Multimedia//one direction-history♡
Harry'den;
İçimde tarif edemediğim bir suskunluk vardı. Sanki kalbim durmuş,kan pompalanmaktan bıkmış gibiydi. Ellerimi kıpırdatmayı başardığımda ne yaptığımı kestiremeden saçlarımı çekiştirdim. Daha sonra saçma sapağan koluma yumruk attım. Ne yaptığımı bilmiyordum sanki. Her şey kendi kendine gelişiyordu.
"Harry!" Niall ellerimi tuttu.Ne zaman gözümden yaşlar aktı bilmiyordum. Ne zamandır ağlıyordum bir fikrim yoktu çünkü kendimi dövmekle meşguldüm. Bu his çok yabancıydı.
"Hey!" Niall bir kez daha dürtünce sonunda gözlerimi kapıdaki annemden Niall'a çevirdim.
"Bu çok yanlıştı..." Niall kolumdan çekiştirip içeri sokmaya çalışırken kafasını pişman olmuşçasına sallıyordu. Haberi var mıydı? Nasıl?
***
Niall'ın odasına geçeli yarım saat olmuştu. Sanırım. Sanki bana bir ilaç vermişlerdi. Ne konuşuyordum. Ne de kıpırdıyordum. Sadece dizlerimi karnıma çekmiş duvar dibinde oturuyordum. Bu ben değildim. Ama.... o ölmüştü... onu o öldürmüştü...
Yeniden gözlerim dolduğunda ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Bebek gibi ağlıyordum. İyi ki kimse yoktu. İyi ki kimse beni görmüyordu. Başımı dizlerime geri gömdüm ve öylece durdum. O sırada kapı yavaşça açıldı.
Kimberly'den;
"Niall ben sanmıyorum. Korkuyorum."
Niall gülümsedi. "O seni seviyor Kimber. Yemin ederim ki seviyor. Ama babana kızgın. Onun aklı bazen gidip geliyor. Biliyorum saçma ama sen gelmeden önce hep oluyordu. Sürekli bir iyi bir kötü oluyordu. Ama sen geldikten sonra bu çok azaldı. Sonra yok oldu. Ama şimdi... yine başladı."
Gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım. "Gideceğim." "Bak zorunda değilsin." Zayn'in uyarısı üzre başımı salladım. "Hayır gideceğim."
"Şey..." ikisi de bana devam etmem için bakıyordu. "İçeride ki gerçekten annesi mi?" Zayn başını olumlu anlamda salladığında içim titredi. Acaba ilk görünce nasıl tepki vermişti. Bu çok ağırdı. Bu kimsenin kaldıramayacağı bir yüktü.
Yavaş ve korkak adımlarla mutfaktan çıkarken Niall beni sakinleştirmek için sırtımda elini gezdirdi. Daha sonra tekrar merdivenlere yöneldim. Niall'ın odasında olduğunu biliyordum. Ve şu an kapının tam önünde duruyordum. Ellerim titriyordu. Çünkü içeride ne göreceğimi bilmiyordum. Derin nefes alıp kapıyı araladım.
Harry'den;
Bakışlarımı kapıya yönelttiğimde kalbim hızlandı. Kimsenin gelmesini beklemiyordum. Geleni gördüğümde donakaldım. Şu an beklemediklerim listesinde ikinci sıradaydı. Kimberly...
Yüzüme baktığında bakışlarını direk gözümün içine odakladı. Şaşırdığını biliyordum ama bunu farkettirmemeye çalışıyordu. Çok güzel... beni ağlarken gördü.
Bacaklarımı uzatıp elimle yüzümü sildim. "Git buradan!" Sert çıkmasına özen gösterdiğim sesime aldırış etmedi. "Gitmeyeceğim." Sakince söyledi. "Senden nefret ediyorum Kimberly. Sen ve senin lanet babandan." Fısıltıdan ibaret olan sesim sonlara doğru titremişti. Onlar yüzündendi herşey. Babamı da. Annemi de elimden aldılar!
"Ama ben senden nefret etmiyorum Harry. İster inan ister inanma."
"Bu çok saçma" histerikçe güldüm.
"Ney mantıklı ki" dedi beklemediğim şekilde. Gözlerimi tekrar ona çevirdiğimde bir süre izledim. Neden yanımdan gitmiyordu ki? Evet şu an kız gibi birine ihtiyacım vardı. Ama bu o olmamalıydı.
Ellerini sırtımda hissettiğimde sarıldığını yeni anlamıştım. Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu. "N-ne yapıyorsun?" Şaşkınca sorduğumda ellerimi omuzlarına dayayıp itmeye çalıştım ama daha da sıktı. "S-seni çok özledim H-Harry." Hıçkırdı. "H-hemde çok"
Hiç bir tepki vermedim. Öylece karşılıksız sarıldı. Ben ise saçlarını izliyordum. Bir süre sonra geri çekildiğinde elinin tersiyle yüzünü silip boğazını temizledi. Hala bir cevap vermemiştim.
"Nasıl olduğunu tahmin edebiliyorum." Dedi sakince. "Ama bununla yüzleşmen gerek" ellerini ellerimle birleştirdi ve kalkmam için çekiştirdi. "Eğer şimdi aşağı inmezsen çok şey kaçırırsın. İn ve her şeyi öğren. Çünkü buna ihtiyacın var." Donuk bakışlarıma son verip ayağı kalktım. Kimberly ise gitmek için kapıya yöneldi. Bir şey yapmam gerektiğini fark edip kolunu tuttum.
"Ne yapıyorsun?" Sarsıldığında yüzüme bu kez anlamsız bakan o olmuştu.
"Teşekkür ederim."
"N-ne için?"
"Burada olduğun için."
***
Kimberly'den;
Yaklaşık beş dakikadır tek kelime etmeden salonda oturuyorduk. Çocuklar bize anlamsız bakıyordu çünkü şu an Harry ile yan yana oturuyor,ütüne bir de elini tutuyordum. Ama bir şey yoktu. Harry'nin güvene ihtiyacı vardı ve bende bu güveni vermeye hazırdım. Onu hala seviyordum.
"Sen .. nasıl burada olabilirsin?" Harry sessizliği bozmuş ve elimi bırakmıştı. Hepimiz pür dikkat ikisini izliyorduk.
"Ben hep buradaydım Harry. Ama gelemedim."
"Neden?"
Annesinin yüzü düştü. Daha sonra derin nefes aldı. Harry bu güne kadar hiç görmediğim bir şekilde bitkin gözüküyordu. Yüzü solgun gözleri kırmızıydı. "Sana başkasıyla evlendiğimi söylemeye hazır değildim. Hala da değilim ama... duydun işte. Üzgünüm" gözlerini elleriyle kapattığında ağzından bir hıçkırık kaçmıştı. Harry şok olmuştu. Bu yüzünden anlaşılıyordu.
Yavaşça ayağı kalktığında peşinden gittim. Üvey babası vardı. Her şey yeni yeni rayına oturuyordu ama hala çözülmeyen şeyler vardı.
Zayn Scott'ı aramıştı. Ama hala gelmemişti.
Harry tekrar Niall'ın odasına girdiğinde arkasından kapıyı kapattım. İkimiz yine yalnızdık. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sadece yatağa geçip yanına oturdum. "Her şey düzelecek..." fısıltıdan ibaret sesime karşı bakışlarını ellerinden bana çevirdi. Bugün suskunluk hakimdi.
"Kimberly..." aynı benim gibi fısıldamıştı. Doğrudan gözlerime bakıyordu. Şu an tek istediğim ona sarılmaktı ama o bundan daha fazlasını söylemişti.
"Seni öpebilir miyim?"
Merhabaaa... söyleyin bakalım nasıl buldunuz? Harry'ye ağladım resmen. Ben kendi yazdığıma ağladım. Umarım beğenmişsinizdir. Hadi öptüm :*
Son olarak HISTORY'yi nasıl buldunuz??? Ben o kadar ağladım ki... muhteşemdi. Düşüncelerinizi merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine//h.s
FanfictionHayattan bir tat alamadığında,bazen kendini bir boşluğa bırakmak istersin ama sonra ne olacağını düşünmezsin... Ben kendime yapılmadık işkence bırakmadım ama hiç bir zamanda ölüp kurtulamadım. Tam veda edecektim hayata ki,karşıma o çıktı...HARRY... ...