"Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık ama her şeyi olduk"
At arabasında giderken Dario karşısındaki kızı inceledi. Esmer yüzünde büyük bir hüzün vardı. Kendi hayatı için başka birinin hayatını mahvettiğini düşündü birden. O yüzden karşısındaki kız ne isterse yapmak zorunda hissetti birden. Acaba gerçek hayatta nasıl biriydi? Bir şeyler öğrenebilmek amacıyla konuşma gereği duydu. "Sessizsin." diye mırıldandı.
Açil omuz silkti. "Neler olacağını düşünüyorum." dediğinde Dario başını salladı. "Birbirimizi görmeyeceğimiz konusunda hemfikiriz sanırım." dediğinde Açil şaşkın bir şekilde bir an ona baktı. Sonra bakışlarını geri çevirdi.
Evlilik bu adamın karısı olması şansını vermeyecekti ona. Bunu biliyordu ama yüzünü bile görmek istemeyecek kadar mıydı? Bu adamın büyük bir evi olduğuna emindi. Hera onunla evlenmesini istediğine göre kendi yaşadığı şartlarda yaşayan biri olduğunu düşünmüştü. Büyük bir evde iki kişi isterse birbirini hiç görmezdi. Buna rağmen adam aynı yerde bile olmak istemiyordu demek. Neden öpmüştü ki o zaman onu? Görmeye bile katlanamayacağı birini bir insan neden öperdi ki?
"Ailemin yanında kalamam." diye mırıldandı Açil hüzünle. Keşke kalabilseydi ama yapamazdı. Onların yüzüne baktığı her an hüznü katlanacaktı. Onlardan uzakta belki her şey çok daha güzel olurdu. "Herkesin beni konuşmasını istemiyorum." dedikten sonra Dario'nun yüzüne baktı ne tepki vereceğini görmek için. Dario omuz silkti. Çok da umursamıyordu o dakikalarda karşısındaki kızın ne yapmak istediğini. Aklı Breanna'da kalmıştı. Bugün evleneceğini bildiği için sabah yatakta yoktu. Erkenden usulca gitmiş olmalıydı. Kafasını karıştırıp evlenmekten vazgeçmesinden korkmuş olmalıydı. Bu kadar düşünceli ve güzel bir kadını bulmuşken neden sırf soylu ya da bilinen bir aileden gelmediği için insanlar onu istemiyordu ki?
"Benim evimde annemler de var şu an. Onun dışında taşrada bir evim ve yıkık dökük bir çiftliğim var. Ailemin evlendiğimi bilmesini istemediğime göre taşrada yaşamak zorundasın." dedi sıkıntıyla. Kızı alıştığı şehir hayatından uzakta bir köye göndermek çok acımasızdı belki de. Bunu daha sonra düşünebilirdi. Şimdi vicdanının düşüncelerini ele geçirme sırası değildi.
Açil kaşlarını kaldırarak "Çiftlik nerede?" diye sordu merakla. Bu adam onu öylece çok uzağa gönderemezdi. En azından ailesine yakın olmalıydı. Bir şey olduğunda onlara gidebilecek kadar yakın olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. Arada çok büyük mesafeler olması hiç de düşündüğü bir şey değildi nedense.
Dario gözlerini kısıp bir süre Açil'e baktı. "Çiftliğin yıkık dökük olduğunu söyledim." dedi. Belki kızın duymamış olduğunu düşünerek ama kızın bakışlarından duyduğunu anlıyordu. Lanet olsun o çiftlik çok eskiydi. Fazlasıyla eski.
Açil başını salladı. "Ama bilmek istiyorum merkeze yakın mı?" diye sordu inat ederek. Ne olursa olsun bu adam onu gönderemeyecekti. Hayatını almıştı elinden ama yaşadığı yeri de alamayacaktı. Onu sürgüne gönderemeyecekti.
Dario iç geçirerek başını sallayınca Açil gülümsedi. "Çiftlikte kalmak istiyorum."
Dario kaşlarını kaldırıp bir süre Açil'e baktı. Bu kızın fazlasıyla inatçı olduğunu öğrenmek hoşuna gitmemişti. Annesi bu kız ve Breanna'yı gerçekten tanısa Breanna'yı çok daha fazla seveceğine emindi. Nedense kader bu kızı getirmişti ona. Gözlerini kısıp karşısındaki kıza baktı. Ne yapmıştı da kader ona başka birini seven bir adamı getirmişti? Belki de o kadar güzel bir kalbi vardı ki bu onun sınavıydı. Düşüncelerinden sıyrılmak için başını salladı. Bunları bilmek istemiyordu. "Bence görmeden karar verme." dediğinde Açil başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başkasına Aitsin -Tamamlandı-
Historical FictionMadem başkasına aittin neden baktı ki gözlerin benim gözlerime? Neden izin verdin ki sana bağlanmama? Açil gözlerini kaçırdı karşısındaki adama bakamıyordu çoğu zaman olduğu gibi. O bir çift maviydi hayatını böyle yerle bir eden. Sonunda derin bir n...