Canlarrrr, yeni bölümü nihayet ekledim. Uzun bir ara verdiğim için çok üzgünüm. Yeni bölümü toparlaması zor oldu. Yeni bir misafirimiz var bakın bakalım kimmiş... Yorum ve oy mutlaka bekliyorum. Hadi iyi okumalar...
Nisan ayının 12'sindeyiz. Havalar iyice ısındı. Bu gri duvarlardan örülmüş, çirkin balkona çıkmayalı aylar olmuştu. Bahçe deki büyük ağacın yaprakları dökülmüştü ama artık tomurcuklar da patlamak üzereydi. Kahvemi yudumlayıp derin bir iç çektim. Temiz hava...
Bu güzel Cumartesi gününü evde oturarak geçirecektim. Belki birazdan tekrar uyurdum hatta. Sonra kalkar kitap okurdum. Belki biraz televizyon...
Hayır hayır hayır!
...
İçimde ki şeytan yine konuşuyor işte. Kafamın içinde tam orada işte beynimde. Susmuyor haftalardır susmuyor.
Göz pınarlarıma dolan yaşları elimin tersiyle sildim. Ama şeytanı kovamadım.
Lu-Han senden nefret ediyor.
Lu-Han sana dönmedi.
Artık sana ihtiyacı yok.
Ve seni sevmiyor...
Sevse gelirdi. Bir kez olsun konuşurdu.
Artık asla onunla olamayacaksın!
''YETER!''
Oturduğum sandalyeden öfkeyle fırlayınca elimde ki kahve üzerime döküldü. ''Hay bin lanet...''
.Galiba yavaş yavaş beynimi yiyordum. En kısa zamanda bir terapistle görüşmem gerekebilirdi. Sonra tonlarca hap kullanırdım. Bomboş bir hayat yaşardım. Hoş son zamanlarda bir bitkiden farksız olduğum aşikardı.
Lu-Han nasıl bu kadar acımasız olabilmişti?
Nasıl haftalardır benimle konuşmazdı?
Üstelik her zamankinden daha mutlu gözüküyordu!
Şu erkeklere güvenme zırvalığı doğru muydu yani?
Üzerime dökülmüş kahve ile birlikte tekrar odama yöneldim. Dizleri çıkmış pijamamı sabahtan beri üzerimden çıkarmamıştım. Ve kendimi tekrar harika yatağıma bıraktım. Eun Mi evden çıkmamam konusunda çok şikayetçiydi. Kai'de, D.O'da hatta Lay ve Suho'da...
Okul dışında evden dışarıya çıkmak istemiyordum. Ev güvenliydi, sessizdi, tuhaf bakışlardan uzaktı en azından Lu-Han'ı görmüyordum.
Yine de daha fazla o yatakta yatmadım ve odamın camından bakınmaya başladım. Caddeye... İnsanlara... Gökyüzüne...
Tamam, yalan söylüyorum!
Doğruca Lu-Han'ın odasının olduğu camı gözetlemeye başladım.
Perde bile hareket etmiyordu! Uyuyor olabilir miydi? Ama Lu-Han çok uyumazdı ki... Hem saat neredeyse üç buçuktu.
Acaba Kris'i görme bahanesiyle evlerine mi gitsem?
Eminim, Kris'de beni görmek için can atıyordu!
Bir dakika!
O da ne?
Önce perde hareket etti tam acaba Lu-Han mı diye düşünürken bizimle yaşıt olduğunu tahmin ettiğim bir kız cama çıktı. O çıkınca bende refleks olarak geri içeri girdim.Kötü haber! Beni görmüştü. Kim bu kız kim? Lu-Han odasına kız mı almıştı? Yoksa sevgilisi miydi?
Kız güzeldi de üstelik. Harika sarı saçları vardı tıpkı Lu-Han gibi... Sarışınlardan ne zamandan beri hoşlanıyor bu çocuk?
Ah Lu-Han!Kalbime niye bıçaklar batıyor gibi hissediyordum ki? İleride ki çocuklarıma tek bir tavsiyem olabilirdi. ''Kimseye bu kadar çok aşık olmayın.''
Kendimi ağır ağır camdan uzaklaştırıp mutfağa gittim. Son günlerde yaptığım gibi ağzıma birkaç tane çikolata atıp bir süre sakinleşmek için sandalyeye oturdum. Kapı birden çalmaya başlayınca kalbim ağzıma geldi.
Bitkinlikle ayaklarımı sürüye sürüye kapıya gittim.
O da ne?
Karşımda az önce camda gördüğüm kız ve Lu-Han duruyordu!
''Lu-Han?'' Diyebilmiştim şok içinde.
Sarışın kız gülümseyerek bana bakıyordu.
''Kusura bakma rahatsız-''
''Hmmm! Ona niye aşık olduğunu anladım.'' Dedi kız pişkin bir tavırla bana bakarken. Lu-Han şok içinde ona baktı. ''EUN-A!'' Diyerek çıkıştı ona.
''Bizi içeriye davet etmeyecek misin?'' Diye sabırsızlandı kız. Bu kızı her an yok edebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KONTROL
FanfictionÖfkenin aşk ile kontrol edildiği bir hikaye... Bir kurt düşünün dönüşmemek için kendisinden güçsüz bir kıza tutunan ve bir kız düşünün ilk kez yaşamaya değer hisseden... İşte aşk bir kez daha her şeyden daha güçlü olacak. Fantastik bir dünyanın iç...