Açil bir süre bahçede ne yapması gerektiğini düşünerek durduktan sonra derin derin nefes aldı. O adam da bunu istiyordu zaten. Onu korkutup kaçırmak. Ama bunu başaramayacaktı. Açil emin adımlarla eve doğru ilerledi. Eve girdiğinde gelen seslere doğru ilerledi. Dario sinirle çatıdaki tahtaları söküyordu. Açil bir süre ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışarak ona baktı.
"Yardım edecek misin yoksa orada öyle izleyecek misin?" sorusuyla Açil kendine gelerek Dario'ya baktı.
"Neden tahtaları söküyorsun ki?" diye sordu şaşkın şaşkın.
"Çünkü çürümüşler. Bugün tahta siparişi veririm, yarın da yerleştirmeye başlarım." Açil başını salladı. "Hava yağarsa ne olacak?" diye sorduğunda Dario'nun kızgın bakışlarıyla karşılaştı. Açil daha fazla soru sormaması gerektiğini düşünerek Dario'ya doğru ilerledi.
"Pekala nasıl yapıyorsun göster bakalım." dediğinde Dario ona baktı. "Senin bunu becerebileceğini sanmıyorum. Çıkardığım çürük tahtaları aşağı taşısan yeter." dediğinde Açil gözlerini kısıp bir süre Dario'ya baktı. Sonra alayla "Emredersin." dedi.
Yerdeki tahtaları alıp aşağı götürürken bir yandan da Dario'ya içinden saymakla meşguldü. Ne zaman bu adamın yanına özgüvenle gitse sonunda kuyruğunu sıkıştırıp onun dediğini yapmak zorunda kalıyordu. Buna en yakın zamanda çözüm bulması gerekiyordu.
Tahtaları taşıyıp geri geldiğinde Dario hala tahtalarla boğuşuyordu. Açil içinden ona oh olduğunu düşündü. Koca evi zamanında tamir ettirmemenin cezasıydı şimdi bu. Sessizce tahtaları alıp giderken "Bana su getirebilir misin?" diye sordu Dario. Açil onun bu kibarlığına şaşırarak başını salladı. Dario'nun ona sırtını dönük olduğunu ve onu görmediğini merdivenlerden inerken fark edebilmişti.
Tahtaları bahçeye bırakıp mutfağa ilerledi. Sonra burada uzun zamandır kimse yaşamadığını hatırlayarak yüzünü buruşturdu. Su için kuyudan su çekmeliydi önce. Kuyuya gidip suyu aldıktan sonra Dario'nun yanına geri döndü.
Suyu uzattığında Dario bir şey söylemeden elinden alınca Açil dayanamadı. "Teşekkür etmeyi öğrenmiş olmalısın. Annen bu kadar kibarken senin bu kadar kaba olman ne garip."
Dario elindeki suya baktı. Sonra Açil'e bakıp iç geçirdi. "Teşekkür ederim." dedikten sonra suyu içti. Bardağı geri uzattığında Açil de almak için elini uzattı. Dario Açil'i kolundan tutup kendine çekti. Açil şimdi ona çok yakındı. Öyle ki Dario'nun nefesini hissedebiliyordu.
Gözlerini Dairo'nun yüzüne çevirdi. Neden birden onu kendine çektiğini anlamaya çalışıyordu. Dario kulağına eğilip "Senin de bana teşekkür etmen gereken şeyler yok mu?" diye fısıldadı.
Şimdi daha da yakınlardı ve bu Açil'in düzgün düşünebilmesini engelliyordu. O yüzden bir süre cevap veremedi. Sonra "Ne?" diye sordu güçlükle.
"Senin için burada işçi gibi çalışıyor olmam gibi mesela." dedikten sonra Dario biraz geri çekilerek Açil'in yüzüne baktı. Açil ile göz göze geldiklerinde Açil dudağını ısırdı.
Açil bir süre Dario'nun gözlerinde kaybolduğunu hissettikten sonra geri çekilerek güçlükle yutkundu. "Ne alakası var? Burası senin evin ve sen kendi evini tamir ediyorsun." dedi hızla.
Dario başını salladıktan sonra "O zaman eve geri dönelim. Benim acelem yok. Nasılsa yakında burada çalışacak bir usta buluruz." dedikten sonra giderken Açil kolundan tuttu.
"Neden benimle oyun oynuyorsun?" diye sordu küçük bir çocuğun hayal kırıklığıyla.
Dario sinirle Açil'e dönüp "Oyun oynayan ben miyim?" diye sordu. "Sen hayatımın bir parçası olmayacaktın. Sen sadece benim varlığını unutacağım biri olacaktın. Şu hale bak. Şimdi bu kadar yakınımdasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başkasına Aitsin -Tamamlandı-
Historical FictionMadem başkasına aittin neden baktı ki gözlerin benim gözlerime? Neden izin verdin ki sana bağlanmama? Açil gözlerini kaçırdı karşısındaki adama bakamıyordu çoğu zaman olduğu gibi. O bir çift maviydi hayatını böyle yerle bir eden. Sonunda derin bir n...