Evet evet, yanlış görmediniz, TAKINTI'nın yeni bölümü!
Alışkın değilsiniz bu kadar erken görmeye, biliyorum ama bugünün tarihi bence bunu hak etti.
11 Temmuz 2017.
TAKINTI 2 YAŞINDA!
İki yıldır beraberiz ve ben her defasında size çok şey yazmak isterken buraya geldiğimde tıkanıyorum. Bol bol teşekkür ve sevgi sözcükleri zaten her zaman aramızda olmalı, bugüne özel sarf etmeyeceğim.
Önceki bölüme bıraktığınız yorumları okurken ne düşündüm biliyor musunuz, Wattpad'in en güzel kitlesine sahip olduğumu. Şu ana kadar hep beraberdik ve birkez olsun çizgisinden çıkan, saygısızlık eden okuruma rastlamadım. Bunu genelde siz bana kullanırsınız ama ben gerçekten sizi tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ben Wattpad'de okurken yazarlar böyle yazılar yazdığında hiç kendi üstüme alınmazdım. Çünkü aktif değildim hiç, kimse benim ne okuduğumu bilemezdi. Ama şimdi okuyan her okuyucuya ithaf edildiğini anlıyorum bu yazıların. Öyle de. Okuyan herkese teşekkür ediyorum, herkes dilediği gibi üzerine alınabilir!
İçimden geldi, size yazmaya başlama hikayemi anlatmak istiyorum. Dediğim gibi Wattpad'de okuyucuydum, bir arkadaşım indirmemi sağlamıştı ve kendi beğendiği kitapları kütüphaneme eklemişti. O kitapları okuyarak başladı maceram. Uzun bir süre okuyucu olarak kaldım bu uygulamada, nerdeyse popüler kategorisinde kitap bırakmamıştım. Ama gerçekten etkileyen bir veya iki kitap oldu. Her neyse, kitap yazmak hiç aklımın ucundan dahi geçmezdi. Çünkü Wattpad'den önce ne yazmaya ne de okumaya ilgim vardı. Bunu sağlayan kısmen Wattpad oldu ama ben yine de bir hikaye yazmayı aklımın ucundan dahi geçirmiyordum.
Daha sonrasında, yani bundan iki yıl önce, tesadüf eseri sosyal medya hesaplarımdan birinde bir çocuk gördüm. Elimi hızlıca fotoğrafın üstüne attığımı hatırlıyorum, gerisi bu işte; 'TAKINTI'nın yazarı' oldum.
Ama inanın, o çocuk yazılmalıydı. O çocuğa, cilt cilt kitap yazılmalıydı.
Yazıldı da. Bir kitabın altından dahi zor kalkıyorum ama hala cilt cilt kitap yazılması gerektiğini düşünüyorum.
O zamanlar beni de o çocuğu da kimse tanımazdı, fakat zamanla kitabım gibi o da tanındı. Birtek biz tanımıyoruz yani, diye isyan etmeyin, ufak bir sürprizim olabilir.
Bana ilham veren ve birden beni kelimelerin içine atan o çocuğa da mümkün olsaydı teşekkür etmek isterdim. Bu yazıyı yazmamı sağlayan bile o gün o fotoğrafı görmüş olmam.
Şimdi bana hemen aşık damgası vurmayın, içime ilham veren bir erkeğin değil de bir kadının resmi bile olsa yazmak içimden geldiyse onu yazardım ve yine burda olurdum.
İyi okumalar!
Ha, bu arada, bölüm ithafı WhatsApp grubumuzdan Nida'ya ❤️
~
Ah, ne kötü şeydi.
Dikenden duvarları olan bir kuyuya düşmek gibi. Uçuruma giden arabayı durduramamak gibi. Zamanı geriye alamamak gibi.
Ah, ne kötü şeydi.
Ne kötü şeydi.
Karşılıksız aşk ne kötü şeydi. Ne çaresiz şeydi öyle. Ne imkansızdı. İmkanı yok imkanlı olamazdı. Bir insanın karşılık beklemeden bir ekmeği bile bir diğer insana vermediği şu dünyada, karşılıksız aşk ne aptalca şeydi. Ne aptal insanların işiydi. Ne masumca şeydi. Ne menfaatsiz şeydi öyle.
Karşılıksız aşk ne güzel şeydi.
Bir insanın karşılık beklemeden bir ekmeği bile bir diğer insana vermediği şu dünyada, karşılıksız aşk ne ender şeydi. Ne iyi şeydi. Ne ender insanların yapabileceği şeydi. Ne onurlu şeydi, ne gururlu şeydi öyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Novela JuvenilOna hiç sarılamamıştım mesela. Hiç elini tutamamıştım. Hiç öpememiştim. Hiç koklayamamıştım. Hiç sevdiğimi söyleyememiştim. Hiç dokunamamıştım. Hiç beraber uyuyamamıştık. Hiç saçlarıyla oynayamamıştım. Hiç dizlerine yatamamıştım. Hiç özlediğimi söy...