19-) Aşağıdakilerden hangisi Osmanlı devleti taşra teşkilatında yer alan yöneticilerden değildir?
A-) Sancak beyi
B-) Beylerbeyi
C-) Kadı
D-) Kaptan-ı Derya
E-) Subaşı
20-) Osmanlı devlet hukuku gerçek anlamda düzen koyan padişah aşağıdakilerden hangisidir?
A-) II. Murat
B-) Yıldırım Bayezit
C-) Çelebi Mehmet
D-) II. Mehmet (Fatih)
E-) Orhan gazi
İki sorunun da başındaki D harfinin etrafına kendimden emin bir şekilde çember çizdim. Yeni teste geçmeden önce kitapçığın yanındaki, tepesinde buharı tüten, kahve fincanımı kulpundan kavradım ve dudağıma yaklaştırıp temkinli bir yudum aldım. Ardından tekrar yerine bırakıp önümdeki küçük kâseden draje çikolataları avuçladım. Bu bitirdiğim kaçıncı tabak draje, kaçıncı fincandı bilmiyordum ama, çözdüğüm soru sayısını unutmamak için beş dakikada bir arka sayfaları çevirip çevirip bakıyordum. Az önce bitirdiğim test gibi, yirmi soruluk altı tane daha test bitirmiştim. Haftasonu soru çözmek işkenceden farksızdı fakat; hayatımı bir düzene sokmaya başlamalıydım.
Bu aralar çok fazla gereksiz işlerin peşinden koşmuştum ve hayatım gittikçe ciddiyetini kaybediyordu. Bunu önlemek adına, abimin de isteği üzerine, son iki saattir konu tekrarı yapıyor ve soru çözüyordum. Boş durmamak insana gerçekten iyi geliyordu. Beyin bir işle meşgul olduğu zaman; gereksiz şeyleri düşündürmüyordu ve her halukârda sen kârlı çıkıyordun. Fincanımın dibinde kalan son yudumu da kafama dikip, ayağa kalktım ve draje tabağını da elime aldıktan sonra, ayağımı yere sürte sürte, mutfağa doğru ilerlemeye başladım.
Abimin mutfakta olduğunu bildiğimden, görünce şaşırmak gibi bir tepki de bulunmayıp tezgahın üstündeki ketılın yanına ilerlemeye başladım. Abim kafasını telefonundan kaldırdı ve tezgahın üzerindeki kavanozdan çıkarttığım yeni bir kahve paketini açacağım vakit, "Yeter bu kadar," dedi ve telefonunu masanın üstüne bırakıp oturduğu sandalyeden kalktı.
Elimdeki paketi ve fincanı elimden çekti ve "Kaç bardak içtin," diye homurdandı. "Fazlası zarar."
Boynumu yana yatırıp "Bir şeyler yeyip içmeden, test çözemiyorum," diye mızmızlandım.
Kahve paketini kavonozun içine geri tıkıp, uzanamayayım diye üst dolaplardan birine koyduktan sonra "Kaç soru oldu?" diye sordu.
"Yüz yirmi," dedim tatmin olmayacağını bile bile, dürüst olmayı tercih ederek.
Yüzünü buruşturduktan sonra bana döndü. "İki saattir yaptığın, sadece bu mu?"
Kafamı sağa ve sola salladıktan sonra "Hayır," dedim. "Sene başından beri işlenen bütün konuları tekrar ettim."
Tekrar kalktığı sandalyeye oturduktan sonra benim getirdiğim tabağa ağzına kadar draje doldurdu ve üzerinden bir avuç aldı. Ağzına bir tane attıktan sonra gözlerini kısarak "Tüm derslerin mi?" diye doğrulatmak ister gibi yeni bir soru yöneltti.
Kafamı salladıktan sonra bende karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. "Evet."
"Şimdilik bu kadar yeter o zaman, " dedi arkasına yaslanmadan önce. "Akşama devam edersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Teen FictionOna hiç sarılamamıştım mesela. Hiç elini tutamamıştım. Hiç öpememiştim. Hiç koklayamamıştım. Hiç sevdiğimi söyleyememiştim. Hiç dokunamamıştım. Hiç beraber uyuyamamıştık. Hiç saçlarıyla oynayamamıştım. Hiç dizlerine yatamamıştım. Hiç özlediğimi söy...