HARRY'den;
Kaşlarımı tepki olarak anında çatıp içimde oluşan sinir duygusunu bastırmak adına burnumdan soludum. Yumruk yaptığım elimi yanıma geçirip diğer elimle çenesini kavradığım gibi yukarı kaldırıp gözlerime odakladım.
Korktuğunu belirten tavırlar sergilediğinde bakışlarımı biraz yumuşatmaya çalıştım ama başaramadım. "Söyle." Bakışlarımı benden kaçırıp parmaklarına yönlendiricekken elimi sabitledim ve buna engel oldum. Çenesini biraz fazla sıktığımın son anda farketmemi sağlayan dolan gözleri olmuştu. Dudakları ağlamamak için titrerken sonunda ağzını araladı.
"H-Harry. Ben.. Ben.."
Hıçkırığı sözünü bölerken benden uzaklaştı ve yatağın başlığına kıvrılıp ağlamaya devam etti. "Kimberly! Bana kimin yaptığını söyle." Yutkunduktan sonra devam etti.
KIMBERLY'den;
Sabırsızca ve bir o kadar hırslı beklerken nasıl söyleyeceğimi bilemedim. Fakat iki dakika öncesinden eser kalmayan hali beni korkutuyordu. Bu yüzden ortaya bir lafı atıp çekilemezdim. Cümlemi tamamlamak için konuşmaya başladım. Beni öyle dikkatli bekliyordu ki...
"B-babamın yan-yanındak-ki bi-biri" hıçkırıklarımla zar zor konuştuğumda ne olduğunu anlamadan birden yataktan fırladı ve kapıya uçarcasına koştu. Kalbimin yerinden çıkmak için çırpınışlarına aldırmadan arkasından fırladım ve koşmaya başladım. Merdivenleri dövercesine iniyordu. "Harry! Lütfen dur!"
Aldırmadan inerken gözlerimde yaş kalmamıştı. Deli gibi ağlıyordum. İçim paramparça olmuştu. En kötüsüde... Korkuyordum. Ona bişey olucağından korkuyordum. Tam kapıdan çıkacakken ben son basamakta takıldım ve dengemi kaybedip bir tur takla atarak yere indim. O anda hissettiğim büyük acıyla gözlerime ağırlık çökmüştü. Galiba başımı duvara çarpmıştım. Görüş alanım buğlanırken kendimi iyice yere bıraktım. Ağlamayı bırakmıştım. Kapıdan içeri geri giren bir bedenin gölgesi ardından karanlık heryere yayılmıştı. Gözlerimi kapadığımda kulak çınlamanın arasında sesini işittim. "Siktir..."
***1 Saat sonra
Duyduğum mırıltıların ardından gözümü araladım. Bir süre bekledikten sonra tamamen netleşmişti. Tavanda olan bakışlarımı yan tarafa çevirdiğimde Zayn ve Harry'yi gördüm. İnlememin ardından kıpırdandığımda beni ilk Harry farketti ve konuşmalarını kesip yanıma oturdu. "Bebeğim..." Bir kaç ere daha gözümü kırpıştırdıktan sonra öylece bekledim. Olanları yavaş yavaş hatırlamaya başladığımda gözlerim yeniden doldu. Konuşmadığımı fark edince Harry Zayn'e bir bakış attı. Daha sonra Zayn dışarı çıktı. Hastanede değil salonda koltuktaydık. Doğrulmak için hamle yaptığımda bana yardım etti ve elinden destek alarak oturur pozisyona geldim. "H-Harry.." Zorlukla çıkan kesik sesim ardından ekledi. "Başın acıyor mu?" Elimle biraz anlamında işaret ettim. Konuşmamı istemiyordu çünkü yeniden sinirlenmek istemiyordu.
Dizlerimi göğüsüme çekip ellerimi ayak bileklerimde birleştirdim ve gözyaşlarımı serbest bıraktım. Başımı dizlerime gömüp boğuk sesle konuştum. "Korkuyorum..." Beklemeden cevap verdi. "Neden baştan söylemedin? Neden herşeyi anlatmanı istediğimde söylemedin!"
Hafif sinirli sözleri üzere bakışlarımı ona yönelttim ve zor da olsa hıçkırıklarımı kesip açıkladım. "Ben... Ben tam bilmiyordum. Bıçaklanma olayıyla en ufak alakası yok... Hastanede ameliyattan sonra beni uyandırdılar. Daha sonra kapıyı biri açtı. Önlüklü biriydi... Odadaki herkesi kovdu. Yemin ederim bana ilerlerken yardım isteyecektim ama konuşmaya halim yoktu. Net göremiyordum.. Beklemeden yanıma gelip koluma uzandı. İğneyi batırırken bana eğildiği için yakasındaki ismi sadece görebilmiştim. Jeorge... Ama hastanedeki o doktoru daha önce görmüştüm ama o değildi işte. Bir haftadır araştırıyorum. O yüzden telefonumu karıştırmanı istemiyordum. Sonra buldum. Katilin tekiymiş.. B-babamla aynı koğuştalarmış." Son cümlemi söylerken tekrar hıçkırıklarım ard arda eklenmişti. Ağladığımda eliyle yüzümü kavradı ve baş parmağıyla göz yaşlarımı sildi. "Bana bak..." Yumuşayan sesiyle yavaşça gözlerine baktım. "Ona baba demeyeceksin." "Tamam mı?"
Başımı salladığımda beklemediğim şekilde bana sarıldı. Kıvrılmış şekilde başımı göğüsüne yasladım. Bir süre öyle durduktan sonra fısıldadı. "Sana bir şey olmasını istemiyorum." Bedenim her hıçkırışta titrerken beni sakinleştirmek için sırtımı sıvazladı. Daha sonra omuzlarımdan tutup kendinden uzaklaştırdı. Gözlerini gözlerime odakladığında kızardığını gördüm. "Bana söz vermeni istiyorum." Devam etmesi için bekledim. "Bana olan herşeyi anlatacağına dair söz vermeni istiyorum." Bekledikten sonra başımı olumlu anlamda salladım. "Peki başka bir şey var mı anlatmadığın?" "H-hayır."
Koltuktan kalktığında içimi yeniden korku kapladı. "Nereye!" Gözyaşlarım akarken omzunun arkasından bana baktı. "Onu bulmaya..." Ayağa hızlıca kalktım fakat bu başımın şiddetli bir şekilde acımasına yol açtı. Olduğum yerde kenetlendiğimde çarpan kapı sesiyle irkildim. Artık çok geçti... Benim yüzümden belki ona bir şey olacaktı. Belki onu da- Tanrım sen yardım et!
Kapıya kadar zar zor adımladığımda Zayn'de bana doğru geldi. Rahatlatmak amacıyla gülümsedi. Bak burdayım korkma Kimberly... Ne kadar sevecen davransada korkuyordum. Ona bir şey olmasından korkuyordum çünkü böyle bir şey söz konusu olursa yaşayamazdım.
Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan omzumda hissettiğim el oldu. Zayn'in yanıma kadar geldiğini fark etmemiştim. "Hadi ama... Ağlamayı bırak.. Bir Harold olamam ama bir Zain olabilirim. Gerçekten." Güldüğünde hiç bir tepki vermedim. "Gerçekten gülmelisin. Hadi oyun oynayalım" tek kaşımı havaya kaldırıp halimi belirttim ve cidden mi der gibi bakış attım. "Ah,o zaman yemek yapalım. Ne alaka bende bilmiyorum çaktırma." Zorla olsada gülümseyecekken lafını çalan telefon kesti. Cebinden çıkardığı telefonunu somurtarak açtı. Ne olduğunu merak ederken öğrendiğimde kahkaha atmadan edemedim. "Niall yemek lafını mı hissettin nasıl bir şeysin sen!? .... Yok yemek.... He gelicek misin?" Telefonu kulağından beline indirip bana gelsin mi dercesine baktı. Kafamı sallayınca tekrar somurttu. "Gelmesin ya,dolapta bir şey kalmaz" dudak büzdüğümde ofladı ve indirdiği telefonu kulağına geri getirdi. "He gel gel..." Kısa sürede yüzü ciddileşti. "Evet gitti... Tek değil... Liam'la gitti işte amınakoyayım bir sus!... Gelince konuşuruz kapa Niall." Telefonu kapattığında ofladı. "Bak hala gelmemesini söylemek için vakit var. Sözlerine güldüğümde o da güldü. "He şöyle..."
***
Aradan iki saat geçmişti ve bu arada Niall gelmiş,yemek yenmiş,şu an ise televizyon izleniyordu. "Zayn,Harry nerede?" Zayn ciddiyetini telefonundan bana çevirip hiç bozmadan yaklaştı. Niall da yanıma geldiğinde Zayn telefonunu elime tutuşturdu. "Iıı şimdi Kimberly,şu adamın hangisi olduğunu bulman lazım." Telefonun ekranını suçlular olduğunu tahmin ettiğim bir portre listesi kaplıyordu.
Aradığım kişiyi listenin altlarına ine ine bir türlü bulamamıştım. En sonunda bir kişide takılıp kaldım. "Bu mu?" Bir Zayn'e bir de resme baktım. Saçları uzun görünüyordu. Ama ben şapkasından saçlarını görmemiştim. Parmağımı resimdeki saçları kapayacak şekilde yerleştirdiğimde kalp atışlarım hızlandı. Resmi bile korkutucuydu. Tanrım...
"B-bu o Zayn.." Elini yumruk yapıp galibiyet sevinciyle -evvet- diyip telefonu aldı. Daha sonra sabıkasına girip adına baktı.
"Jack Trank"
ÖNEMLİ:
Merhabaa ^^ umarım iyisinizdir... Ve bölümü beğenmişsinizdir.
Bölümün kısa olduğunu biliyorum. Bilerek öyle yazdım zamanım bolca vardı. Ama size söylemek istediğim bir kaç şey var. Öncelikle 70. Bölümde bu kitabı bitirmeyi planlıyorum. Hemen neeeee gibi tavırlara bürünmeyin :D 2. Kitap konusunda olumlu düşünüyorum. Sadece sormak istediğim bir şey var. Sizce 100. Bölümde mi? Yoksa 70. Bölümde mi bitireyim?
Gelelim bölüme... Ben bölümü beğendim açıkçası. Yani yazarken keyif aldım. Umarım sizde beğenmişsinizdir. Düşüncelerinizi önemsiyorum.
Eee fazla uzattım :d
Sorularım var :)))
1.Harry eve iyi bir şekilde gelecek mi veya ne yapacak?
2.Jack Trank neyin nesi?
3. Bölüm hakkında genel düşünceler...Uzuuun ve bol yorum bekliyorum.
Bu arada sınır var,koymayı sevmiyorum ama 56. Bölümdeyiz artık yeter... Siz vote vermeyince ithaf vs. Yapmıyorum.
+15 vote +20 yorum gelmeden yeni bölüm gelmeyecektir.
İSTERSE BİR AY BİLEMEDİNİZ ÜÇ AY GEÇSİN SINIR GEÇİLMEDEN YENİ BÖLÜM YOK HABERİNİZ OLSUN :* Ona göre :D bir yıldıza basmak zor olmasa gerek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine//h.s
FanfictionHayattan bir tat alamadığında,bazen kendini bir boşluğa bırakmak istersin ama sonra ne olacağını düşünmezsin... Ben kendime yapılmadık işkence bırakmadım ama hiç bir zamanda ölüp kurtulamadım. Tam veda edecektim hayata ki,karşıma o çıktı...HARRY... ...