ? Yeni tanıştıkları insanlar onları ne kadar üzebilir ? Peki ya kaza olarak bilinen oyunlar daha ne kadar gizli ka...