Through the Dark

328 29 4
                                    

NIALL'dan;

Sözleri üzerine kalbimde oluşan ufak sıkışmalarla olduğum yere sabitlendim. Bir erkek olabilirdim. Güçlü de olabilirdim. Ama değer verip bir parçam gibi koruduğum kızın hakkında duyduklarım,en güçlü kişiyi bile yıkabilecek türdendi. Harry benim tanıdığım en duygusuz insandı ama Kimberly ona duygunun ne olduğunu öğretmiş,bize de ilk defa bir kız arkadaş olmuştu. Ama şimdi biz onu görürken onun bizi görmemesi oldukça kötü bir durum olabilirdi.

Sahip olduğu 5 kişiyi kaybetmek... Yaşadığı dünyayı gereksizleştiren nedene sahip olması... Tanrım!

"İyi misiniz?"

Elini omzuma koydu ve tepkimi ölçtü. Ağlamasamda gözlerim kızarmıştı. Doğru ya,ben bir erkeğim ve gözlerimin dolması büyük bir felaket olduğu anlamına geliyordu.

"Onu görmek istiyorum."

Sorusuna cevap beklerken verdiğim tepki şaşırtmıştı. Daha sonra "sadece on dakika" deyip yanımdan ayrıldı. Donukluğumu bırakıp kapıya yürüdüm fakat kolumda hissettiğim el beni durdurdu. Tekrar doktor olabileceğini düşünürken dönüp baktığımda hiç beklemediğim kişi belirdi.

"Niall neler oluyor?" Çatallayan sesi donduğunu belirtiyor,yanaklarının kızarıklığı ve üzerinde mont dahi olmaması bunu destekliyordu.

"Niall siktirme! Soru sordum."

Gözlerimi devirip yeni bir soru ortaya attım.

"Neredeydin sen? Neden yanlız bıraktın Harry!"

Sinirle çıkışlarıma alışık olmadığı tepkisinden belliydi.

"S-sonra anlatırım."

Başımı sinirlice sallayıp ona yol verdim.

"B-b-bir dakika. Nereden biliyorsun bunu?"

Elimi kapıyı işaret ettiğimde ne yapmaya çalıştığımı anlamamıştı. Daha sonra kıpırdamadığımı farkettiğinde sonunda önümden adımladı.

HARRY'den;

Saatlerdir aramalarım ardından bir sonuca varamamıştım. Ne bir işaret... Ne her hangi bir şey.

Yeni aldığımız tüm kıyafetlerin bulunduğu bavulları bile nereye fırlattığımı hatırlamıyordum. Kutuptaydık ve bir montum bile yoktu. Donuyordum.

Fakat insanların binalar kurduğu ufak yerleşim yerlerine geldiğimde içimde buralarda olduğu umudu gelmişti. Neden bilmiyordum. Ama onun sıcaklığını hissediyordum. Kısa yürüyüş ardından ufak çaplı kliniğin önünde bir kalabalık belirmişti. Gittiğimde uçak kazası sonucu yaralanmış kişiler vardı. İçimde korku oluşmuştu ama bizim bulunduğumuz uçak kazaya uğramamıştı.

Hastaneden içeri girdiğimde yaralıları incelemiştim fakat hiç biri tanınacak halde değildi. En sonunda umudumu kaybedip geri çıkacakken koridorun sonunda ki Niall'ı farkettim. Tabii ki neden burada olduğunu bilmediğimden yanına koştum. Oldukça kötü görünmesi beni daha çok korkutmuştu.

***

Elini geçmem için kapıya uzattığında ne yaptığını anlamamıştım. Ama merak edip anlamaya çalıştığımdan o yöne yürümeye başladım. Sonunda beni durdurdu ve kapıyı derin bir nefes alıp açtı. İçeriye bakmaya çalışsamda başaramıyordum. Geriye çıkıp kapının üzerinde yazan yazıyı okudum.

"Yoğun Bakım"

Sertçe yutkunduktan sonra kalbimin hızla atışını durdurmaya çalışıp Niall'a baktım. Burnuna maske takmış diğer eliyle bana uzatıyordu. Cevabını öğrenmenin beni mahfedeceği düşüncesiyle soru sormadım. Uzattığı maskeyi aldım ve onun gibi kulaklarıma geçirdim.

You're Mine//h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin