Gece Kulübü Bölüm 62

142 15 10
                                    




merhabaaaa ybbb geldiii :) iyi okumalar oy ve yorum bırakmayı unutmayın lütfeeen :)


Bir Mart sabahına göre oldukça soğuk bir güne uyanmıştık. Olduğum yerde bir kedi gibi gerinip huzurla yüzüme vuran sabah güneşine gülümsedim. Lu-Han neredeydi acaba? Bu sırada kapı zili çalınınca yerimden fırladım ve aşağıya koştum. Camlı kapının ardında Eun-Mi bana gülümsüyordu. Kapıyı açtım. ''Eun-Mi!'' Dedim uykulu uykulu. Yüzü soğuktan kıpkırmızı olmuş, kırmızı atkısına iyice sarılmıştı.
''Günaydın gelin Ha-Na!'' Dedi neşeyle içeri geçip. Bu sırada kucağındaki tonlarca ağırlıkta olan dergileri salondaki sehpanın ortasına bıraktı.
''Harika gelinlik modelleri buldum.'' Dedi keyifle ellerini birbirine vurarak. ''Ne?'' Dedim uykum açılmamıştı bile.
''Hadi git yüzünü yıka. Şu haline bak. Lu-Han seni böyle mi görüyor her sabah?'' Diye azarladı beni.

''Ne varmış halimde?'' Dedim gözlerimi ovuşturup ona baktım. ''Ayıcıklı pijama?'' Dedi pijamalarıma bakıp. ''Evet, sıcak tutuyor.'' Dedim ben de ona tuhaf tuhaf bakıp.
Eun-Mi bana geri zekalıymışım gibi bakıp iç çekti. ''Sen üzerini değiştir. Ben de kahve yapayım.'' Dedi.
Yukarı çıkıp hemen üstümü değiştirdim ve onun yanına indim. Kahvaltılık bir şeyler hazırlamış bir yandan da mutfak masasında gelinlik dergilerine bakıyordu.
''Rüyanda mı gördün?'' Dedim kahvemden bir yudum alıp.
''Böyle yapma, Lu-Han isteksiz olduğunu düşünecek.''
Gözlerimi devirdim. ''O beni bilir!'' Dedim. Ama bazen çokta emin olamıyordum. İsteksiz gözükmek istemezdim.
''Ha-Na yaza ne kaldı şurada? Gelinliğini seçmelisin.''
''Tamam hadi bakalım!'' Dedim daha fazla inat etmeyip. ''Ben senin için birkaç tane seçtim. Yani sen hem uzunsun hem zayıfsın istersen balık modellere bakabiliriz. Bu aralar çok moda. Ama yok biraz daha klasik olmak istiyorum dersen prenses modellerin asla modası geçmez.''
Dedi ve dergiden birkaç model gösterdi. ''Doğrusu hepsi güzel.'' Dedim. Eun Mi yine boş boş bana bakıyordu.
''Böyle olmayacak, en iyisi bir gelinlikçiye gitmek.'' Dedi dergiyi çat diye kapatıp.
''Gideriz.'' Dedim kahvemi içmeye devam ederken. ''Lu-Han nerede?''
''Şirkettedir.''
Eun Mi ışıl ışıl gülümsedi. ''Lu-Han'a bak sen! Lisedeki o pasaklı çocuk şimdi ise bir şirket sahibi.'' Dedi etrafa bakıp.
Ona yarım yamalak gülümsemiştim. ''Eun Mi aslında geldiğin iyi oldu sana birkaç şey sormam gerek.'' Dedim. Eun Mi sonunda gözleri ışıl ışıl bana baktı. ''E tabii ki? Ne oldu? Saç, makyaj?''
''Hayır bu öyle bir şey değil. Ama evlilikle ilgili.'' Dedim. ''Tamam, hadi sor ben bu işte uzman sayılırım.'' Dedi gülerek.
''Nasıl sence evlilik?'' Dedim birden. Eun Mi biraz düşündü. ''Biliyorsun Ha-Na biz de Lay ile birbirimizi severek evlendik. Her gün onunla uyanmak şahane, tüm dertlerini onunla paylaşmak... Yani artık bir bütün oluyorsun. Ama ne yalan söyleyeyim zorlukları da yok değil!''
''Ne gibi?''
''Yani sürekli birlikte olduğun birisiyle bazen anlaşamadığın da oluyor. Ve bilirsin minik kavgalar...'' O böyle söyleyince içim sıkılmıştı.
''Ama en güzel yanı sonrasında hemen barışman, aynı evin içinde küs kalamıyorsun.''
''Haklısın.'' Dedim. ''Ama asıl sormak istediğim aslında şey-'' Dedim ve sustum.
''Hadi rahat ol ne istersen sorabilirsin!''
''Biliyorsun Lu-Han ve ben daha önce hiç- yani nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ve doğrusu bu şey beni korkutuyor.'' Dedim nefesimi tutup bir kerede söylemiştim tüm bu cümleyi. Eun Mi kafası karışmış bir halde bana bakıyordu.
''Neden bahsediyorsun?'' Dedi.
''Eun Mi lütfen bana bunu söyletme ve anlamaya çalış. Bilirsin ilk olan bazı şeyler...''
Eun Mi boş boş bakarken birden gözlerinde ışık yandı. ''Haaaa anladımmm!'' Dedi neredeyse kahkaha atarak.  ''Ha-Na daha önce olmadı mı hiç?'' Dedi garip garip. ''Hayır!'' Dedim hemen yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. ''Ne kadar eski kafalısınız.'' Diye azarladı. ''Hey hadi ama yargılayacak mısın?'' Dedim ben de utançla. ''Şaka yapıyorum Ha-Na! Yani ilk sefer biraz zordur. Ama sakın korkma. Korkarsan işler daha da kötüleşiyor. Tabii bir de kurt olduklarını düşünürsek işler biraz daha karmaşık bir hal alıyor.''
''Ne? Nasıl yani?'' Dedim endişeyle.
''Tanrım Ha-Na,  on beş yaşında gibisin.''
''Tamam kapatalım bu konuyu.'' Dedim öfkeyle. ''Tamam yargılamıyorum seni. Demek istediğim şu korkacak bir şey yok. Rahat ol o senin aşık olduğun adam ve bu ruhlarınızın tam anlamıyla kavuşması gibi. Kurt olmasına gelirsek de... Neyse bunu kendin yaşa ve gör.'' Dedi. Ona bakıp gülümsemeye çalıştım. ''Gerçekten Lu-Han çok sabırlı olmalı. Nasıl bunca zaman bekledi?'' Derken gülmeye başladı. ''Tamam, kapatalım şu konuyu.'' Dedim elimle sinek kovalar gibi yapıp. Eun Mi kıkır kıkır gülüyordu.
''Bu arada erkekler bekarlığa veda partisini bu önümüzdeki hafta sonu yapacaklarmış.Biz de onlarla aynı gün yapalım.''
''Bekarlığa veda önemli mi?''
''elbette bekar hayatının son günleri bunlar.'' Dedi bana adeta kızarak. ''Tamam olur bir şeyler içmeye gideriz.''
''Sen onu bana bırak.'' Dedi yine keyifli keyifli.
''İyi ki varsın Eun Mi teşekkürler.'' Dedim minnetle. ''Teşekkürlerini sona bırak daha bir şey yapmadım.'' Dedi gururla. Adeta bir organizatör gibiydi. Her şeyden haberi vardı her şeyi anlıyordu.
''Baş nedimen ve nikah şahidin olduğum sürece sorun yok.''
''Elbette sensin.'' Dedim gülerek. Ellerini heyecanla birbirine vurdu.  ''Sahi bizim çocuklar nereye gidecekmiş bekarlığa veda için?'' Dedim merakla.
Eun Mi kaşlarını kaldırdı. ''Hani merak etmiyordun!''
''Sadece umursamıyorum.''
''Pişman olacaksın çünkü yaratıcı fikirleri var. Mesela striptiz kulübü.''
Birden kıkırdadım. ''Bu seni güldürüyor mu?'
''Eun Mi gece eve geldikleri sürece sorun olduğunu düşünmüyorum.''
''İyi de bu eğlence sabaha kadar sürer o süreçte ne olduğunu nasıl bileceğiz.''
''Arada bir ararsın sen de.'' Dedim yaratıcı çözümüm sonucu Eun Mi gözlerini devirdi. ''Neyse biz de yaratıcı bir şey bulacağız üzülme.'' Dedi Eun Mi. Onun yaratıcılıktan kastı neydi bilmiyordum ama gözlerindeki intikam ateşini görebilmiştim.
...
Akşama kadar Eun Mi'yle yüzlerce gelinliğe internetten ve dergilerden bakmıştık. O haklıydı üzerimde görmediğim sürece bir şey değişmeyecekti. Ama şu an buna pek hazır değildim. Ertelemekte sakınca görmüyordum. Akşam üstü Eun Mi'nin gidişinden yarım saat sonra Lu-Han gelmişti.
''Sevgilim hoş geldin.'' Dedim onun boynuna sarılıp. O da boynuma öpücük kondurup bana baktı. ''Yorgun gözüküyorsun.'' Dedim.
''evet biraz ama seni görünce iyi oldum.''
''Hadi gel üzerini değiştir bir şeyler ye.'' Dedim elindeki bilgisayar çantasını alıp. Kocaman gülümsemişti. ''Sen ne yaptın?''
''Eun Mi geldi akşama kadar gelinlik baktık.'' Dedim. Lu-Han keyifle gülümsedi. ''E bulabildin mi?''
''Hayır, henüz değil. Sanırım denemeden olmayacak bu iş.''
''Birlikte gidebiliriz.'' Dedi. ''Hayır, sevgilim bu uğursuzluk getirir.'' Dedim Lu-Han yarım yamalak güldü ve yukarı çıktı.
Ben de ona bir şeyler hazırlamıştım. Çabucak üstünü değiştirmiş az önceki takım elbiselerini çıkartıp eşofman takımı giyip gelmişti. Şimdi tatlı bir çocuk gibiydi. ''Harikaaa!'' Dedi gözlerini yiyeceklerden alamazken. ''Bekarlığa vedayı yapıyormuşsunuz.'' Dedim. Lu-Han sadece başını salladı. ''Nereye gideceksiniz?'' Onu sorguya çektiğimi anlayınca elindeki çubukları bırakıp bana baktı. Hafif güler gibi oldu. ''Kıskançlık seziyorum.'' Dedi. ''Hayır hayır.!!'' Dedim hemen. ''Sadece Eun Mi'den duydum.''
''Bilmem Lay bununla ilgileneceğini söyledi.''
''Striptiz kulübüne gidecekmişsiniz diye duydum.'' Dedim dudaklarımı utançla ısırmıştım ardından.
Lu-Han gülmeye başlamıştı. ''Ha-Na gerçekten kıskanıyorsun.''
''Hayır eğer gidecekseniz bilmek isterim.''
''Sevgilim, gidecek miyiz gerçekten bilmiyorum. Ama eğer gidersek de oradaki hiçbir canlı umurumda olmayacak bunu en iyi sen biliyorsun.''
''Gitmen sorun değil gerçekten. ''
Lu-Han inanmayarak bana bakmıştı. ''Peki öyle olsun.''
''Bu arada balayımız için birkaç yer buldum.'' Dedi. Gözlerim kocaman kocaman olmuş ona bakıyordum.
''Sahi mi?'' Dedim sesim titremişti. ''Jeju adasına gidebiliriz ya da istersen Avrupa'da herhangi bir yer seçebiliriz. Venedik, Paris...''
Boş boş ona baktığımı anlayınca yüzü düştü. ''Beğenmedin mi?'' Dedi.
'' Hayır hayır. Harika fikirlerin var.''
''İstersen Türkiye'ye de gidebiliriz. Harika yerler varmış biraz araştırdım.''
''Jeju Adası fikrini sevdim.'' Dedim. Lu-Han gülümseyip bana baktı. ''E peki ben o zaman kalacak yer bakarım.''
...
O akşam da düğün üzerine saatlerce muhabbet edip uyumuştuk. Öyle ya da böyle düğünümüz gittikçe şekilleniyordu. Ve ben bu fikre alışıyor gibiydim.
Pazar gününün ilk ışıklarında zır zır çalan telefonumla uyandım. Arayan elbette ki Eun Mi'ydi haftanın diğer günlerinde olduğu gibi bu günde beni rahat bırakmamıştı. Acaba yine ne harika fikri vardı?
''günaydıııınn!'' Dedi telefonu açar açmaz gereksiz bir enerjiyle.
''Eun Mi günaydın. ''Derken sesim buz gibi çıkmıştı. ''Uyandırdım mı yoksa? İyi olmuş uyandırdıysam da ... Hemen uyan hazırlan ve Hong Dae'ye gel. Harika bir gelinlikçi buldum senin için randevu almıştım.''
''Eun Mi-''
''İtiraz istemiyorum hadiiii!''  Dedi.
Gözlerimi ovuşturup ayağa fırladım. Gerçekten Eun Mi inanılmazdı bu konuda. ''Lu-Han!'' diye seslendim aşağıya.
''Bebeğim buradayım.'' Dedi. ''erkencisin.'' Dedim koltuğa oturmuş sandviçini yiyen Lu-Han'a. ''Az sonra çıkacağım şirkette bir toplantım var. Akşam da çocuklarla bekarlığa veda için buluşacağız.'' Dedi o da zor ayılmış gibiydi.
''Ne bekarlığa vedaymış ama.'' Dedim gülerek. ''Sorma bizimkiler çok hevesli.''
''Biz de Eun Mi ile gelinlik denemeye gideceğiz.''
Lu-Han'ın gözleri ışıl ışıl olmuş bana bakıyordu. ''Süper.'' Dedi. ''Eun Mi'yi görsen o kadar hevesli ki!'' Dedim gülerek. ''Bana da fotoğraf atsan keşke.'' Dedi bir çocuk gibi.
''Ya yakışmazsa?''
Lu-Han kaşlarını çattı. ''Öyle bir şey mümkün mü? Bir prenses peri olacaksın.'' Dedi ayağa kalkıp yanağımdan öperken.
''Ama sana fotoğraf atmayacağım.'' Dedim kıkırdayarak. ''Yani sadece düğünde görebileceğim.''
''Elbette. Bilirsin uğursuzluk şeyleri.''
Lu-Han derin bir iç çekti. ''En son bu batıl şeylere inanmadığımda lisedeydim ve başımıza çok kötü şeyler gelmişti.  O yüzden şimdi sana inanıyorum seni düğünden önce gelinlikli görmeyeceğim söz. '' Ona adeta kahkaha atmıştım. Gerçekten bu tip şeylere inanmazdı ama başımıza gelenlerden sonra...
''Ee hadi hazırlan seni de bırakayım.'' Dedi.
...
Birlikte evden çıkmıştık ve Lu-Han beni Gangnam'da bırakmıştı. ''Teşekkür ederim sevgilim.''
''Seni seviyorum güzelim.'' Dedi arabadan inmeden kolumdan yakaladı ve dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu.
''Ben de seni... Aa sahi akşam görüşemeyeceğiz.''
''evet, sen beni bekleme uyu tamam mı?''
''Tamam ama çok geç kalmak yok iyi eğlen.''
Lu-Han gülümsedi ve gaza bastı.
Eun Mi beni neredeyse hemen arkamda bekliyordu. ''Geç kaldın.'' Diye bağırdı daha yanına bile gelmemiştim. ''Hayır, vaktinde geldim.''
''Neyse hadi gidelim. Bu dediğim gelinlikçide insanlar randevu bile alamıyorlar. Binlerce kız gelin olmadan önce buraya mutlaka uğrar. Ama senin arkadaşın bütün gücünü kullandı ve oradan randevu aldı.''
''Sen harikasın.'' Dedim kıkırdayarak. ''Biliyorum.'' Dedi ve büyük bir gelinlikçinin önünde durdu. O kadar lüks bir yerdi ki ben tek başıma olsam asla girmezdim içeri. ''Hoş geldiniz.'' Dedi genç bir kadın bizi kapıda karşılayıp. ''Merhaba Kim Ha-Na adına randevumuz vardı.''
''Evet, efendim lütfen beni takip edin.''
Genç kadının arkasına düşüp büyük mağazada gelinliklerin arasında ilerledik. Her yer bembeyaz ve ışıl ışıl gelinliklerle doluydu. Eun Mi etrafına gülücükler saçıp adeta zıplayarak ilerliyordu.
''Merhaba.'' Dedi bizi bekleyen başka bir kadın.O biraz daha orta yaşlıydı ve çok bakımlıydı. Onun yanında insan kendisini kötü hissederdi doğrusu. ''Adım Min Sun. Sizinle ben ilgileneceğim Kim Ha-Na değil mi?'' Dedi Eun Mi'ye doğru. ''Aaa hayırrr! Ben değil arkadaşım.'' Dedi Eun Mi hemen. ''Kim Ha-Na benim.'' Dedim biraz öne çıkıp. ''Lütfen kusuruma bakmayın ben sizi yabancı görünce-'' Kadın o kadar utanmıştı ki...
''Hayır önemli değil. Ben alışkınım.''
''Koreceniz harika.''
''Çok uzun zamandır burada yaşıyorum.''
''İçecek bir şeyler alır mısınız? Yoon Mi bize bir şeyler getir.'' Dedi Min Sun içeriye seslenip.
''Lütfen oturun.'' Dedi arkadaki beyaz koltukları gösterip. Koltuklar bile öyle güzeldi ki...
''Hayatınızın en özel anlarından birisi için doğru bir yeri tercih ettiğinizi düşünüyorum.''
''Şahane!'' Dedi Eun Mi ellerini birbirine vurup. ''Biliyor musun Ha-Na seni görür görmez bir gelinlik canlandı gözümün önünde.'' Dedi kadın ve ayağa kalktı. ''Demiştim sana harikalar diye.'' Dedi Eun Mi'de heyecanla. Doğrusu ben de heyecanlanmıştım. Kadın bir süre sonra elinde uzun bir gelinlikle geri döndü. Gelinlik bir kılıfın içindeydi. ''Hazır mısın?'' Dedi heyecanımı biraz daha arttırırken. ''Evet.'' Dedim sakin olmaya çalışırken. Kadın yavaş hareketlerle gelinliği kılıfından çıkardı. Eun Mi ve ben gelinliği görünce bir süre sessizce durmuştuk. Kalbimin hızlandığına yemin edebilirdim. Yüzüm istemsizce gülmüştü. Öyle güzeldi ki...  ''Nasıl?'' Dedi kadın. ''Ben ne diyeceğimi bilemiyorum.''
''Hadi gel dene.''
Ayağa fırladım adeta ve kabine ilerledim. Kadının yardımcılarından birisi gelinliği giymeme yardım etti ve saçlarımı ensemde dağınık bir topuz yaptı. ''Tamamdır.'' Dedi.
Yavaş hareketlerle gelinlik üzerimde adeta süzülürken dışarı çıktım. Eun Mi ağzından küçük bir hayret nidası çıkarmıştı. ''Ha-Na!'' Dedi ayağa fırlayıp.Gözleri dolmuştu ansızın. Benim de gözlerim dolmuştu ve bundan nefret etmiştim. ''Hadi ama ağlama ne bu!'' diye kızdım ona. Kadın güldü. ''Hadi gel aynaya bak.'' Dedi ve o an ilk kez kendime aynada baktım. Başta elbise gibi duran bu gelinlik eteklerine doğru hareketleniyordu. Kollarında romantik bir hareket vardı ve sırtı v şeklinde tüldendi. ''Seksi ve zarif.'' Dedim kendi kendime. ''Senin gibi.'' Dedi kadın da. Utanarak ona gülümsedim. ''Bayıldım. Gerçekten bu gelinlik benim için yapılmış olmalı.'' ''Biliyordum.'' Dedi kadın.
Kendimi gelinlik içerisinde görmek o kadar tuhaftı ki... Ellerim ve hatta tüm bedenim titriyordu. İstemsizce yanımda Lu-Han'ı görebiliyordum. Bu beni gülümsetmişti ansızın. Çok heyecanlıydım ve böyle bir heyecanı ilk kez yaşıyordum. Evet, küçük bir kız çocuğuyken bile hayal ettiğim gelinliği üzerimde taşıyordum şu an. Ayak tırnaklarımdan saç diplerime kadar ürpermiştim. Normalde kendimi beğenen birisi değilimdir ama şu an harika gözüküyordum. İstemsizce gelinliğin tuhaf romantizmine kapılıyordum. Etrafımda bir tur dönüp Eun Mi'ye baktım. Gelinliğin etekleri kocaman açılıp kapandı. ''Harikasın tamam mı? Harika kelimesi şu an az kalacak. Lu-Han sana bir kez daha aşık olacak!'' Dedi Eun Mi hala göz yaşlarını kuruluyordu.
''Bir dakika duvak eksik...'' Dedi birden. Heyecanla kadına baktık. ''Bekleyin.'' Dedi gülümseyerek. Yine içeriye gidip kısa bir süre içinde geri döndü. Upuzun bir duvak vardı elinde. Saçıma elindeki tokalarla tutturdu ve yarattığı esere hayranlıkla baktı. ''Mükemmel mükemmel.'' Dedi.
''Vaov.!'' Diyebildim.  ''Başka bir model denemeyeceğim.'' Dedim içeri gidip gelinliği değiştirdim.
Geri döndüğümde kül kedisi gibiydim. Şimdi ise Eun Mi ve ben kadına kedi gibi bakıyorduk.
''Peki ya bu güzelliğin fiyatı nedir?'' Dedi Eun Mi.
Dudaklarımı ısırıp ona baktım. ''Bu gelinliği Amerika'da ünlü bir tasarımcı tasarladı bu yüzden dolar üzerinden çalışıyoruz.''
''Yani?''
''Yaniii 5 bin Dolar.''
''NEEE!'' Dedik Eun Mi ile aynı anda. ''Ama size biraz indirim yapabilirim.''
''Öyle mi? Ne kadar?'' Diye sordum ama hiç umudum yoktu. ''3bin dolara kadar düşebilirim. Size çok yakıştı bunu almadan gitmenizi istemem.''
Eun Mi üzüntüyle bana baktı. Bu kadar paramın olmadığını o da biliyordu. Türk parasıyla yaklaşık 18 bin liraya geliyordu. Üzerine biraz daha koyup araba alabilirdiniz mesela. ''Hanımefendi inanın gelinliğe bayıldım ama dürüst olmak gerekirse o kadar param yok. Yani veda etmem gerekecek.''
''Başka bir randevu alıp daha uygun fiyatlı gelinliklere bakabiliriz.'' Dedi kadın neşeyle. ''Umarım. Görüşmek üzere teşekkürler her şey için.''
''Eğer almaya karar verirsen elini çabuk tut. Bu model tek ve uzun süre kalacağını düşünmüyorum.''
''Alabileceğimi sanmıyorum. Umarım yakışan başka birisi alır.'' Dedim üzüntüyle.
...
Mağazadan çıktığımızda ikimizin de yüzünden düşen bin parçaydı. ''Çok güzeldi.'' Dedim kendi kendime.
''Haklısın.''
''Neden bu kadar pahalı ki? Yani ne varmış bu kadar?'' Diye öfkelendim kendi kendime. ''Lu-Han'a söyle o alır.'' Dedi Eun Mi. Ona ters ters baktım. ''Saçmalama. O paraya bir gelinlik mi alınırmış! Teklif dahi etmem.''
''Haklısın ama hayatında bir kez gelin olacaksın.''
''E tamam işte bir kez giyeceğim şeye niye o kadar para vereyim?''
...
Eun Mi hak vermiş olacak ki susmuştu. Onunla bir yere erişte yemeye girmiştik.
''Üzülme Ha-Na bir sürü güzel gelinlik var tek o değil ya!''
''Tabii!'' Dedim ama hala üzüntülüydüm. Sanki benim için dikilmişti o gelinlik tadilat bile istemiyordu.
''Bana bak! Şu bekarlığa veda gecemizi biz de bu güne alalım.'' Dedi heyecanla. ''Olur.'' Dedim hemen kabul edip. Doğrusu ben de sıkılmıştım tüm bu düğün işlerinden.
''Bir kerede kabul ettin. Vallahi pes.'' Dedi gülerek. ''aman sen de! Ne desen yapıyorum.''
''Yaa tabi tabi!''
...
''Ben planı önceden yapmıştım merak etme. Üstümüzü değiştiriyoruz güzel bir yemek yiyoruz ve bir kulübe gidiyoruz.''
''Kulüp derken...''
''Evet, eğlence kulübü işte.. Dım tıs dım tıss.!!'' Dedi ellerini havaya kaldırıp. ''Eun Mi ben pek sevmem öyle yerleri daha sakin bir şey yapsak. Pijama partisi gibi?''
Eun Mi alayla güldü.
''Gerçekten on beş yaşındasın sen dimi?''
''Of!'' Dedim ona.  ''Bana oflama küçük hanım bu gece çoook eğleneceğiz.'' Dedi eriştesini hüpletip.
...
Akşama doğru yine Gangnam'da buluşmuştuk. Eun Mi harika gözüküyordu ve bu beni gülümsetmişti. Üzerinde ışıltılı, mini bir elbise vardı. Bense yanında pek sönük kalmıştım. ''Çok güzel olmuşsun.'' Dedim.
  Eun Mi gururla tek kaşını havaya kaldırdı. ''Her ne kadar ben bekar olmasam da bu gece bekarmışız gibi olsun.'' Dedi. ''Şu cümleyi Lay kurmuş olsaydı kemiklerini kırardın.''
''Emin ol şu an o cümleyi hepsi kuruyor.''
''Fazla kuruntulusun.'' 
''Sen de fazla safsın. Hadi gidelim daha saat erken güzel bir yemek yeriz ve sonraaaa gecelere akarız.'' Dedi gülerek. Daha içmeden sarhoş olmuş gibiydi. Gangnam'da ucuz diyebileceğimiz bir restorana girmiştik. Eun Mi soju ve et söylemişti. ''Eun Mi saat erken ve hızlı gidiyorsun.''
''Merak etme benim bünyem içkiye çok dayanıklı.'' Dedi kendisine güvenle.
''Bu arada başka bir gelinlikçi buldum. Seni yarın oraya götüreyim diyorum.''
''Yarın mı?'' Dedim yüzümü ekşitip.  ''Evet! Biliyorum bu günkü gelinlikte aklın kaldı ama napalım zengin değiliz.''
''Sorun değil onu unutabilirim.''

KONTROL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin