59. Bölüm "PERESTİŞ"

26.1K 1.3K 478
                                    





Aramızdaki, yaşanması adına nicedir harcanan emek ve zaman ağırlığınca haz veren bedensel yakınlaşma bu geride bıraktığımız vaktin acısını çıkartırcasına uzayıp gitmiş; son derece aheste, gevşek bir hal almıştı. Bedenlerimiz arasındaki baştaki çarpık uyum şu an günlerce çalışılmış bir dans gibi, iç içe geçmiş yapboz parçalarını andırırcasına muntazam bir bütünleşmeye dönüşmüştü. Yattığımız yerde gösterdiğimiz uyum göz kapaklarımın ardındaki perdede bedenlerimizin hareketli bir dansla göğe yükselmesiyle farklı bir heybet kazandı, yükseldikçe yükselip bulutların üstünde de ritmimizi tuttururken bedenlerimizin oluşturduğu rüzgarlar sanki gökyüzüne bir tarih atar gibiydi.

Ruhlarımız el ele tutuşup sanki geçmişteki, aramızda geçen bütün tatsız günleri ortadan kaldırmak adına yolculuğa çıkmıştı; sanki ilk karşılaştığımız andan itibaren içinde olmamız gereken ilişki ve yakınlık tam şu an gerçekleşmişti. İçimde tohumunu çok zaman önce attığım ağaçların meyvelerinin kızardığını hissettiren tuhaf, zaferimsi bir sevinç ancak aynı zamanda da içinde bulunduğumuz durumun gerçek olduğuna inanamayacağım kadar iyi hissettirmesinden olsa gerek, kaybetme ya da tekrarlanmamasından duyduğum kaygı ve korku da vardı. Bu tarifi mümkün olmayan, dudaklarımı ilk defa bir canlıya temas ettirdiğimi düşündüren ender hissin çabucak yaşanıp bitmesinden duyduğum korku dudaklarımı endişeyle titretti. İlk defa bu denli zamanı durdurabilmeyi dilerken önce saçma bir şekilde teknolojinin gelemediği raddeye sinirlenip ardından Hakan gibi bir yaratıktan daha gelişmiş, daha olağanüstü bir buluşa kainatın şahit olamayacağını düşündüm ve içimdeki şanslı hissetme duygusunun katranının artmasına  bilmeden sebep oldum.

İçinde bulunduğumuz vaziyetin benim tarafımdan bin farklı anlamla yorumlanabileceğini bilsem de onun  benden ne aldığını bilmiyordum; ona bir şeyler vermeye çalışmayı kesip bu defa ondan bir şeyler almaya çabaladım: Dudağından başlayıp ağzının izlediği yolu takip ederek ciğerlerine sızıp karışmış olan kokulara kadar benden önceki bütün kadınların en ufak kalıntılarını dahi silip süpürmek istercesine iştahlanıp hareketlerimin asabiyetle sertleşmesine engel olamadım. Bende oluşan ve onun dudaklarının üzerimde bıraktığı farkındalığın onda da meydana gelmesine olan isteğimi, belki de ihtiyacımı bastıramayıp net bir yolu olmasa da bunun için yaşadığım yoğun hisleri ona aktarmaya çalıştım. Zihnimi yakan düşünce ve kıvancın hararetinin ince ince ağzıma aktığını hayal edip bunu Hakan'a sızdırdığımı düşünmeye başladım. Bu ince akan, hayali sıvının içinde yaşadığım kafa patlatan yoğun hislerin dışında bu anı ne kadar çok beklediğimi anlatan yaşlı umudum ve ona duyduğum aşkın insanın iradesini ortadan kaldıracak gücü de vardı.

Bir süre sonra iki dudağım da boşluğa düşünce gözlerimi kırparak araladım ve şaşkınca daima olmasını isteyeceğim, kadrajımda başka hiçbir şeye yer vermeyecek yakınlıktaki yüzüne baktım. Elleri üstüne yatağa tutunduğunda suratıma çarpan hızlı nefesi ve inip kalkan göğsüyle, bir süre içinde gizli bir dalgalanmanın yaşandığı gözleriyle gözlerime kıpırtısızca baktıktan sonra bedenimden ayrı olanı bedenini dikleşerek tamamen doğrulttu. Ağır hareketlerle bana sırtını dönüp yatağın ucuna oturdu ve gözlerini yumarak kafasını yere eğdi.

Oluşan, ses etmeme izin vermeyen gerginlik içinde korkak bakışlarla bedenini izlerken içimde, içten içe hep o gelmesini beklediğim kötülüğün geldiğine dair bir his vardı. Kısa ama bana yaşadığım hislerin tesiriyle oldukça uzun ve zorlu gelen bir süreden sonra gözümü kırpmadan izlediğim kafasını kıpırdatarak omzunun üstünden yüzüme baktı ve güçlük çekiyormuşçasına bir zahmetle dudaklarını kıvırdı. Karşılığında tedirgin bakışlarımdan zerre ödün vermeyip işlevini sürdürdüm ve bununla beraber konuşmasını tetiklemiş olacağım ki, "Dayanamayacağım bir şey hissettim az önce," deyip tarif etmesi olanaksızmışçasına doğru kelimeleri bulmanın zorluğu karşısında yüzünü buruşturdu. "Bir tür... saplantı gibiydi." Bacağını yatağa atarak yönünü hafifçe bana çevirdiğinde bu kez dudakları daha kolay kıvrıldı ve devam etti. "Seninle ilgisi olduğunu sanmıyorum." Biraz durup muzipçe sırıttı. "Belki de vardır... Vücudumda bir sarsıntı etkisi bırakmadın değil."

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin