FROST

532 35 0
                                    

Jack'in ağzından.....

Kolumun altında yatan meleği saatlerdir izliyor ve doğru bir senaryoyu kafamda canlandırmaya çalışıyordum.

Ama bu pekte kolay değildi.Elimde sınırlı bilgi vardı.

1.Prensesimden ayrılmalıyım.

2.Fakat bunu yaparken ona savaştan bağsetmemeliyim yoksa çuvallardım.

3.Benden tamamen vazgeçmesini sağlamalıyım.

Bu biraz zor olacak gibi ama bunları yapmak zorundaydım.

Orada birtek Kara olmayacak yüzlerce adam olacak.Yüzlerce sınırları zorlayabilecek güçte insanlar Kara'nın kontrolünde.

Bu savaşa sadece Eugene ve ben katılacağız.

Ben yıllardır binlercesiyle karşılaştım artık çoğu numaralarını biliyorum ve yıllardırda antreman yapıyordum zaten Eugene'nin hayatı başlı başına bir savaş zaten bunun altından kalkabilir hem zaten görünmez olabiliyor.

Biz bunları yapabiliriz ama prensesim yapamaz.O daha bir kaç aydır burada.

Azimli,hırslı,güçlü ama yapamaz.Karşısında dev bir dağ var ve o bu dağın sadece çeyreğini aşmıştı.

Daha tepeye çıkması gerek.Hadi çıktı diyelim karşısında dev bir uçurum onu bekliyor olacak.

O bunu kaldıramaz.Belki ayrıldığımız için acı çekecek ama geçecektir.

Belkide savaşı biz kazanırsak prensesimi bulurdum,af dilerdim yalvarır,yakarırdım bir şekilde kendimi afettirirdim.

Hı hı tabi canım güzelim kızda seni bekleyecekti.Oğlum deli misin kız senin için deliriyor,sen hala onu yanından kovmaya çalışıyorsun,tam bir aptalsın.

Ahh delirdin mi sen?Kim sevdiğini bilerek ateşe atar.Azıcık mantıklı düşün.

Aşk mantık tanımaz.

Evet.Ölümde öyle!

Tüm gece boyunca iç sesimle kavga edip durduk ama her zaman galip gelen bendim çünkü o ölebilirdi.

Bu...isteyebileceğim son şey bile değilken %50'lik bir ihtimalin arasına atamazdım onu.

Şimdi birinin gelip bana haklısın demesine o kadar ihtiyacım varki.Sevgimle koruma iç güdüm arasında sıkışmıştım hangisinin ağır basacağı gün sonunda belli olacaktı tabi.

Kendime bir gün vermiştim.Ya bugün ya hiç yani.

Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyorum ama uzatırsam yapamayacakmışım gibi hissediyordum.

Ben ona bunu nasıl yapacaktım?

Bana her baktığında gülen gözler,şimdi ne olacaktı peki?

Canımın hiç bu kadar yandığını hatırlamıyordum.

Kalbim en son böyle Prensesim yaralandığında hissetmiştim.Kalbim sıkılıyor ve boğazımda parçalanırcasına atıyordu.

Yüzüne bakmak bile artık bir hainlik yapıyormuşum gibi hissettiriyordu.

Ona bakmaya hakkım yokmuş gibi hissediyor ve bu his tüm iliklerime kadar işlesede ben ona direniyor sanki yüzünü son kez ezberlemek istercesine bakıyordum.

Son kez ona baktım ve daha fazla dayanamayıp bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

Günün ışıkları kendini daha yeni yeni gecenin sisinden kurtarıyordu.Fakat hala gökyüzünü koyu bir lacivert hakimdi ışığın bu rengi yenmesi biraz zaman alacak gibi.

KARANLIĞIN BUZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin