BİR BAŞKA KAMP! Bölüm 39

406 34 20
                                    



Arkadaşlar nihayet dediğinizi duyar gibiyim, YB geldiiiii :D Okulum çok yoğun çok zaman ayıramıyorum beni affedin. İyi okumalar, yorum ve oy bırakın lütfeeenn sizi seviyorum :)


Yatağım da öylece oturmuş ellerimde ki yaraları sessiz sessiz temizleyen Lu-Han'a baktım. Suratı kusursuzdu, onun yanında kendimi güzel hissedemezdim bu ona haksızlıktı. Burnu, elmacık kemikleri, kendiliğinden kırmızı dudakları ve her zaman parlayan gözleri...
Ne kadar uzun bir süre olduğunu hesaplamaya çalışıyordum birlikte vakit geçirmediğimiz...
çok uzun bir süre olmalıydı. ''ellerin acıyor olmalı.'' Dedi hala kafasını kaldırmamıştı. ''Hayır!'' Dedim hemen. Hayretle yüzüme baktı. Gülümsememi bastıramadım. ''Neden gülüyorsun?'' Derken o da gülmüştü.
''Sadece- sadece burada olman çok güzel.'' Dedim. Elinde duran elimi sıkıca tuttu. ''Sanırım sana büyük bir özür borçluyum.'' Dedi tekrar başını eğdi ve elimdeki yarayla uğraşmaya devam etti.
Onun elini tutup bu kez ben sıktım. ''Değilsin.''
Lu-Han elimi bırakıp yanıma kayarak oturdu. ''Seni çok özledim.'' Dedi sessizce. Ona bakıp hafif gülümsedim ama aslında içim buruktu. Sessizce başımı onun omzuna koydum. Lu-Han uzun kollarını açıp beni kucakladı ve bu kez göğsüne yatırdı. ''İyi misin?'' dedim uzun sessizliği bozup.
''Seninleyim.'' Dedi sadece. Bu yine beni gülümsetmişti. ''Peki ya sen?''
''sonsuza dek böyle kalırsak sonsuza dek iyi olurum.''
''sana bu kadar karmaşık konuşma demiştim.'' Diye yakındı. ''Karmaşık konuşmuyorum.'' Dedim. Lu-Han gülmüştü.
''Sadece benden çok daha zekisin sorun bu!'' Onun koluna hafifçe vurdum. ''Hiçte bile!''
''Bu hafta sonu bir yerlere gidelim. Yeniden başlayalım!'' Dedi uzun bir sessizliğin ardından.
''Sen ciddi misin?'' Dedim doğrulup otururken. Lu-Han gayet ciddi gözüküyordu. Gülümseyerek bana baktı. ''Elbette! Her zaman kötü şeyler olmayacak değil mi? Güzel şeylerin gelmesini beklersek bir şeylere geç kalırız, o halde güzel şeyleri biz yapalım.''
...

O hafta sonu bizim çocukları da alıp büyük Seul ormanının içinde bir bağ evine gittik. Babam Sehun'da geldiği için izin konusunda çok katı davranmamıştı. Sanki hepimiz bu tatili bekliyormuşuz gibiydi. Lay ve Eun Mi dışarıda odun kırıyor, Min Seok ve Sehun'da mutfakta bir şeyleri temizliyorlardı. Üst katta, en dipteki odaya eşyalarımı bıraktım. Eun Mi ile ikimiz burada kalacaktık. Kapıya birisi vurunca irkildim.

Kapı aralığından Lu-Han tatlı tatlı bana bakıyordu. ''Müsait misin?''
''Evet, gelsene!''
Lu-Han siyah eşofman takımıyla bile çok güzel gözüküyordu. Tamamiyle bu doğaya uygun yaratılmıştı bu kurt çocuk.
''Chanyeol hala hangi yatakta yatacağına karar veremedi. Bende onu seçmesi için özgür bıraktım.'' Dedi masum masum bir şeyler anlatırken. Kollarımı onun boynuna doladım ve kendime çektim. Lu-Han'ın lafı yarım kalmıştı. O da belime sarıldı. ''Acaba diyorum birlikte mi uyusaydık?'' deyince onun sırtına hızla vurdum. ''AH!'' dedi. ''Hadi gidelim çocukların yardıma ihtiyacı var.'' Ondan ayrılırken birden mızmızlandı. ''Biraz daha kalsak ya!''
Lu-Han'ın bu tatlı tavırları karşısında eriyip gidiyordum. Gerçekten de onu o an bırakamamıştım. ''Ha-Na- OV ÖZÜR DİLERİM.'' İçeriye giren D.O aniden dışarı çıktı. ''D.O gelsene...''
D.O tekrar içeri girdi utançla bize bakıyordu. ''Lu-Han'ın burada olduğunu bilmiyordum.''
''Sorun değil dostum, biz de geliyorduk.''
''Tamam, yemek hazır onu haber vereyim dedim.''
''Hadi gidelim.'' Dedi Lu-Han elimi tutup.

Bahçeye hazırladıkları masa harika gözüküyordu boydan boya donatılmıştı. Belli ki burada kaldığımız sürece her gün mangal partisi yapacaktık. Bundan memnun olmayan iki kişi vardı ben ve Eun- Mi... Erkekler ise son derece mutlulardı. Hele Lu-Han... Bazen onun kurt adam değil de bütünüyle kurt olabileceğini düşünüyordum. Etleri iştahla yiyordu.
''Değişik bir şeyler yapalım. Böyle sıkılırız...'' dedi D.O. Herkes birbirine baktı, ne yapacağımızı elbette kimse bilmiyordu. ''Bence böyle kafamıza göre takılalım işte...'' Dedi Kai bıkkınlıkla. ''AH! Hadi ama Kai, eğlenmeye geldik.'' Diye ikaz etti Eun-Mi.
''Akşam ateş yakarız, şarkı söyler hikayeler anlatırız.'' Fikri ise ilginç bir şekilde Sehun'a aitti.
'' Cici çocuk!'' Diye mırıldandı Lay. Bunun üzerine aralarında ufak bir çekişme yaşadılar.
''Kavga etmeyin de bir şeyler düşünün.''
''Ah buldum! Duyduğuma göre-''
''Çocuklar...'' Dedi Chanyeol, Baekhyun'un lafını keserken. Hepimiz onun baktığı yere baktık. Arkamda tüm heybetiyle duran Woo Bin'i görünce içim bir garip oldu. İrkildim. Hayretten ağzım açık kalmıştı. Burada ne işi vardı?

KONTROL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin