SENİ SEVİYORUM

807 45 15
                                    

Jack'in ağzından......

Uyandığımda Prenses yanımda yoktu.Bu benim için kaçmama yardım etmişti.

Şuan öğlen ve prenses yarasının tam iyileşmemesine rağmen Astrid'le bıçaklarıyla antremen yapıyordu.

Bense bir ağacın dalından onları daha çok Elsa'yı.

-Ne yapıyorsun burada?

Sesle arkamdan ağaca çıkan Hıccup'a baktım.

Derin bir nefes alıp cevap vermeden tekrar prensese döndüm.

-Seni adi pislik yengeni mi kesiyorsun?

Gülerek sormasaydı belki dikkate alırdım ama işte bende güldüm bu anı daha önce yaşamıştık.

-Dejavu ha?!

Dedim ona bakmadan.

-Aynen öyle tek fark şuan Elsa'ya onu sevdiğini nasıl söyleyeceğini düşünüyorsun.

Başımı salladım.Çünkü konuşmaya mecalim yoktu.

Kalbiniz dışarıda atarsa,nefes alamaz ve ateşiniz 200 derece olursa sizinde mecaliniz olmaz.

-Bak bugün şanslı günündesin sana yardım edip nasıl yapıldığı öğreteceğim.

Umutla ona baktım.Gerçekten akıl almaya ihtiyacım vardı çünkü benimki çalışmıyor.

-Bak şimdi şöyle yapacaksın.Şimdi ineceksin aşağı gidip Elsa'ya onu sevdiğini söyleyip nasıl hissettiğini anlatacaksın.Zaten oda seni seviyorsa boynuna atlar.

Yüzümü buruşturdum.

-Ya sevmiyorsa?

-İşin kötü tarafıda o.Sana seni sevmediğini söyler.Sende bunu duyarsan uçarak oradan uzaklaş.Daha sonra bir güzel değresyona gir.Bizde senin yakın arkadaşların olduğumuz için akşam dere kenarına bir rakı masası donatırız.Rakılarda benden haberin olsun.

Dedikleri bitince gülmeye başladı.

Ben burada öbür dünyaya göçeceğim diyorum bu beni makaraya alıyor.

-Rakı ne?Ayrıca aşık bir insanla dalga geçmeye utanmıyor musun?

Biraz daha güldü ve sorularıma cevap verdi.

-Rakının ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok.Bir Türk şehrinden geçmiştik hatırlıyor musun?Orada duymuştum nedense aklımdan hiç çıkmadı.Ayrıca en güzel aşık insanla dalga geçilir.

Güldü tekrar ama bu benim sinirimi bozmaya başlamıştı.

-Defol şurdan Hıccup.Ben ne diyorum adam geçmiş karşımda dalga geçiyor.

Onu hafifçe itip aşağı atladım.

-Dostum daha ne kadar kaçacaksın.Hadi kaçmak yok git yüzleş bu kadar basit.

Deyip kampa gitmeye başladı.

Aslında herşey bu kadar basitti.İki kelime söyleyeceğim çok zor değil.

Ayrıca burada senin yapacak bir iş yok karar verecek olan o değil mi?

Evet evet gidip söyleyeceğim.

Verdiğim kararla yürümeye başladım.Açıklık alana girmiştim.

Sanki gerçekten kavga ederlermiş gibi bir halleri vardı.

Astrid kahkaha atarken Prenses sinirliydi.

Bense attığım her adımla atış hızı iki kat artan kalbimi zapt etmeye çalışıyordum.

KARANLIĞIN BUZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin