●●●3 ay sonra●●●
KIMBERLY'den;
"Zayn ben-ben anlamıyorum..." elalarını bana dikerken sanki umutsuz vakaymışım hissini veriyordu. "Bak Kimberly... biz" yutkundu. "Harry adına özür dileriz." Anlamadım? "Ne demeye çalışıyorsun Zayn?"
"Bak Kimberly. Harry senin tanıdığın gibi değil. En başta bunlar... ah ne diyorum ben! Kimber uzatmayacağım ama Harry artık yok." Elimle yanağımda kurumaya başlayan göz yaşımı sildim. "Zayn benim gitmem gerek" ayağı kalkacağım sırada Niall önüme geçti. "İşte bu olmaz." Kaşlarımı anlamsızca çatıp neler olduğunu anlamaya çabaladım. Tüm bunlar çok saçmaydı. Anlamıyordum işte! Lanet olsun anlatmadıkları sürece hiçbir şey anlamıyordum! Ben bunca zamandır Harry'nin beni tehdit etmesini anlamıyorum! Ben Harry'nin neden böyle olduğunu anlamıyorum! Ben Harry'i özlüyorum ama tehditlerinden neden korktuğumu anlamıyorum! Ben Hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi anlamıyorum!
"Niall ben anlamıyorum! Yemin ederim beynimdeki sorular cevaplanmadan beni öldürecek!! Lanet olsun biriniz bana herşeyi anlatsın ve lanet olsun!!! Sadece lanet olsun!!!" Bu zamana kadar tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım ve içime attığımdan dolayı şu an kısa bir sinir krizi geçiriyordum. Olduğum yerde eğildim ve sırtımı koltuğa yaslayıp saçlarımı çekiştirdim. Hava soğuktu ama gözyaşlarım yanaklarımı yakıyordu. Bedenim alevlere atılmışçasına yanıyordu.
Hıçkırık seslerim yükselirken sırtımda bir çift kol hissettim. Niall'dı.
Yavaşça saçlarımı okşarken ağlamaya devam ediyordum. Her zamanki gibi.... Harry'le tanıştığımdan beri... ağlıyordum.
Beni teselli etmeye çalışırlarken biraz sakinleştiğimi hissettim. Bir an Harry sayesinde böyle arkadaş edindiğim için sevindim. Ama tek sevindiğim şey bundan ibaretti.
Niall'ın göğüsüne başımı yaslayıp mırıldandım.
"Lanet olsun..."
LOUIS'den;
"Peki neden şimdi eskiye döndü?" Liam saçlarını karıştırdı. "Zerre kadar fikrim yok Lou. Tek bildiğim fena bir çukurun içindeyiz." Devam etti.
"Bu durumu düzeltebilecek biri varsa-ki sanmam-sanırım Scott."
KIMBERLY'den;
Zayn ve Niall'dan yaklaşık on dakika önce azar işitmiştim. Zorla yedirmeye çalışmışlardı fakat yiyemiyordum! Lanet olası boğazımdan geçmiyordu. Galiba bugün en çok kullandığım kelime buydu.
Lanet olsun...
Koltukta rahatsızca kıpırdandığımda anlamış olacaklar ki ikiside bakışlarını benden kaçırdı. Bugün bana bakma görevini üstlenmüşlerdi. Normal şartlarda çoktan evime -evet benim en başta bir çok anı yaşadığım bir evim var,mesela babamla ilk karşılaştığım yada neredeyse ilk bıçaklandığım.- gitmiştim. Ama herşey o kadar üst üste gelmişti ki hiç bir şeye ne itiraz ediyor ne de kabul ediyordum. Daha doğrusu duygularım kapanmıştı. Hiç bir şey hissetmiyordum.
Kapı çaldığında hepimiz birbirimize baktık. Zayn dizlerinden güç alarak koltukta doğrulduğunda "Lou gelmiştir" diye mırıldandı. Niall başıyla onayladığında Zayn kapıyı açmak için ilerledi. Bakışımı farklı yöne çevirdiğimde masanın üzerindeki çerçevenin parlak kenarından hafif yansımamı görmüştüm. Tanrım yansımam bile iğrenç gözüküyordu ve ben saatlerdir bu iğrenç yüzümü çocuklara gösteriyordum. Tam bir işkence...
Adım sesleri dikkatimi dağıttığında bakışlarımı bu kez kapıya yönelttim. Zayn'in dediği gibi Liam gelmişti. Elinde bir sürü poşet vardı. Ne olduğunu çözememiştim ama saniyeler sonra Liam hepimizi aydınlatmıştı.
"Cenaze evindeyim sandım bir an..." Liam dalga geçtiğinde Niall yalandan gülümsedi. Daha sonra Liam poşetten parlak simli bir atkı çıkarıp havada salladı. "Hey bugün yılın son günü millet.... ve biz bazı gereksiz olaylar yüzünden bu günün özelliğini unutacaktık!" Bağırarak söyledikten sonra Zayn kahkaha attı. Sanırım gerçekten içten bir kahkahaydı.
Ah bir dakika. Tanrım bu gerçekten... bugün yılın son günü. Bugün bu koca iğrenç senenin son günü..
☆☆
"Ben...elbise için teşekkür ederim Liam."sanırım bugün ilk gülümsememi Liam'a göndermiştim. O da gülümsedi. Bana bir elbise almıştı. Tam güne uygun kırmızı ve yeşilli bir elbiseydi. Aslında sırf bana değil,evi süslemek için bir sürü şey almıştı... ayrıca hediyeler almıştı... onları en son açacaktık.
Saat dokuzdu ve beni eğlendirmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı. Ama ben eğlenmiyordum. Evet bunların hepsi muhteşemdi ama şu an değil. Ya da Harry yokken değil.. ya da. Bilmiyorum.. hiç bir şey yolunda değil ve ben hala bir şey bilmiyorum.
Bir an geçen seneyi hatırladım. Geçen sene bugün ben Harry'ye evet demiştim. Yılbaşı hediyesi olarak onun sorusu üzerine soyadımın Styles olmasına izin vermiştim. Bir de şimdi ki hale bakın... sadece bir senedeki çöküşe...
"Eee kim ne içiyor bakalım???" Niall elinde bir kaç içki şişesiyle geldiğinde başımı olumsuz anlamda salladım. "Başım zaten çatlıyor ve ben hiç havamda değilim. Üzgünüm." Biliyorum bencilce davranıyordum ama ben hiç bir şey bilmezken normal olmak istemiyordum. Olamazdım. Aklımda bir sürü şey vardı. Yüzlerce,binlerce,milyonlarca şey.
"Hadi ama... biraz eğlenelim istiyoruz."
"Biliyorum." Diyebildim sessizce. Daha sonra ortamın neşesini berbat edip ağlamaya başladım. Kendimden nefret ediyordum! Kendi mutsuzluğumla başkalarını mutsuz etmemden nefret ediyordum.
Bir kez hıçkırdığımda çocuklar bana acıyarak baktılar. Bunu görebiliyordum. Zorlukla "üzgünüm" diyebildim. Daha sonra koşarak tuvalete gittim. Kapıyı arkamdan kilitlediğimde sırtımı kapıya yasladım ve başımı ellerim arasına hapsederek ağlamaya devam ettim. Ben bunları yaşamak istemiyordum. Hem de hiç...
Bir kaç dakika sonra elimi yüzümü yıkayıp geri salona gittim. Louis iyi olup olmadığımı sorduğunda ise iyiyim demiştim. Ama hayır. Değilim.
Hepimiz eğlenceli bir yılbaşı şarkısıyla otururken zil çaldı. Hepimiz birbirimize baktık. Bu bakışları galiba kimseyi beklemiyorduk bakışıydı. Bir kaç saniye bu şekilde bakıştıktan sonra ev sahibi olan Niall ayağı kalktı ve bakacağını söyleyip ağır adımlarla salondan çıktı. Hepimiz birden sakinleştiğimizde kapı açılma sesi duyuldu. Uzun bir sessizlik olduğunda merak edip Niall'ın demin katetmiş olduğu yolu adımladım. Arkamdan diğer çocuklar geliyordu. Parkeye bakarak gittikten sonra Niall'ın yanına ulaştığımda donuk bakışlarıyla karşılaştım. Bedeni yüzünden geleni göremiyordum. Bir kaç adım daha atıp kapıya doğru kafamı uzattığımda nefesim tekledi. Vücudumdaki tüm kan saniyeler içinde dondu ve vücudum neredeyse -5 dereceye indi.
"N-Neden geldin?" Niall'ın tekleyerek konuşması ardından hiç alışık olmadığım boğuk ama bir o kadar soğuk sesiyle... rahatsız edici... sırıtma eşliğinde.... gözlerimin tam içine bakarak cevapladı.
"Sevgilimi almak için..."
Hepimizin yeni yılı kutlu olsunn. Sürpriz yapayım dedim. Biliyorum uzuuun zamandır yayınlamıyordum. Bunu size baştan belirtmiştim. Umarım beğenmişsinizdir. Uzatmayacağım. Sizden tek isteğim;
Lütfen kurguyu unutmayın çünkü gerçekten bayağı ara vererek yazıyorum. Bir süre idare edin...Ben İstanbul'da yaşıyorum ve bugün acayip şekilde kar yağdı. Ve tahmin edin ne oldu? Okullar tatiil :d ben de hemen bölüm yazdım.
Geçen sene bugün yazdığım Noel bölümünü okudum. Gerçekten çok şey geçmiş. Hey sizde eskilere dönüp "CHRISTMAS" bölümünü okuyabilirsiniz.
"MUTLU BİZLİ YILLAR DİLERİM.AİLEMİZE...DIRECTIONER'LARA...HEPİMİZE...":)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine//h.s
FanfictionHayattan bir tat alamadığında,bazen kendini bir boşluğa bırakmak istersin ama sonra ne olacağını düşünmezsin... Ben kendime yapılmadık işkence bırakmadım ama hiç bir zamanda ölüp kurtulamadım. Tam veda edecektim hayata ki,karşıma o çıktı...HARRY... ...