ASLA

910 50 2
                                    

Elsa'nın ağzından.....

-Offffffff of!Nerdesin be Astrid?Ne farkım kaldı benim bu ağaçtan şimdi,hı?

Astrid'i bekliyorum,çünkü çalışacaktık ama o yoktu.

Kesin Hıccup'un yanındadır yine.

Ayağa kalıp Hıccup'un çalıştığı yere doğru gittim.

Buraya geldiğimden beri Dişsizin kendi başına uçabilmesi için bir mekanizma arıyor,ama bi gelişme yok malesef.Bir sürü şey denedi ama olmuyor işte.

Çalıştığı yere yaklaştım.Önce uğultu sesleri ve sonra konuşma sesleri düzgün bir şekilde kulağıma geldi.

-Emimsin değil mi?

Diye sordu Hıccup.

-Tabikide.Hem yalan söyledim sayılmaz hani.

Diye cevapladı Astrid.Neyden bahsediyorlardı ki.

-İyi bari Elsa üzülmüyor artık en azından.

Yine mi ben be?Niye bu aralar kimsenin dilinden düşmüyorum ben.Dün Jack'in sözleri aklıma geldi.Bir an nefes alamadım sanki.

-Aynen.Ama yinede Jack'in onları dememesi gerekiyor.Elsa bana neredeyse inanmıyordu.Zor ikna ettim.

Hayır hemen inanmıştım.Belkide içimden inanmak istemişimdir.

-Ama sana inandı değil mi?

Evet.

-Evet diyorum ya Hıccup.Yinede nasıl ağladığını,nasıl üzüldüğünü,bir tek ben gördüm.Ona yalnış anlama olmuş deyince gözlerinin umutla parlayışınıda ben gördüm.O iyi bir kız ve mutlu olmayı hak ediyor.

Ediyorum...Yani sanırım......Belkide etmiyorumdur.

-Sana katılıyorum.Peki sana hiç sormadımı niye bu kadar saçladı diye?

Sordum.

-Sordu,ama o soruya uyduracak bişey bulamadım.Kaçtım yanından.

'UYDURACAK'

Ne yani,bana söyledikleri şeylerin hepsi yalan mıydı?

O zaman Jack benden nefret ediyor demektir.

Astrid bana yalan söylemiş olamaz.

Yani olamaz.Fakat ya ben kendimi iyi hissedeyim diye söylediyse.

Ama....Ama....Olmaz ki,bana niye yalan söylesin ya?

Bunları düşünürken gözlerim dolmuştu ve sanki kalbime iğne batırıyorlarmış gibi hissediyordum.Her nefes alışımda.Canım yine yanmaya başlamıştı.İçimde tuhaf bir his vardı.Yine acı çekiyordum.

Gözlerimin dolmasıyla etraf iyice bulanıklaştı.Yeşil ve kahve renkleri birbirine karıştı.Etrafı iyi görebilmek için gözlerimi kırpıştırdım.Ve gözlerimden iki damla yaş düştü.

Ama etraf dönmeye başlamıştı bu seferde.

Yinede umursamadım yürümeye başladım dereye doğru adımlamaya başladım.

Suyla kendime gelirdim.Başım ağırıyordu.Ne zaman Jack'in sözleri başımın içinde yankılansa gözümden yaş akıyor ve başımdan ok yemiş gibi oluyordum.

Dereye yaklaşmıştım kulağıma suyun sesi geliyordu.Daha sonra gözüme akan su gözüktü gidip derenin tam dibine oturdum.

Dere derindi,hemde baya bir insan boyunu aşardı.

Ve ben yüzme bilmiyordum.Dereye ellerini daldırıp yüzüme bir kaç kez su çarptım yüzüme iyi gelmişti.

Ama hala yaşlar gözümden akıyordular.

KARANLIĞIN BUZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin