Dario inanamayarak baktı annesine. Gerçekten böyle bir teklifle mi geliyordu ona? Onu anlaması gerekmiyor muydu? Sinirle ellerini yumruk yaptıktan sonra "Onu terk edersem kraliçenin ne tepki vereceğini bilmiyor musun?" dedi dişlerinin arasından.
Serena oğluna gözlerini kısarak baktı bir süre. Onun bu evlilikten kurtulmak istediğini görebiliyordu. Ve bu nedense fazlasıyla canını sıkmıştı. İç geçirdikten sonra "O zaman onunla evlilik bağını kurarsın oğlum." dedi kararlı bir sesle. Bakışlarından geri adım atmayacağı belliydi. Hele ki zafere bu kadar yakınken.
Dario'nun dişlerini sıktığı yüzünde atan kastan belli oluyordu. Serena ise oğlunun sinirine aldırmadı. Gözlerini oğlunun gözlerine dikerek cevap vermesini bekledi inatla.
Dario annesinin inatla cevap vermesini beklediğini görünce sinir oldu. Neden onu anlamamak için direniyordu ki sanki? Söyleyecek bir şey bulamayınca sinirle arkasını dönüp evden gitti.
Atına bindiğinde kendini garip bir huzurun içinde buldu. İnsanlar onun hayatına neden karışmak zorundaydılar? Sonuçta insan bir kere yaşıyordu. Onda da istediği gibi yaşayamazsa ne anlamı olurdu ki? Atın sırtında hızla giderken yüzünü yalayan rüzgar onu rahatlatıyordu. Hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Lanet olsun ki nereye gittiği konusunda en ufak bir fikri bile yoktu. Bir insan aynı evde yaşadığı kadının nereden geldiğini kim olduğunu gerçekten bilmez miydi? Annesi bu konuda öyle haklıydı ki söyleyecek hiçbir şey bulamamıştı. Breanna kimdi? Ve en önemlisi neden bu kadar gizemli bir kadındı? Nasıl onun hakkında bu kadar çok şeyi bilmediğini fark edemezdi?
Ne kadar süre düşüncelere dalmış bir şekilde dolaştığını bilmiyordu. En sonunda düşünmekten delirmek üzere olduğunu hissetti. Neden onun hakkında önemli şeyleri bilmiyordu? Gizlemek için nedenleri mi vardı gerçekten? Ve bunu soramayacağı bir yerdeydi Breanna. Neden gittiğini bile bilmiyordu mesela. Belki de onu terk etmişti, haberi bile yoktu. Dario birden uzun zamandır gizlenen gerçeklerle ona ihanet edildiğini düşündü. Ona göre bir insan en çok düşünceleriyle ihanet ederdi.
Sonunda ayakları onu evine getirdiğinde ne karar verdiğini bilmiyordu. Karar vermek isteyip istemediğini de bilmiyordu. Eve girdikten sonra annesinin ve Cassandra'nın olduğu salona ilerledi. Annesi onu gördüğünde hızla ayağa kalktı.
"Oğlum." dediğinde Dario kararsız gözlerle ona bakıyordu. İç geçirdikten sonra "Açil nerede?" diye sordu.
"Odasında." dedi Dario'nun düşüncelerinden emin olamayan bir sesle. Oğlunu bu halde göreceğini hiç tahmin etmemişti. Eğer bilseydi o sözleri asla söylemeyeceğini düşündü. Onu çok üzdüğü belliydi. Böyle olmasını istemediğini biliyordu oğlunun gözlerine bakarken.
Dario daha fazla bir şey söylemeden odasına ilerledi. Odanın kapısında bir süre açıp açmamak konusunda kararsız kaldıktan sonra kapıyı açtı. Açil koltukta oturmuş dışarıyı seyrediyordu. Hüzünlü gözleri fazlasıyla uzaklardaydı. O kadar dalmıştı ki onun odaya girdiğini bile fark etmemişti.
Dario yavaş adımlarla gidip koltuğa oturduğunda Açil bakışlarını yavaş yavaş ona çevirdi. Sanki uykudan uyanır gibi bir hali vardı. Gözleri ağlamaktan yorgun düşmüştü, belliydi. Dario kızarmış kahve gözlere bakınca kendi hatalarını suçu olmayan birinin kapatmasını istediğini düşünmeden edemedi.
"Sanırım sana bir özür borçluyum." dediğinde kahverengi gözler hafifçe kapandı. Bir süre açmayınca Dario o gözlerin bir daha ona bakmayacağını düşündü bir an. Sonra yavaş yavaş açtı Açil gözlerini.
"Doğruyu söyledin." diye mırıldandı hüzünle. "Evlenmememiz gerekirdi."
Dario bir süre düşündükten sonra iç geçirdi. "Ama evliyiz."
Açil başını salladıktan sonra "Kraliçeden ikimiz adına rica edeceğim. Ayrılmamıza izin verecektir." dedikten sonra ayağa kalktı. "Seni bu yüzden bekledim. Her şeye rağmen beni korumaya çalıştığın için teşekkür ederim. "
Dario birden ayağa kalktı. Açil anlamsız gözlerle ona baktığında Dario iç geçirdi. "Birazdan söyleyeceklerim için hayatım boyunca pişman olabilirim ama söyleyeceğim." diye mırıldandı. "Eğer evlendiğin adamın seni sevmemesini umursamazsan seninle burada kalabilirim."
Açil karşısındaki adama bakarken ne söylemeye çalıştığını düşünmeden edemedi. Yanında kalmak derken neyi kast ediyordu? Dario onun anlamamış olduğunu gözlerinden okumuş olacak ki "İstersen gerçek bir evliliğimiz olabilir." diye açıkladı.
Açil dikkatle kaşlarını kaldırıp karşısındaki adama baktı. "Benden çocuk sahibi olup gitmene izin vereceğim yani?" dedi soran bir ifadeyle. Bu adama güvenemeyeceğini çok iyi biliyordu. Ona güvenmek hayatında yaptığı en aptal ikinci şey olabilirdi.
Dario kızın ona güvenmemesini anlayışla karşıladı. Onun yerinde olsa kendisi de aynı şeyi yapardı. Çarpık bir gülümsemeyle karısına baktıktan sonra "Bana güvenmen için sana zaman tanıyabilirim." dedi.
Açil bir süre düşündü. Hayatı boyunca en büyük hatayı karşısındaki adamla evlenerek yapmıştı. Şimdi ona bir şans vermek de bir hata olabilirdi. Bilmiyordu. Denemeden de bilemeyecekti. Kaybedecek daha fazla bir şeyi olmadığını düşündü.
"İstemediğim hiçbir şeyi yapmayacağım." dedi.
Dario başını salladıktan sonra "İstemediğin bir şeyi sana yaptıracak değilim." diye mırıldandı sıkılmış bir şekilde. Bir yandan da nasıl böyle bir teklifte bulunduğunu düşünmeden edemedi. Annesinin sözleri suratına tokat gibi çarpmasa aynı şeyi yapar mıydı ya da Breanna gitmese? Sahi neden birden toparlanıp öylece gitmişti o kadın? Bu sorunun cevabını alabilecek miydi bir gün? Ya da bu soru gerçekten canını sıkmış mıydı? Sıkmamıştı. Breanna'ya can borcu vardı. İyi dostlardı ama hiç daha fazlası olmamıştı.
Açil başını salladı hüzünle. Ve kalbinin derinliklerinden mutlu olabilmeyi diledi. Ailesini çok sevdiği adamla mutlu bir hayat yaşayabilmeyi diledi.
Dario bir süre ne demesi gerektiğini bilmeden Açil'e baktıktan sonra "Bana her şeyi anlatacağına ve benden bir şey gizlemeyeceğine inanabilir miyim?" diye sordu.
Açil adamın ondan dürüstlük beklemesine şaşırdı. Evlenmeden önce onu görmek bile istemeyen adam şimdi ondan dürüstlük bekleyecek duruma mı gelmişti? Ve biraz önce burada mı kalacağını söylemişti? "Ben yalan söyleyemem." dedi Açil gözlerini kaçırarak. "Söylemeye çalıştığımda kızarır ve saçmalarım." dediğinde Dairo gülümsedi.
"Desene bu özelliğin fazlasıyla işime yarayacak."
"Ya sen?" diye sordu Açil. "Bana karşı ne olursa olsun dürüst olacak mısın?" diye sordu. Dario karşısındaki insandan beklediğini önce kendisi yapması gerektiğine inanan biriydi her zaman. O yüzden Açil'in bu isteği ona mantıklı geldi. Başını sallayarak "Olacağım." dedi.
Açil elinde olmadan gülümsedikten sonra "Son bir konu daha var Dario." diye mırıldandı.
"Eğer sen özgürce aşkını yaşayacaksan ben de seni sevmek için kendimi zorlayamam. Aynı özgürlüğün hakkım olduğunu düşünürüm."
Dario iç geçirerek başını salladı. "Öyle olsun. Ben ne yapıyorsam sen de yapabilirsin."
Açil başını salladığında artık konuşmanın sonuna geldiklerini biliyordu. Hafifçe başıyla selam verip odadan çıkacakken Dario "Çocuk olursa benden olduğuna emin olmalıyım ama..." diye mırıldandı.
Açil dönüp Dario'ya baktıktan sonra alayla "Güven testini henüz geçebilmiş değilsin." dedi.
11.09.2019
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başkasına Aitsin -Tamamlandı-
أدب تاريخيMadem başkasına aittin neden baktı ki gözlerin benim gözlerime? Neden izin verdin ki sana bağlanmama? Açil gözlerini kaçırdı karşısındaki adama bakamıyordu çoğu zaman olduğu gibi. O bir çift maviydi hayatını böyle yerle bir eden. Sonunda derin bir n...