ADİ YARATIK

392 34 17
                                    

Jack'in ağzından..........

Gözümdeki yaşlar akarken kulağıma dolan çığlıklar artıyordu.

Yalvarmalarım ona işlemiyor zevk veriyordu.Günler geçtikçe prenses eriyor güçsüzleşiyordu.

Psikolojiside artık bozulmaya başlamıştı.Artık benlede konuşmuyor,bana yaklaşmıyordu tüm gece boyunca oturdu yerde dizlerine kendine çekmiş ve küçülebildiği kadar küçülüp yüzünü saklayıp ne olduğunu anlamadığım bir şeyler mırıldanmıştı

Onu kim suçlayabilir ki?Hayatında hiç yaşamadığı şeyleri yaşıyordu.

Artık gözlerinde hiç bir duyguda yoktu.Neler düşünüyorsa bu onu yıpratıyordu.

Zaten Karada işkencesinden ara vermiyordu zayıf bedeni kan kaybından git gide daha da zayıflıyordu.Açık mavi elbisesinin rengi kırmızı hatta bordoya dönmeye başlamıştı.

Yüzünde bir çok kesik vardı ve yüzü kan lekeleriyle doluydu.Bilekleri yanmıştı artık.Acı çektikçe istemsizce gücü açığa çıkıyordu ve bileklerini yakıyordu zincir.Ayakları artık ayakta durdukça titriyordu.

Kollarının ikiside yaralarla doluydu ve durmadan titriyorlardı.

Şimdiyse Kara köprücük kemiğinin üstüne derince bir yara açmıştı kan durmaksızın akarken üstüne bir maddede damlatıyordu.Asitti bu her damla tene değdiğinde hafif bir duman yükseliyordu çığlıklarla birlikte.

Umudumuz var mıydı bilmiyorum,ki büyük ihtimalle yoktu.Onu kurtarmak için canımı vermeye hazırken hiçbir şey yapamamak çok kötüydü.

-Yeter!Dur!Ne istiyorsun?Söyle ne?

Sözlerimle durdu ve bana döndü.

-Acı çekmeni Jack,acı çekmeni.Ve isteğim gerçekleşiyor baksana şu haline.

Dedi ve kahkaha atma başladı.Lanet herif derken Kara'nın bir iki  metre önünde bir buz dikik ona doğru yükseldi.

Kara şaşırsada hemen kalkan yaptı buz kalkana çarpınca parçalandı ve parçaları üstüme sıçradı.

Bunu ben değil,prenses yapmıştı.Ben daha kartopu bile yapamazken o koca bir dikik yapmış ve onu öldürmeye çalışmıştı.Fakat başaramamıştı

Kara kalkanı yok edip öfkeyle bana baktı bende keyifle sıırıttım oda benim yaptığımı düşünerek elindeki bıçağı bana fırlattı.

Koluma saplanan bıçak acıyla nefesimi kessede kısa süre sonra acıyı yok saymayı başardım.

Fiziksel acılara alışıktım umursamazdım ama bunu oda biliyordu o yüzden Prensesi hala hayatta tutuyordu.

Prenses için korkuyordum.Korkmayıpta ne yapacaktım onu seviyor ve endişeleniyordum.

Yarasına bakıyordum boynundaki kan hala akıyordu gözlerini açık tutmak zorlanıyor başı düşüp kalkıyordu.Uyanık kalmaya çabalıyor gibiydi.

Kara eline siyah koca bir kılıç yaptı ve prensese salladı korkuyla bağırdım.

-Hayır!

Fakat o sadece prensesin ellerini yukarı doğru kaldıran zincirleri kesmişti.

Bunu yapmadıyla rahatlasamda prenseste yere yığıldı.

Kıpırdıyordu ama hareketleri yavaştı.

-Bence bu ölüye zincir gerekmez....

Diyerek yerdeki prensesin karnına tekme attı.

-...zaten ölü.

KARANLIĞIN BUZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin