CAnlarım merhaba yeni bölüümmm. Biraaaz normal bir bölüm olsun dedim. Fantasstik olayları azalttım bu bölümlükk sadece. OY VE YORUMMMM bekliyorummm. Öbür bölüm için öneriler alabilirim. Kötü iyi her türlü eleştiriye açığım. Öpüyorum sizi.
Kafamın içinde dönüp duran binbir tane tilkiyi bir köşeye atıp Lu-Han ile Kris'in kavgasına odaklandım. ''Kıskançlığın sırası değil! Vaktimiz çok az.''
''Kris haklı Lu-Han, Kai telefonunu açmıyor gördün.'' Dedi Jin Ae'de.
Aynı arabanın içinde susmayan üç tane ses vardı. Ellerimi kulaklarıma koydum ve onlara baktım. ''Yeter!'' Diyebildim sonunda yaklaşık on beş dakikadır Kai'nin evinin önünde durmuş içeriye girip girmeyeceğimi tartışıyorduk. ''Orada ne var bilmiyoruz! Nasıl olurda Ha-Na'yı öylece yollarım?''
''Bir şey olursa içeriye hemen gireceğiz Lu-Han. Ama Kai'nin anlamaması için Ha-Na'nın normal yollarla içeri girmesi gerek.''
''Buna izin vermiyorum!'' Lu-Han küçük bir çocuk gibi yine diretti.
''İzin ver ya da verme ben gidiyorum.'' Dedim arabadan inip soğuk rüzgarla kavuşurken. Benle aynı zamanda Lu-Han'da arabadan indi. Ona aslında çok kızgındım. Çünkü Sun Hae'nin ölümünde benden şüphelenmişti.
''Ha-Na!'' Dedi beni durdurup.
''Evet?''
''Bana kızgın olduğunu biliyorum.''
''Fazla vaktimiz yok Lu-Han. Kai'Nin iyi olup olmadığını kontrol etmeliyim.''
''Pekala, bir şey olursa adımı söylemen yeter kulağım sende...''
...Ağır adımlarla gidip, Kai'nin evinin kapısını çaldım.
''Ha-Na!'' Kapıyı açan Kai'ydi. Onu görünce bütün sinirim stresim birden bacaklarıma indi sanki ayaklarım tutmadı ve Kai'nin boynuna atlayıp son anda düşmekten kurtuldum. ''İyisin!'' Diye sayıkladım.
O da kollarını bana doladı. Güldüğünü hissettim. ''İyiyim iyiyim de sen peki iyi değil gibisin.''
Geriye çekilip içeriye geçmem için bana yol verdi. ''Annem uyudu odama gidelim.'' Dedi onun peşine takıldım ve dar koridorun sonunda ki odaya döndük.
Onun odasına ilk gelişimdi bu. Kai'den beklenmedik bir şekilde derli topluydu. Belki biraz çalışma masası dağınıktı o kadar.
''Partiden sonra ne yaptın?'' Diye sordum.
''Ortalık iyice karışınca eve geçtim. Aslında pekte iyi sayılmam. Yani hiç beklemiyordum birden...'' Kai sustu ve bana baktı. Bir an için ürpermiştim. Sun Hae'nin ölü bedeni gözümün önünde belirmişti. ''Kai!'' Dedim ama yine sonra sustum.
''neyin var senin? Neden bu saatte buradasın?''
''Ben senin için endişelendim! Bu-bu yüzden buraya geldim.''Kai hayretle bana bakıyordu. Şok içinde gülümsedi. ''Bu beni şaşırttı doğrusu. Yani hiç beklemiyordum.''
''Hala arkadaşız değil mi?'' Diye lafı kıvırdım. Kai bir sağına bir soluna baktı. Her zaman ki gibi sıkıntıyla dudaklarını kemirdi. ''Gerçi ben sana pek o gözle bakamıyorum.'' Yine yapmıştı işte.
Bu kez bende derin bir iç çektim. ''Bu konuları hallettik sanıyordum.''
''Bir türlü bitmiyor, bitmiyorsun içimde.''
''özür dilerim, buraya gelmemeliydim.'' Dedim ayağa kalkıp. Kai de benimle eş zamanlı ayağa kalkıp kollarımdan tuttu. ''Hayır, otur lütfen.'' Onun biraz ısrarıyla geri oturdum.O kadar gergindim ki... Lu-Han bir yerlerden bizi dinliyordu biliyordum.
''O canavarla daha ne kadar çıkmayı planlıyorsun?''
''Lu-Han canavar değil Kai!''
''Bana hala onu nasıl savunursun?''
''Ona aşık olduğumu biliyorsun!'' Diye savunmaya geçtim. ''Tamam, sormadım farz et.'' Deyip konuyu kapadı.
''Bak Kai! Artık kavga etmenizi iste-''
Bu sırada evden büyük bir gürültü geldi.
Kai de korkuyla ayağa kalkınca daha da korktum. ''Sen burada bekle rüzgardandır muhtemelen.''
''Bende geleyim.'' Dedim. Kai çok dalgındı bu yüzden buna ses çıkarmadı. Az önce yürüdüğümüz dar koridoru tekrar yürüyüp girişte ki mutfağa döndük. Gerçekten de cam açık kalmıştı ve önün deki kaşıklık yere devrilmişti.
''Bak cammış!'' Dedi ikimiz de rahatlamıştık.
Ona yardım ederken cam kenarında parlayan bir şey gözüme takılmıştı. Saniyeler sonra o şeyin bir çift göz olduğunu fark edince Kai'nin birden koluna yapıştım.
''Ha-Na?'' Diye sordu.
''Kai orada birisi var!'' Diye sayıkladım. Kai cama doğru yürüdü. ''GİTME!'' Diye tiz bir çığlık attım.
''Ha-Na korkma bak kimse yok.''
Parti de Sun Hae'yi öldüren kukuletalı soğuk gözlü adamdı o. Görmüştüm! Hayal görüyor olamazdım. ''Hayır hayır orada! Sun Hae'Yi öldüren adam.''
Kai buz gibi olmuş bana bakıyordu. Dışarıyı iyice kontrol ettikten sonra gülümseyerek bana döndü. ''Bak kimse yok! Sakin ol.''
''Ama görmüştüm yemin ediyorum.'' Kai yanıma gelip ellerimi tuttu. Onun sıcak avuçlarında soğuk ellerim kayboldu gitti. ''İyi değilsin değil mi?'' Dedi. Onun hafif nemli gözlerine baktım. Kafamı salladım ama bunu istemeyerek yapmıştım. Uzun bir süredir kimsenin bana iyi misin diye sorduğunu hatırlamıyordum!
''Gel buraya.'' Dedi Kai beni göğsüne bastırmadan hemen önce. Boyu mu uzamıştı acaba? Sanki eskiden omuzlarına gelirdim. O kadar olmuş muydu ona sarılmadığım? Sanki hissetmiş gibi ''ne çok oldu sana sarılmayalı'' dedi.
Lu-Han birazdan buraya gelip ikimizden birisini ya da ikimizi de öldürecekti.
''Lu-Han'ın sırrını kimseye söyleme Kai!'' Böyle söyleyince Kai benden ayrıldı ve tekrar gözlerime baktı. ''Neden iki lafından birisi o? Bana ne onun sırrından? Niye birilerine onu anlatayım ki?''
''Bak Kai! Sun Hae'ye bahsettiğini biliyorum.'' Kai gittikçe daha da sinirleniyordu. ''NE?'' Dedi ama yalandan şaşırdığını anlamak için beden dili uzmanı olmanıza gerek yoktu.
''Bak açıklaması çok zor biliyorum ama bu sırrı bilen herkes tehlikede... Sen, ben... Ve bilen diğer herkes.''
''Nedenmiş o?''
''Çünkü onların kurallarına göre normal insanların bunları bilmemesi gerekiyor! Anladın mı?''
''Pekala! Sen ne dersen o.'' Diyerek kestirip attı.
Biliyordum ciddiye alınmıyordum ancak bir nebze içim rahatlamıştı. Kai iyiydi. '' Yarın Gae Um'un doğum gününe geleceksin değil mi?'' Diye sordu.
''Yarın doğum günü mü varmış?''
''Evet, üstelik şu harika havuzlu villasındaymış.''
''Geleceğimi sanmıyorum!''
''Yapma, eğleniriz.''
''Bayan Leylek ile çıktığını sanıyordum.''
''İçimde senin olduğunu bile bile benimle çıkmak istemedi.'' Derken keyifli gözüküyordu. Buna üzülmüştüm doğrusu. Kai'nin beni unuttuğuna inanmak istiyordum. ''ne olursa olsun gitmeyeceğim.'' Dedi bu kez de.
Ortamda ki riskleri göz önüne alıp gitme kararı aldım. ''Öyleyse yarın okulda görüşürüz.''
''Parti işini düşün.''
''Pekala!''
''Bu arada nasıl döneceksin? Seninle geleyim.''
''Hayır hayır! Jin Ae yani arkadaşım beni bekliyor arabayla.''
''Tamam! İyi geceler. Teşekkür ederim geldiğin için.''
''Kendine dikkat et Kai.''
Kai bana çok içten bir şekilde gülümsedi ve ben arabaya bininceye kadar arkamdan baktı.
Lu-Han birden arabada bitti.
''Neden bu kadar uzun sürdü?'' Diye sordu.
''Geldim işte! İyiymiş merak etmeyin.''
''bu gece burada ben nöbet tutacağım. Lu-Han'da onu kokusundan bulmaya çalışacak.'' Dedi Kris.
Jin Ae' de beni eve bıraktı. Gün uzun ve yorucuydu bu yüzden hemen uyumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONTROL
FanfictionÖfkenin aşk ile kontrol edildiği bir hikaye... Bir kurt düşünün dönüşmemek için kendisinden güçsüz bir kıza tutunan ve bir kız düşünün ilk kez yaşamaya değer hisseden... İşte aşk bir kez daha her şeyden daha güçlü olacak. Fantastik bir dünyanın iç...