HAYAT İŞTE

760 47 1
                                    

Jack'in ağzından..........

Gözlerimi zorlayan güneş ışığıyla gözlerimi daha sıkı yumdum.Bedenimdeki sızıları umursamamaya çalışsamda can yakıyorlardı.

Gözlerimi biraz daha ışığa alışmasını bekleyip daha sonra açtım.

İlk önce ağacın dalları gözüme takıldı.Bir ağacın kenarınında olmalıydım.

Biraz doğrulacakken iki el kolumu tuttu.

İlk önce kolumu tutan narin ellere baktım,sonra kollunu takip bana bakan bir çift gökyüzüyle karşılaşmam beynimden vurulmuşa dönmeme sebep oldu.

Karanlık ve uçsuz bucaksız kalbime bir ateş yakacak kadar sıcak bir gülümsemeyle bana baksada gülümsemesinde tutam tutam burukluk vardı.

-Kendini nasıl hissediyorsun?

Diye sordu melekleri kıskandıracak ahengiyle.Cevap vermiyordum sadece ona bakıyordum.

Bunun bir rüya olduğundan eminim,sadece beynimin bana oynadığı bir başka bir oyun.

Kalbimin atışı her saniye daha fazla hissediyordum.Prensesimin gözleri cevap vermediğim için solmuştu birden.

-Jack.İyi misin diyorum.Beni duyuyor musun?

Dedi hafif teleşlı sesiyle.Birden irkilip kendime geldim.Boğazımı temizledim.

-Şe..şey iyiyim.

Dedim ne kadar bedenim sızlasada.Karnımda daha fazla bir sancı vardı.Neden böyleydi karnım?Açlıktan değildir herhalde.Yemek yiyorum.Az olsada yiyorum işte.

Yoksa kelebeklerim mi ölmüştü karnımdaki?

Düşüncemle gülümsemiştim.Benim gülümsediğimi gören prenses tıpkı ilk günlerdeki gibi olağan üstü birşey görmüş gibi gözleri parladı.

-Bir şeyler yemek ister misin?

Sorusuyla şaşırsamda bir şey belli etmedim.Evet.Sanırım biraz aç olabilirim ama bu anı yemek yemekle bozmak istemiyordum.

Asıl yaşam kaynağım benim prensesimdi.

-Hayır.İstemiyorum.

Bunu duyunca bana göz devirdi.

-Sormadım farz et.

Deyip kalktı.Gitmesin,kalsın yanımda.Diye düşünürken elinde kapla geri geldi.

Kaşığı çorbaya daldırıp çıkardı bana yaklaştırınca şaşkınlıktan ve büyülenmekten ne yapacağımı unutmuş haldeydim.

En sonunda ağzımı açınca bana çorbayı içirmeye başlamıştı.

-Çorbayı ben yapmadım.Tabi tüm ömrümüzü bir odada geçirince pek bir şey bilmiyorsun.Kraliçe olmamında verdiği bir yükle bazı konularda cahilim.

Deyince kaşlarımı çattım.Ağzımdaki lokmamı yuttup konuştum.

-Prenses!

Elsa önce affallayıp ne dediğimi anlamaya çalıştı.Demek istediğim şeyi anlayınca gülümsedi.

Tabak bitince kenara koydu.Her ne kadar bu büyünün bozulmasını istemesemde sorumu sormak zorundaydım başka çarem yok gibi.

Elsa elindeki peçeteyle ağzımı silecekken elin tuttum şarşırdı bu hareketime.

-Neden yapıyorsun bunu?Senin için bir şeyler mi değişti?Dediklerime mi innandın?Ki bir cümleyle sen hiçbir şeye kolay inanmassın.Yoksa ben bayıldığım için bana mı acıyorsun?Eğer öyleyse bana böyle davranıp beni boşuna ümitlendirme.

KARANLIĞIN BUZUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin