Bölüm için önerilen şarkılar;
One Direction-Fireproof
Selena Gomez-Love Will Remember
"Harry uyansana! Harry... Niall yardım et kaldıralım nolur." Sözlerim üzere Niall kıpırdadı ve Harry'nin tek kolundan tutup çekiştirmeye başladı. "Ah Niall acıtıyorsun.."
"Harry bunun sırası değil seni hastan... Bir dakika." Harry o sırada kahkaha atarak ayağı kalktı. "Harry! Telaşlandık burda!" Başımı farklı yöne çevirip merdivenlere yöneldim bu sırada Niall'ın sesini duyabiliyordum. "Harry ne yapıyorsun... Yani tamam biz bir şey yapmış olabiliriz ama senin yaptığını kimse yapmazdı,Kimberly'nin ödü koptu.." "Senin kopmadı sanki." Alay edercesine konuştuktan sonra ses kesilmişti. Bende odaya girip tekli koltuğa oturdum.
Kısa süre sonra kapı kapanma sesi geldi. Niall gitmiş olmalıydı... Tahminlerimi doğrulturcasına demin baygın numarası yapan şahıs odaya girdi...
"Gitti mi Niall"
"Kimber kapıyı hayvan gibi çarptı... Tanrı aşkına duyduğunu biliyorum." Yine alay ediyordu.. Zevk veriyor bu çocuğa.
"Gitti mi diye sordum sadece. Cevap verebilirsin.. Kısa ve öz."
"Hadi ama sadece bir şakaydı,seninkine karşılık olarak... Şimdi bu şekilde mi davranıcaksın? Soğuk ve ters."
Önüme bakarken başımı oynatmadan gözlerimi ona diktim ve kollarımı göğüsümde bağladım. "Evet."
Yanıma yaklaşıp eliyle yüzümü kavradı. Bunu beklemiyordum.
"Ağladın mı bakayım sen??"
Başımı elinden kurtarıp ani şekilde farklı yöne döndüm. "Bir dakika bir dakika... Sen cidden ağladın mı?" Sesi mutlu geliyordu. "Ağlamam hoşuna mı gidiyor?"
Yüzüne döndüğümde akmakta olan göz yaşımı eliyle yavaşça sildi ve gülümsedi. "Hayır... Ağlaman değil. Beni önemsemen mutlu ediyor." İster istemez tebessüm ettim ve kollarımı onun güçlü bedenine doladım. Sımsıkı sarılışıma karşılık veriyordu. Gerçekten bir kaç dakika önce kötü bir şey olduğunu,hatta öldüğünü bile sandığım kişinin şu an kollarımda olması mutlu ediyordu. Beni mutlu eden şey de buydu.
Ayrıldıktan sonra dudağıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Kimber... Bu zamana kadar belki bir kaç sefer gittiğini tahmin ettiğim bir yere gidelim mi?" Şaşırıp kaşlarımı havalandırdım. "Neresiymiş orası?" İşaret parmağanı çenesine bi kaç kez değdirip düşünüyormuş gibi yaptı. "Sürpriz..."
Olumlu anlamda başımı salladım ve ayağı kalktım. "Ha bu arada elbise etek falan giymemeni tavsiye ederim." Dedikten sonra banyoya ilerledi. Tekrar şaşkınlık ve düşünce beynimi kapladıktan sonra dolabı açtım. Giyecek bir şeyler aradım. En sonunda siyah deri şort,turkuaz atlet üstünede siyah yarım kol deri ceket geçirdim.. Değişiklik iyidir..
Harry banyodan çıkınca uzun süre beni süzdü. "Beğenmedin mi?" En sonunda gözlerini yüzüme odaklayınca konuşma gereğine başvurdu. "Wow... Sert Kimber... Tanrım çok güzelsin." Başımı öne eğidikten sonra gülümsedim ve kısık sesle "teşekkür ederim " dedim. Bu sefer o da siyah bir pantolon üzerine kısa kollu gözleriyle birbirini tamamlayan yeşil bir gömlek giydi. Daha sonra bana dönüp iki elini nasıl olmuş der gibi havaya kaldırdı. "Wow.. Yakışıklı Harry... Tanrım çok yakışıklısın.." Kahkaha attıktan sonra o da bana eşlik etti bu kezde ben banyoya geçtim ve saçlarımı dağatıp meşhur kalemimi çektim.
Aşağı indiğimde Harry ayakkabılarını giyip arabanın anahtarını kaptı ve dışarı çıktı. Bende gidip siyah babetlerimi ayağıma taktım daha sonra her zamanki görevim olan evin anahtarını aldım ve dışarı çıkıp arabaya ilerledim.
Yola çıktığımızda düşünmeye başladım. "Harry nereye gideceğiz??" Gözlerini yoldan ayırmadan konuştu. "Sürpriz Kimber... Çok sabırsızsın." Tıslayıp yola baktım. Bu sırada Nialların evinin önünden geçmiştik.
Bir süre sonra her yer renkli ışıklarla kaplandı ve müzik sesleri kulağımı doldurdu. Etrafa baktığımda mutluluktan ağzım aralandı. "Harry.... Burası çok güzel. En son 8 yaşındayken gelmiştim buraya." Arabayı durdurduktan sonra bana bakıp güldü. Sonrada yanıma ulaşıp kapıyı açtı. "Demek ki herşeye bineceğiz..." Tekrar gülümsedikten sonra arabadan indim ve son kez etrafa baktım. Kocaman bir lunaparka gelmiştik.
Harry elimden tuttuktan sonra girişe ilerlemeye başladık. Ufak bir güvenliğe gerekli ücreti verip iki tane kart aldı ve yine elimi tutup kartı bana verdi. İçeri ulaştığımızda daha çok gençlerin olduğunu fark ettim. Yani bizim gibilerin... Saat geç olduğu için fazla çocuk yoktu.
Bir süre neye bineceğimizi düşünürken omuzumda hissetiğim el ile irkildim ve küçük çaplı bir çığlık attıp arkamı döndüm. "Zayn,Niall? Burada ne işiniz var sizin?" Cevap vermelerine fırsat kalmadan Harry atıldı. "Bir günde sizsiz geçiremeyecek miyim ben? Nerdeyse beni siz doğurtucaktınız. Gelin birlikte tuvalete falan gidelim isterseniz? Ayrıca Niall bir kaç saat önce sen bizde değilmiydin?" Niall gözlerini devirdikten sonra ben atıldım. "Harry... Susar mısın? Gelmeleri problem değil." Hepsi beni onaylayıp güldüler. Harry ise memnuniyetsiz etrafa bakıyordu. "Birazdan Louis'le Liam da gelicek." "Gerçekten mi Niall?" "Evet gelicek." Zayn cevap verdikten sonra Niall da onayladı. Harry tek kaşını havaya kaldırıp yalandan gülümsedi ve çenesini ovdu.
Harry beklemeden önden yürüdüğünde bende Niall ile Zayn'in ortasına geçip kollarımı kollarının arasına aldım ve ilerlemeye başladık. Bence gelmeleri çok iyi olmuştu... Yani asıl şimdi eğlenebilirdik..
Hepimiz hız kaydırağından kaymıştık. Harry ile ben en önde,arkamıza ise Niall ile Zayn binmişti. Çığlıklarla kaymıştık. Gerçekten eğlenceliydi..
İçecek almak için ilerlediğimizde Liam ile Louis belirdi. Yanlarına gidip selamlaştıktan sonra Liam atıldı. "Eee neye biniyoruz?" Louis te merakla bakıyordu. Aklımda bir şey yoktu... Ki. Zaten benim yerime Zayn cevap verdi. "Korku tüneli!!" "Korku tüneli mi!" Tedirgin sorumdan sonra hepsi bana baktı. Sonra Niall dalga geçercesine konuştu. "Yoksa korkuyor musun?" "Hayır tabikide... " zorla gülümsedikten sonra korku tünelinin önüne ulaştık.
İçeri girmek için adım atacaktım ki Harry kolumu kavrayıp bedenimi kendine çekti. "Siz hepiniz korku tüneline biniyorsunuz... Biz de dönme dolaba gidiyoruz." Ne olduğunu anlamadan Niall Harry'ye göz kırptı ve Liam itiraz edecekken Niall ağzını kapatıp içeri soktu. "Harry neden böyle yaptın?"
"Çünkü korku tünelinden korkuyorsun."
"Evet ama gidebilirdim."
"Neyse bunu uzatmayacağım hadi gel dönmedolaba binelim."
Kartı uzattığımızda Harry adama bir şeyler söyledi ve biz bindikten sonra daha başka kimse gelmeden anında makine çalışmaya başladı. "Harry neden kimse yok?"
"Ben öyle istedim." Gülümseyip söylediği sözler ardından tam tepeye ulaşmışken dönmeyi bırakıp durdu. Oldukça yüksekteydik. Etrafa bakınmayı bırakıp Harry'ye kafamı çevirdim. Oldukça endişeli gözüküyordu. "Harry iyi misin?" Cevap vermeden düşünüp bana döndü. "Kimberly... Ne zamandır söyleyemediğim bir şey söyleyeceğim. Ama vericeğin yanıttan korkuyorum." Kaşlarımı çatıp neler olduğunu anlamaya çalıştım. "Nedir o?" Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve sıkıntılıca havaya bıraktı.
"Kimberly Shonfield... Soyadının Styles olmasını ister misin?"
Selam tatlılarım ^^ bölüm nasıldıı... Umarım beğenmişsinizdir... Şahsen ben beğendim.
Bir önceki bölümde yapılan yorumlarda bir canımıniçi tamamlandı yazısı görmüş galiba... Tatlım yanlış görmüş olabilirsin ya da başka bir şey... Ben hikayeyi bitirmeyi düşünmüyorum. Bi kere 50-60 bölüm yazacağım bu kesin. Sonra istek olursa devam edebilirim.. Final falan yok...
Neyse görüşlerinizi uzuun uzuun bildirin.. Sizi çook seviyorum ve maalesef 30. Bölümde sınır koyacağım :( öyle gerekiyor.
Görüşmek üzere hoşçakalın hepiniz öpüldünüz :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine//h.s
Fiksi PenggemarHayattan bir tat alamadığında,bazen kendini bir boşluğa bırakmak istersin ama sonra ne olacağını düşünmezsin... Ben kendime yapılmadık işkence bırakmadım ama hiç bir zamanda ölüp kurtulamadım. Tam veda edecektim hayata ki,karşıma o çıktı...HARRY... ...