SAVAŞ-3

371 33 10
                                    

Merida'nın ağzından......

Koridorlarda sessizce ilerliyor karşıma çıkanları yarattığım rüzgarlarla duvardan duvara çarparak etkisizleştiriyor yada oklarımla bitiriyordum işlerini.

Hıccup mahzeni boşalmamızın hemen ardından çıkmıştı dışarı bense şatonun iç kesimlerindeki kasvetli koridorlarında yürüyerek Eugene'le Rapunzel'i arıyordum.

Karşıma bir kaç dakikadır fazla insan çıkmıyordu çıkanlarsa fazla kendini koruyamasada ufak tefek yaralarım vardı.Yaralarımdan beni en çok zorlayanını en son karşıma çıkan kişi bana saldırınca kaçmak amaçlı yana çekilmiştim ama hareketim hızlıydı ve kalçamı vurmuştum.Yürürken acısını hissettiriyordu bana ama pek umursamamaya çalışıyordum.

Kasvetli koridorlar sadece meşalelerle aydınlanıyor ve dışarıdan gelen boğuk gürültüler eşlik ediyordu bana.

Belkide dışarı çıkmalıydım.Belki tüm askerler dışarıya çıkmıştır.

Bu düşüncenin aklıma yatmasıyla geriye dönüp kısa bir an daha yürüyerek yay ve üzerinde hazır bekleyen oku sadağa yerleştirip koşmaya başladım.Belimin ağrısı kendini göstersede koşmaya devam ettim fakat önüme çıkan engeli hızla aşmak için üzerinden zıpladığımda belime giren ani acıyla inleyerek durmak zorunda kaldım

İki büklüm olarak bir an gözlerimi kapattım ve yaklaşmaya başladığım boğuk gürültüyü dinledim ama boğuk gürültüyü birden bir vızıltı bıçak gibi kesti.

Hızla doğruldum ellim sırtımındaki sadağa ve oklara gitti.Yayla birlikte bir ok çekip hazırladım ve beklemeye başladım.Vızıltı giderek yaklaşıyordu bu yaklaşma saniyeler içinde gerçekleşti karşıdaki iki yol ayrımından yaklaşan vızıltı sağ taraftaki hızlı görüntüyle ses olmaktan çıktı.

Sağ taraftan üç tane kırmızı ve yeşil ışık hüzmeleri gelip yanımdan geçtiler.

Ama bunu yaparken çok hızlıydılar ışıktan başka bir şey görememiştim.Bu hız benim irkilmeme sebep oldu.

Fakat yanından geçen kısa olan ışık hüzmeleri hızla üzerinden atladığım engeli geçtiler ama geçmeleriyle vızıltı yok oldu.

Kısa bir an gittiklerini düşünerek boş boş engele baktım.Gittiklerine kanaat getirmiştim ki tekrar vızıltı sesi bu sefer üç kırmızı ışık barikatın öbür tarafından geçtiler.

Refleks olarak oku gerdim fakat ışık hüzmeleri durunca gördüklerim gerdiğim oku gevşekmeme ve aldığım nişanın bozularak kollarımın iki yana salkanmasına sebep oldu.

Üçü bana bakıyordu bende onlara.Gerçekler miydi?Buradalar mıydı?Yaşıyorlar mıydı?

Bir an gözlerimden mutluluk kıvılcımlarının yükseldiğini hissettim ama hemen ardındanda Hero'nun sözleri zihnimde yankılandı.Bizi uyarmıştı bunlar sadece şekil değiştirmiş askerlerdi o kadar.

Benim ülkemi kana boğan,ailemi kardeşlerimi öldüren askerler ve şimdide kardeşlerimin kılığına girmekten çekinmeyen askerler.

Nefretle elimde bir ok olan elimi sadağın içine atıp iki tane daha ok alarak üç okla nişan aldım.

Onlarsa bana şaşkınlıkla bakıyorlardı.Ve güldüler,tıpkı eskisi gibiydiler bu kadar iyimi taklit ediyorlardı yani birisinin kılığına girdikleri kişiyi.

Benim üzüntüm giderek artıyordu gözlerim doldukça kırpıştırarak onların akmasını sağlıyor görüşümü net tutuyordum.

-Yaşıyorsun!

KARANLIĞIN BUZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin