HARRY'den;
"Zayn lanet olsun daha hızlı kullan şu arabayı! Direksiyona neden yarı yolda seni geçirdiysem..."
Tek kaşını kaldırıp dişlerini sıkarak gıcırdattı. "Çok biliyorsan..... Neyse" ses tonumu değiştirdim. "Rahat ol söyle söyle."
"Harry kes sesini! Bir susmadın! Şu siktiğim gözlerin beni değil yolu izleseydi şu an önümüzdeki arabanın Kimberly'nin kaçırıldığı araba olduğunu anlardın."
Sözleri üzre arabayı durdurdu ve hızla aşağı indi. Hiçbir şey demeden hızlıca kendimi dışarı attığımda derin bir nefes verdim. Eski bir eve benziyordu. İki katlı olmasına rağmen pek iç açıcı göründüğü söylenemezdi.
"Zayn dur!"
Eve girecekken topuğu üzerinde döndü ve ne var dercesine baktı. Onu beklemeden önüne atıldım ve kapıyı tam vuracakken mırıltı sesleri işitmem bir oldu. Ses oldukça derinden geliyordu. Bu seslerin üst kattan geldiğinin kanıtıydı.
Kulağımı kapıya yasladığımda ne kadar anlaşılmasada sanki tiz inleme sesleri duyar gibiydim. Bir kaç saniye sonra sesin sahibini anlamam uzun sürmedi.
Siktir!!!
Gözlerim irice açıldığında geriye çekildim ve koşarak kapıya omuz geçirdim. Kolum uyuşmuştu. Açılmadığında aynı işlemi bir daha yaptım. Omzumun kırılmış olabileceğini bile düşünmüştüm. Son kez sertçe geçirdiğimde kapı yeri boyladı ve kırılma sesleri evi kapladı. Zayn arkamdan geliyordu ama onu bekleme zahmetinde bile bulunmuyordum.
Telaşla etrafa bakındım. En sonunda merdivenle karşı karşıya kalmıştım. Adımlarımı yeri titretecek sertlikte çıkarken Zayn'e baktım. Benim gibi telaşlı ve sinirliydi. İçimden küfürleri sayarken kapalı bir kapının önüne geldik. Sesler artık oldukça net geliyordu.
-beni öp!!-
Kalın bir sesti. Kıza sahip olmayacak kadar kalın!! Sinir katsayım artarken kapının tokmağını neredeyse kıracak kadar çevirdim. Açılmıyordu. Zayn önüme geçip sessizce çekil dedi. Sessiz konuşmak iyiydi ama yapamıyordum. Yavaşça kolu çevirdiğinde yine açılmadı. Her çevirdiğinde elimi saçlarıma geçirip çekiştiriyordum. Kafamda olan tek dileğim ona dokunmaması olmuştu. O benim kızımdı ve kimse,benden başka kimse ona dokunamazdı.
Başarılı sonuç alamayınca tam bir daha deneyecekti ki duyduğumuz ses üzre aynı anda birbirimize baktık. Kuvvetli bir tokat sesiydi.
O an ki sinirle Zayn'i kenara ittim ve tüm gücümle kapıya omzumu geçirdim. Acıyı hissetmiyordum. Kapı kuvvetle yere çarptığında tok bir ses yankılandı. Gözlerim tek kişilik yatağa kaydığında baygın bedenini görmem hemen gerçekleşmemişti çünkü o şerefsiz tam üzerinde duruyordu.
Gözlerim anlatamayacağım bir öfkeyle açılırken şerefsiz birden ayağı kalktı ve önüme geçip yumruk attı. Yanağıma aldığım darbeyle sarsılırken beklemeden bir yumruğu da ben attım. Beklemediğim şekilde yere yığılınca fırsat bilip bir de tekme geçirdim. Daha sonra koşarak yatağın üzerine yarı çıplak halde serilmiş Kimber'a baktım. Yanağında beş parmak izi ve parmak boğumlarının geldiği yerlerin kan toplamış hali duruyordu.
Yatağın kenarına yerleşip başını dizimin üzerine yerleştirdiğimde en ufak kıpırtısı olmamıştı. Terlemiş olduğu her halinden belliydi. Bitkin görünüyordu. Tanrım her şey benim yüzümdendi. Herşey....
Belkide o cümleyi söylemeseydim bunların hiç biri olmayacaktı. O bunu hak etmiyordu. Ben ise onu hak etmiyordum.
***
KIMBERLY'den;
Baş ağrısı sinirlerime dokunurken gözlerimi açmak için büyük çaba sarfediyordum. Sonunda başardığımda ilk kontrol ettiğim nerede olduğum olmuştu. Bakışlarımı tavandan çekip altımdaki yataktan destek alarak kalktığımda büyük hayal kırıklığına uğramıştım. İlk önce odayı süzdüm. Nerede olduğumu anladığımda gözlerimde hissettiğim sıcak sıvı hiçte gecikmemişti.
Arkamda kalan yatağa tekrar baktığımda kalbime sanki ok saplanmış gibi sarsıldım. Boynumda hissettiğim sıvı ağladığımın göstergesiydi. Hıçkırıklarıma hakim olmak için ellerimi ağzımda birleştirdim. Görüş alanım buğlanıyordu.
Üstümde kıyafetlerim duruyordu. Yatağın kenarında duran hırkamı farkettiğimde donukluğuma ödün vermeyip bir adım attım. Buklelerini daha net görüyordum.
Bir adım daha attığımda yüzünü net olarak görmem bir oldu. Göz yaşlarım hızlanırken uyandırmamak için çaba sarfediyordum. Hırkam yatağın yanındaki ufak sandalyenin üzerinde duruyordu. Elimi uzatıp kavradığım gibi çekip aldığımda sandalyeye takılmış olduğundan sertçe yere çarptı. Yerimden korkuyla sıçrarken tek korkuyu benim yaşamadığım çıkan boğuk sesle ispatlanmıştı. Tanrım! Lanet olsun uyandı.
"Sevgilim..."
Uykunun vermiş olduğu tok sesini özlememiş değildim. Ama lanet olsun benimle ilgilenmesini istemiyordum. Ondan nefret ediyordum.
Yataktan doğrulduğunda ayağı kalktı ve yavaşça yanıma yaklaştı. Geriye adım attığımda sırtım kapıyla buluşmuştu. Son anda beklemeden açtım ve gelmesini beklemeden aşağı koştum. Arkamdan bağırtısını dinlemeden ilerlerken adımları benim iki katım olduğundan yetişti ve kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çevirdi.
"Tanrı aşkına ne yapmaya çalışıyorsun!!?"
Tuttuğum hıçkırıklarımı serbest bıraktığımda gözlerimden daha çok yaşlar akmaya başlamıştı. Kolumu çekmeye çalışıp direttiğimde daha sıkı tuttu. Yüzü ifadesizdi. Cevap vermemi beklemeden devam etti.
"Kimber... Rahat durur musun? Üzmek istemiyorum sevgilim."
Dediğinde boş anını yakalayıp beklemeden kolumu çektim ve dış kapı kolunu kavrayıp açtığım gibi dışarı çıktım. Tam geri kapayacaktım ki içimde kalan sözleri yüzüne vurdum.
"Seni istemiyorum! Biz sevgili değiliz Harry!"
Selamm ^^ hiç uzatasım yok. Sizi çok seviyorum ve güzel yorumlar bekliyorum. Oy ve yorum yapmayı unutmayın....
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazmanız yeterli..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine//h.s
FanficHayattan bir tat alamadığında,bazen kendini bir boşluğa bırakmak istersin ama sonra ne olacağını düşünmezsin... Ben kendime yapılmadık işkence bırakmadım ama hiç bir zamanda ölüp kurtulamadım. Tam veda edecektim hayata ki,karşıma o çıktı...HARRY... ...