8. Bölüm

655 30 6
                                    

Multimedia Baha :)

Düğünde yaşadığımız olaydan sonra bir hafta geçmişti. Abim eve gelene kadar bir şey söylememiş ve eve gelince ise hönkürerek gülmüştü. Fakat ertesi gün gazetelerde fotoğraflarımızı görünce öfkeden deliye dönmüştü. Başarılı ve ünlü bir iş adamının ayrıca yabancı uyruklu bir iş adamının düğününde olay çıkacak ve bu gazetelerde görülmeyecek! İşte ben buna şaşırırdım.

Gazete başlıklarında ise 'Küçük Akman Ortalığı Birbirine Kattı!', 'Ünlü İş Adamının Düğününde Olay!', 'Akman'lar Yine İş Başında!' gibi birçok saçmalık yazıyordu. Çoğunu görmüştüm ve hatta okumak için birkaç tane almıştım. Altındaki resimler için de almış olabilirim. Kutay'ı suya çekişim ve onların üstü başı ıslanmış hali vardı. Bu resimleri alıp hatıra kutuma koymuştum. İleride lazım olur sonuçta.

Geçen bir haftada ara sıra dışarı çıkmış ve evde oturup dizi izlemiştim. Bizimkilerle konuşmuştum. Baha nasıl olduysa Kutay'la olan tişört olayını öğrenmişti. Kutay'ın söylediklerinden sonra asla onunla bir yere gitmezdim. Bunu Baha'ya söylemiştim. O da işi halletmişti. Baha'yla gidecektim.

Birkaç gün sonra okulun kampı başlayacaktı. Balıkesir'den bir otel ayarlamışlardı. Otel fazlasıyla lüks bir yerdi. Biz orada kalacaktık. Her gün de ders işleyecektik. Fakat dersler kısa sürecekti. Ondan geri kalan süreyi de otelde geçirecektik. Eğlenceli aktiviteler bile hazırlamışlardı. Kesinlikle otelden dışarı çıkmak yasaktı.

Kamp toplam bir buçuk ay sürecekti. Beni asla o kadar süre orada tutamazlardı. Sadece eğlence amaçlı gitmiyorduk bir kere. Herhangi bir kavgada ceza verilecekti. Yeni gelen çömezleri okula alıştırmaya çalışacaklardı. Üstelik daha hepsi gelmemişken. Orada hepsinin anasından emdiği sütü burnundan getirecektim. Bir şekilde o kamptan çıkıp abimle tatile gitmem gerekiyordu.

Bugün Açelya'yla beraber valizlerimizi hazırlayacaktık. Bana bir valiz bir de küçük bir çanta yeterdi. Zaten çok kalmayacaktım. Umarım. Ya Açelya? Üç valizden aşağısı kurtarmazdı onu. Ne var ne yoksa toplayacağına emindim. İşine yaramayanları bile. Onu nasıl vazgeçireceğimi düşünüyordum. O ara telefonuma mesaj gelmişti.

Gönderen : Kunduz

O lanet olası tişörtünü bugün alacağım!

Gönderilen : Kunduz

Senin hiçbir şeyini istemiyorum!

Gönderen : Kunduz

Baha'yla gidecekmişsin. Hatırlatırım, onun parasını ben veriyorum. Tişörtün.

Gönderilen : Kunduz

İyi o halde, onunla da gitmiyorum!

Gönderen : Kunduz

İnsanı sinir hastası edebilme kapasiten olduğunu biliyor muydun?

Gönderilen : Kunduz

Sen niye görmeye bile tahammül edemediğin birine tişört alıyorsun ki?

Gönderen : Kunduz

Çünkü sana tişört borcum var! Zaten o işi de hallettikten sonra seninle görüşmeye de niyetim yok!

Gönderilen : Kunduz

Biliyor musun? Sana kunduz demem hafif kalıyormuş. Düşüncesizsin! Kunduzlar bile senden düşüncelidir be!

Gönderen : Kunduz

Ne yani? Söylediklerime mi alınıyorsun? Niye?

Gönderilen : Kunduz

Senin sözlerinin benim için herhangi bir değeri yok! Hayal dünyan fazla genişmiş.

İzmir'in ManyaklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin