2. Tur Başlangıcı

1K 85 25
                                    

Yine gizledim bulutlara tacımı
Varılmayan hedefi, ulaşılamayan amacı.
Yine sığdırdım tüm duygularımı
Görünmeyen kederi, salınmayan acıları.

Uçak havada sola doğru manevra yaparken bu tanıdık manzarayı kaçıncı görüşüm olduğunu düşünmeden edemedim. Her işin zorlukları vardı. Her güzel şeyin bir acı yanı. Şarkılarla yüreğine dokunduğun insan sayısı arttıkça daha iyi bir iş başardığını, daha çok mutlu olduğunu, en önemlisi daha çok kalpte yer edindiğini bilmek muazzam bir şey.

Bunu başarmanın ne denli zor olduğunu bilmek, insanı daha iyi hissettirse de zorlu yollardan geçiliyordu. Sürekli yollarda olmak, dünyanın bulutların ardına gizlenen siluetini izlemek, sevdiklerinden uzak kalmak, bozulan yemek ve uyku düzeni gibi sorunların üstesinden gelmek zorunda oluyorduk. Çünkü her şeyin bir bedeli vardı ve ne kadar yükselirsek o kadar çok şeyden vazgeçmek gerekiyordu.

Yağmurda ıslanmış kelimelerim, koşarak saklanıyordu içimdeki yaralara. Yağmur dinene kadar bekliyor, bu süre içinde yaralarımı içten kazımaya devam ediyorlardı. Onları dışarı salmalıydım. Kendi içimden çıkarmaya, özgürleştirmeye ihtiyacım vardı. Fakat ben yıllardır aşılamayan, kırılamayan kalıplarda sıkışıp kalmıştım. Çıkmaya çalıştıkça yanlış anlaşılıyor; kötü bakışlara, yargılara maruz kalıyordum. İşin ilginç tarafı, pek çok insan da aynı şeyden şikayetçiydi ama kimse bunu değiştirmek adına tek kelime etmiyordu. Biz, hava saldırılarında bodruma inen şehrin efendileri gibiydik. Çelik zırhlarla örülmüş saygınlığımızı duygularımız pahasına koruyorduk.

Tur yöneticimiz Paul konuşma için herkesi benim oturduğum yere getirmişti. Herkesin geldiğinden emin olduktan sonra ulusa seslenen başbakan havasında konuşmaya başladı. "Albüm satışlarınız çok iyi. Bunun anlamı; herkes sizden bu albümü taçlandıracak harika bir turne yapmanızı bekliyor. Biliyorum, uzun sürüyor ve yorucu. Ama sizi iyi hissettirmek için elimizden geleni yapıyoruz."

Bakın bu doğruydu. Bu konu için gerçekten çok uğraşıyorlardı. Yaşlarımız daha küçükken video oyunları ya da atıştırmalıklar gibi oyalayıcı şeyler yapıyorlardı. Büyüyüp isteklerimiz değişince söylediklerimizi dikkate almış, bizi değerli hissettirmişlerdi.

"Bu turunuz da aynı şekilde olacak. Bu konuda endişe etmeyin. Artık deneyimli olduğunuz için kurallar hakkında bilgi vermeme gerek olmadığını düşünüyorum." Alayla gülümsedi. "Zaten kurallara pek uymuyorsunuz."

Herkesin yüzünde gülümseme varken Louis ve Zayn birbirine bakıp sırıttı. Sonra da yumruklarını tokuşturup "Her zaman" dediler. Hepimiz bu çok komik bir şeymiş gibi güldük. Aslında herkes turnede yaptıklarımıza gülüyordu. This is us filmimizde tüm dünyanın gördüğü kamera arkası görüntüler aklımıza gelmişti. O zamanlar haşarı çocuklardık. Pek düzeldiğimiz de söylenemezdi. Bunun kesinlikle farkındaydık.

"Son olarak çalışma ekibimiz her zaman yardımcı olmaya hazır. Uyum içinde çalışmayı istiyoruz. Başımı salladığım sırada bizim çocuklara baktım. Belli ki 'uyum içinde çalışmak' kelime grubu bizim lugatımızda başka anlama geliyordu.

****

Uçak indiğinde yıllardır yoldaymış gibi hissediyordum. Bacaklarımı esnettikten sonra küçük çantamı alıp hava alanına ilerledim. Evet, unutulması mümkün olmayan bir şekilde gözlerimden önce kulağımın hissettiği bir kalabalık vardı. Elimden geldiği kadarıyla imza dağıtıp fotoğraf çektim. Yüzümdeki gülümseme içtendi, bizi buraya getiren hayranlarımıza minnettardım.

O anda çığlıkların arasından net bir ses duydum. "Winter Hughes aptalını bırak. O açgözlü sürtük sana hiç yakışmıyor."

Söyledikleri karşısında kaskatı kaldım. Winter'la olan ilişkime ne diyebilirdi, nasıl diyebilirdi? Neye uğradığımı şaşırmıştım. Sadece sinirli bir yüz ifadesiyle ona bakıyordum. "Onu, onu ne kadar tanıyorsun da hakkında böyle konuşuyorsun?" Bağırmamıştım, aksine samimi bir arkadaşıma sitem eder gibiydim.

Landing in London 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin