You're Mine //final\\

513 14 8
                                    


Bölüm şarkısı yok. Sadece One Direction olmak şartıyla istediğinizi dinleyin.

HARRY'DEN;

Saatin öğlen bir olduğunu öğrendiğimde bir oraya bir buraya koşturuyordum. Takım elbise o kadar rahatsız ve sıkı geliyordu ki... bedenime küçük falan değildi. Hatta pantolon ilk defa bacağıma yapışmıyordu. Yani sorun bendeydi. Oldukça stresli ve rahatsızdım. Size bir şey söyleyeyim mi? Kimberly hala hiçbir şey bilmiyor.

İşte tüm stresim bu yüzdendi. Hata mı ediyorum bilmiyorum.

"Harry!" Niall'ın sesini duyduğumda hemen bakışlarımı yerden kaldırıp Niall'a çevirdim. "Ne-Ne oldu??" Hafif tempolu koşarak yanıma geldiğinde gülümsedi. "Sakin ol yok bir şey. Hazır mısın diye baktım." Derin bir nefes verdim. "Tanrı aşkına... şu şekilde aceleyle gelme." Gülmeye devam etti. "Bu halini göreceğim aklımın ucundan geçmezdi. Asla. Bir dakika.. sen niye bu kadar terledin?" Elimi enseme götürdüm. "Çok sıkıldım"

"Hey sakin ol."

"Kimber nerede?"

"O evde Zayn ve Louis'le birlikte. Liam'da demin aradı hazırlıkların tam olup olmadığını kontrol etmiş. Ben de sana bakayım dedim"

Kaşlarımı çatıp düşünmeye başladım. "Kimber nasıl o elbiseyi giyip gelecek ki?" Niall bilmişçe gülümsedi. "Benim dahiyane aklım sayesinde." İstemsizce gözlerimi devirdim. "Yine neler varmış o kafanda?"

"Zayn ve Louis senin bir öğle yemeği ayarladığını ve bahçe tarzı bir yerde beyaz konseptli bir şey yaptığını söyleyecek." Yine kaşlarımı çattım. "Bula bula bunu mu buldun" somurttu. "Teşekkür ederim Niall sen gerçek bir dostsuna ne oldu?" Küçük bir kahkaha attım. "Neyse tamam fena bir fikir değil." Kollarını göğsünde birleştirdi.

"Ne dememi beklerdin? Daha iyi bir fikrim mi var?" Tek kaşını kaldırdığında düşünmeye başladım. "Bugün eskiden üye olduğumuz doğa konulu kulüpte bir parti vardı. Ben gitmezdim ama sen de kaçırmazdın unuttun mu? Orayı söyleyebilirdin." Yüzünü buruşturdu. "Berbat bir fikir." Ofladım.

"Pekala sen en iyisisin. Dahiyane Niall..."

°
°
°

"Liam sanki olmadı gibi." Ofladı. "Neresi olmadı Harry kes sesini ve kendine gel."

"Acaba Kimberly her şeyi anladı ve evi terk etti de gelmiyor mu?" Bu kez Niall kafama geçirdi. "Kendine gel dedik. Merak etme yoldalardır."

ZAYN'DEN:

"Zayn neden bunu giyeyim neden!" Gözlerimi kapatım üçe kadar saydım. Sakinleşmeliydim. "Harry neyini seviyor senin?" Gözlerini devirdiğinde elimde tuttuğum beyaz elbiseyi üzerine fırlattım. "Sabahtan beri bir susmadın. Ne olur yani laf etmeden şunu giysen ve bizle gelsen?" Oflayıp elbiseyi sıkıca tuttu ve büyük çabalarla beni itmeye çalıştı. Tek kaşımı kaldırdığımda duraksadı. "Yanında mı giyineceğim çık odadan" derin bir nefes verdim ve gülümseyerek odadan çıktım. Sonunda giyecekti lanet elbiseyi.

Louis ve ben yaklaşık iki buçuk saattir Kimberly'ye elbiseyi giymesi için ikna etmeye çalışıyorduk. Binlerce soru sormuştu. Harry nerede? Niye o götürmüyor? Beni sevmiyor mu? Ve sonra elbise olayı... Zayn bu elbise açık ve rüzgar var. Zayn bunu giymem. Giyemem. İstemiyorum.

Kapı açıldığında merakla o yöne döndük. Evet! Giymişti. Ellerini beline koydu. Yüzü asıktı. Yine ne var?

"Zayn" istemsizce konuştuğunda boş bir bakış attım. "Hmm?"

"Bu bana yakışmadı."

NIALL'DAN;

Saate baktığımda nikaha on beş dakika kaldığını gördüm. Lastik seslerini duyduğumda bakışlarımı saatimden yola kaldırdım ve Zayn'in arabasıyla karşılaştım. Tam zamanında!

You're Mine//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin