Ertesi gün uyandığımda yorgunluğumun farkına daha fazla vardığım bir sabah olmuştu. Gerimizde sadece Hakan'ın kuzeninin değil, bana göre ayriyeten bir düğün daha bırakmıştık. Hakan'ın evlilik düşüncesinde ciddi olduğunu bilmek bana farklı bir enerji, tuhaf bir iç huzuru vermişti. O günden sonra birbirimizi daha bir aile gibi görmeye başlamıştık, değişik sorumluluklarım varmış gibi hissediyor ve olgunlaştığımı düşünüyordum. Kısacası, evlilik teklifi bende bir altyapı oluşturmuştu ve sanki farkında olmadan kendimi ona hazırlıyordum. Haftanın başı olduğu için beraber kahvaltımızı ettikten sonra beni okula bırakmıştı, okul sıradan bir şekilde ilerliyordu ve ilerleyen günler de buna benzer sürüp gitmişti. Hakan eve döndüğümde bana bazen ders çalıştırıyordu, bazen film izliyorduk ya da kendimize başka uğraşlar buluyorduk fakat dışarı çıkmamıştık. Doğrusu buna itirazım da yoktu çünkü odak noktamın sapmaması benim de hoşuma gidiyordu. Hakan da huzurlu gözüküyordu, öyle olacak ki evden ayrılmaya niyetli değildi. Biz hariç evimize tek giren ise evin temizlik çalışanıydı.Bu günlerde okulda yalnızca Beyza, Cengiz ve nadir olarak Berk'le muhatap olmuştum. Sınıftan dışarı çıktığımız zamanların birkaçında da Çağatay ve Merve'ye denk gelmiştim, başta samimiyetsiz gelseler de hala beraber, daha da önemlisi hala mutlu olmaları artık uyumlu olduklarına ve birbirlerini sevdiklerine inandırıyordu beni. Yalnızca beni o kadar severken -ya da ben öyle sanarken- ve bizi ayıran Merve iken şu an bunu nasıl yadsıyıp da o kızla sevgili olduğunu anlayamıyordum. Belki de ben Hakan'la beraber olunca bu detaya çok da takılmamıştı ve eminim kendini boşlukta hissediyordu, Merve'nin de durumunun Bora'dan dolayı böyle olduğunu düşününce birbirlerine tutunmalarını anlayabiliyordum. Her neyse, artık onları görünce garipsememeye başlamıştım ve böylelikle benden onlara yayılan tek duygu da son bulmuştu.
Farklı olarak... ilk gün dans hocasının beni çağırdığını öğrenmiştim ve salona vardığımda on kız falandık. İçimizden en yeteneklilerin bizler olduğunu söyleyip çalışmalara artık bu ekiple devam edeceğimizi bildirmişti ve devamında çalışmalar şiddetle hızlanmıştı. Artık çok daha fazla çağrılıyordum ve gerçekten yetenekliler seçilmiş olacak ki hiçbirimiz dans konusunda hantal olmadığımızdan kısa sürede büyük gelişmeler kaydediyorduk. Bu durumu; ne kadar eğlendiğimi ve dansı ne kadar özlediğimi gün gün Hakan'a anlatıyordum. O da değişik sorularla bana karışılık veriyordu. Evlilik konusu ise bir daha hiç açılmamıştı, zaten ne eklenebilirdi ki üstüne? Ben de kimseye bahsetmemiştim ama içimde buna duyduğum arzu zamanla çığ gibi büyümüştü. Kendimi hayal kurmaktan alamıyordum, ansızın beliriveriyordu alnımdan aşağı sarkan beyaz tül. Fakat bunlardan Hakan'a bahsetmiyordum çünkü benim isteğimle gaza gelip bir delilik yapacak olması korkutuyordu gözümü. Bir iki kez babam, Selin ve Aras'la telefonla konuşmuştum ve hepsi de görüşmek istiyorlardı. Babamın konuşmalarından da anlıyordum ki beni kendine çekmeye çalışıyordu, biz ise evlilik planları yaptığımızdan ve aradaki aykırılık gittikçe büyüdüğünden onunla buluşmaya çekiniyordum. Aras ve Selin'e bir gün ayırmayı düşünüyordum fakat Hakan'ın Aras'ı zerre sevmiyor olması konuyu açmamı erteliyordu.
Günler sonra cuma günü Hakan'ın Çıkmaz'a gitmeyi önermesiyle rutinimiz değişmişti. Okuldan dönmüştüm ve onun hazırladığı çorbanın yanında dışarıdan söylediği yemeklerle kurmuş olduğu masada akşam yemeği yiyorduk. Bana, "Hafta içi düzenin bozulmasın diye seni sürüklememeye çalışıyorum ama telefondan bir yere kadar yürütebiliyorum ya da bir yere kadar içime siniyor. Yarın okul olmadığına göre... bu gece Çıkmaz'a gitmek ister misin?" diye sormuştu.
Ağzımın dolu olmasını umursamadan, "Tabi ki," dedim heyecanla. "Hatta hafta içi de gidebiliriz, sorun yok."
Dudaklarını yapmacık bir tavırla kıvırıp kaşlarını kaldırdı. "Yok öyle yağma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Teen FictionOna hiç sarılamamıştım mesela. Hiç elini tutamamıştım. Hiç öpememiştim. Hiç koklayamamıştım. Hiç sevdiğimi söyleyememiştim. Hiç dokunamamıştım. Hiç beraber uyuyamamıştık. Hiç saçlarıyla oynayamamıştım. Hiç dizlerine yatamamıştım. Hiç özlediğimi söy...