LU-HAN!... Bölüm 46

381 33 15
                                    




YB ZAMANIIIIII! ARKADAŞLAR MERHABAAAA YB'Yİ HEMEN YAYINLIYORUM. İyi okumalar, yorum, oy, ne bulursanız bırakın.

           

Tam bir hafta sonra hastanede ki işime gitmek için hazırlanıyordum işte. O bir hafta boyunca yerleştiğim otel odasından sadece yemek yemek için ayrılmıştım. Sanki dışarı çıkarsam birisiyle karşılaşacaktım. Özellikle o kişiyle... Sıkıntıyla kalkıp otel odasının camından dışarı baktım. Tuhaf bir huzursuzluk vardı içimde. Bazı şeyler hiç yaşanmamalıymış gibi hissediyordum. Biraz suçlu biraz da rahatlamış gibiydim aslında. Suçluydum çünkü oraya ben gitmiştim karşısına ben çıkmıştım ve kabul etmeliydim ki artık bir sevgilisi vardı. Sevgilisi bir kurtdu... Kurt kız!
Ve biz... Biz öpüşmüştük!
Rahatlamıştım çünkü artık o karşılaşma korkusu gitmişti, onu görmüştüm, buradaydı, iyiydi biliyordum.
Yine de hiçbir şey iyiye gitmiyordu. Aksine sarpa sarmıştı. Lu-Han arkamdan gitme diye bağırmıştı. Neden? Hala bana aşık olma ihtimali neydi? Evet, onu kontrol edebilen kişi bendim. Aramızdaki özel bağ asla bozulmaz ve o bağ sadece tek bir kişiyle olurdu. Belki de bu onunla ilgili bir şeydi. Aşkla ilgisi yoktu! Peki ya o öpücük neydi? Hayır, bu bir öpücükten çok daha fazlasıydı. Bu bir intihar girişimiydi... Az daha kendimi yeniden ölümün kucağına bırakıyordum. Evet, bu bariz bir aşktı... Ve inanın tek taraflı değildi. İkimizde alev alev yanıyorduk günahın ve aşkın koynunda.

Hazırlıklarımı bitirdikten sonra bir taksiye atlayıp hastaneye ulaştım. Sabah sekiz sularıydı ama herkes çoktan iş başı yapmıştı. Odama geçip sessizce kapıyı kapadım. Sekreterim olduğunu düşündüğüm kadın elinde bir ton dosyayla odama geldi. Hasta dosyalarıymış bir süre onları inceledim yaklaşık bir saat sonra odamın kapısı çaldı.
''Gel!''

''Günaydın Ha-Na!'' Dedi yumuşak bir ses. Bu oydu... TaeYeon. Kurt kız! Aklımdan bu düşünceyi bir türlü çıkaramıyordum. Elim ayağım titremeye başlamış çenem kasılmıştı bir anda. Gözlerimi kaçırdım ve kalp atışlarımı derin nefeslerle düzenlemeye çalıştım. Bir gariplik olduğunu sezsin istemiyordum.

''Günaydın.'' Diyebildim kibarca.
''Yeni iş gününü tebrik etmek için geldim. Ve ilk kahveni ben vereyim istedim.''
''Ne gerek vardı? Teşekkür ederim.'' O  o kadar kibar ve naifti ki bir kurt olabileceği aklıma gelmezdi.  Belki de Lu-Han ona karşı koyamamıştı. Doğrusu haksız sayılmazdı.

''alışabildin mi ofisine?''
''Evet, herkes çok sıcakkanlı.''
''Buna çok sevindim. Bu arada öğle arasından sonra ben gelemeyeceğim. Ofis sana emanet.''
''Aa öyle mi? Neden?'' Diye sorma gafletinde bulunmuştum ansızın.

Tae Yeon utançla gülümsedi ve bana baktı. ''Sen artık mesai arkadaşısın bilmen de bir sakınca yok. Erkek arkadaşımla yemeğe çıkacağız sonrasında bir plan yapmış.''
Öylece bakakalmıştım. Gerçekten bu hayatımın en traji komik anıydı. Lu-Han'dan bahsediyordu. Benim aşık olduğum adamdan. Bana bahsediyordu öylece...
Demek plan yapmış!
''Ne güzel.'' Diyebildim uzun sessizlik sonunda. ''Senin bir erkek arkadaşın var mı Ha-Na?'' Diye sordu ansızın. Ne ara onunla bu kadar yakın olmuştuk ki?
''E-evet!'' Dedim birden!
AAAAH! Ne salağım ben? Neden böyle demiştim şimdi?

''Öyle mi? Onunla tanışmak çok isterim. Bir gün getirirsin değil mi?''

''Ah evet mutlaka.'' Diye kıvırdım sonrasında. Al işte! Ne yapacaktım şimdi ben? Hayali erkek arkadaşımla mı tanıştıracaktım?
umarım bunu en kısa zamanda unutur...

Öğle arasında yorgunluk bedenimi ele geçirirken karnımın acıktığını hissettim. Hasta raporlarına ara verip çantamı aldığım gibi dışarı çıktım. Bu sırada tekrar Tae Yeon ile karşılaştık.
''Sen de  mi çıkıyorsun?'' Diye sordu.
''Evet!''
''Tamam o zaman hadi birlikte çıkalım.''
OF! Hayır! Lu-Han'la karşılaşamazdım. ''AH! Şimdi aklıma geldi de yapmam gereken bir iş daha var. Siz önden gidin.'' Dedim. Tae Yeon muhtemelen utandığımı falan düşünmüştü. Gülümseyip, anlayışla başını salladı. ''Tamam, o zaman sonra görüşürüz.''
Tae Yeon tam çıkarken çantasını düşürmüştü. Apar topar toplayıp dışarı çıktı. Arkasından öylece bakakalmıştım. Ofiste biraz oyalandıktan sonra dışarı çıkıyordum ki ayağıma takılan şeyle duraksadım.
Eğilip yerde duran paketi aldım. Üzerinde hiçbir şey yazmıyordu. Evirip çevirdim doğrusu öylesine paketlenmiş duruyordu özel bir şey değil gibiydi. Ben de biraz bu yüzden biraz da merakımdan ötürü paketi hemen açtım. İçinden dökülen ilaç kutuları yerlere saçılınca panikle tekrar eğilip toplamaya başladım. Ama bu ilaçlar bir yerden tanıdık geliyordu. Hatta iki yerden tanıdıktı bu ilaçlar. Birincisi bunlar kırmızı reçeteli ilaçlardı. Sadece çok ağır ruh hastalıklarında kullanılırlardı. İkincisi de...
İşte şimdi anlıyordum! Bu ilaçları yıllar önce yine böyle yerde bulmuştum.  Lisedeydik! Ve benim Lu-Han'la tanışmamın nedeniydi bu ilaçlar. Kontrolcü bulunamazsa kurdu kontrol eden ilaçlar! Öfke kontrol ilaçları...
Tabii ya!
  Lu-Han'ı ben gittikten sonra kontrol eden hiçbir şey yoktu. Bu ilaçlar dışında... Tae Yeon'da ilaç deposundan bu ilaçları alıp Lu-Han'a götürüyordu.
Ah Lu-Han... kim bilir ne haldesin? Acaba yine zorlanıyor muydu bu ilaçlarla kontrol ederken kendisini?

KONTROL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin