UÇURUM

443 32 11
                                    

Jack'in ağzından......

Sabah olmuştu artık saniyeleri sayarak zamanın donması için dua ediyordum.

Hala karşılıklı oturuyorduk basit bir kaç cümleden başka bir şey konuşmamıştık.

Gözlerimiz zaten yeterince odanın sessizliğinde bağırıyordu.

Derken zincirlerden ses gelmeye başladı.İkimizde arkamızı dönüp ne olduğuna baktık.Zincirler uzadıkları deliğe geri gidiyorlardı.

Anlaşılan Kara geliyordu ve bizi bu şekilde istemiyordu.

Bir kaç dakika sonra diretsekte yine ayaktaki eski halimizi almıştık.

Veee o iğrenç an gelmişti.Kapı açıldı ve önde Kara içeri girdi ve arkasından iki adam daha girdi bir masa taşıyorlardı onlarda.

Masanın üstünde asam ve Elsa'ya aldığım hançerlerle birlikte,kılıçtan tutup şırıngaya kadar her türlü delici ve kesici alet vardı.

Çoğunun üstünde kurumuş kan lekeleri vardı ve o kan bana aitti.Bu psikopatın dediğine göre özel olarak bana işkence edilmek için yaptırmış bütün aletleri.

Adamlar büyük masayı bıraktıktan sonra saygıyla Kara'ya selam verip çıktılar.

-Günaydın.Nasılsınız?Bana soracak olursanız harikayım.

Sesinde alaylı bir eğlence vardı.İğreç ve gıcık vericiydi.Prensesinde yüzünde benden aşağı kalır yanı olmayan bir iğrenme söz konusuydu.

Kara masa dönüp eline küçük bir bıçak aldı.Bunu hekimler kullanıyordu zorlu hastalarda.Adıda sanırım neşterdi ve tabi üzerimde denemişti.

Onu kullanarak derime K harfini kazımıştı Tanrıya şükürler olsunki en azından onun izi geçmişti.

Sol göğsüme kazımıştı o harfi lanet pislik.

Neşter olduğunu tahmin ettiğim küçük keskin aleti üzerindeki kurumuş kanla beraber bana gösterdi.

-Bunu hatırladığına eminim.Acaba sana bir iz bıraka bilmişmiyim merak ettim.

Diyerek önüme geldi ve umursamadan çapraz bir şekilde bir kesik attı kapşonuma.

Yeşil kapşomun ikiye ayrılırken kesilen deriden kan akmayada başlamıştı.

O keskin acıya karşı sadece gözlerimi sıkıca yumup ellerimi yumruk yaparak içimde tuttum.Bağırarak onu eğlendirecek değilim.

-Jack!Aman Tanrım,lanet olsun!Dokunma ona!

Diye kulağıma gelen bağırış beni umutlandırmış ve mutlu etmişti.

-Merak etme ufaklık sıra sanada gelecek.

Kara elerini kestiği kapşonuma atıp çekti.Kapşonum elinde kalınca onu bir kenara atıp sol göğsüme baktı.Aradığı şeyi bulamayınca yüzü düştü.

-Ahh herneyse bu sefer daha derin yaparım fakat sana özel tasarım yıldırımım hala duruyor.

Sağ gösümün üstündeki baştan savma bir yıldırım vardı.Tenimden birkaç ton daha koyuydu ve doğum lekesi gibi bir havası vardı fakat o leke falan değildi.Aksine çok acı bir hatıraydı.

Ateşli bir demir teninizi kavuracak olursa,acısını tarif etmenin yolu yoktur o yüzden,benide aramanıza gerek yoktur.

Prenses ise şaşkınlıkla irileşmiş gözleriyle vucüduma bakıyordu.

Nedeni etkilenmekle zerre alaka yoktu.O şuan bedenimdeki izlere bakıyor ara arada gözleri masanın üstüne kayıyordu.

-Ja...jack.S.. sen?

KARANLIĞIN BUZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin