Herkese merhabaaa :) Nasılsınız diye soracağım ama az çok tahmin ediyorum. Üzüldüğünüzü görmek benim çok tuhaftı ama başka yolu yoktu. Şimdi değinmek istediğim, sizin de merak ettiğiniz şeylerden bahsedip ufak da bir veda edeceğim. Belki sıralaması karışır, çok tertipli bir yazı olacağını sanmıyorum :dÖncelikli vurgulamak istediğim konu, finalin sabitliği. Değil sizin, benim bile müdahale edemeyeceğim bir konu bu arkadaşlar. Üstelik final olduğu için değil, sıradan bölümlerde dahi geçerli. Yazarlık deneyiminiz yoksa söylediklerim belki kulağa saçma gelir çünkü neticede benim yazdığımı düşünüyorsunuz ancak ben kendimi inanın olanları yazan aracı gibi görüyorum ve olay akışına müdahale edersem yalancı şahitlik yapmış gibi rahatsız olurum. Kitabın başlarından beri final kafamda bu şekilde ve öteye gidemezdim. Ceren'in ya da Hakan'ın, yahut kitabın bunu hak etmediğini düşünebilirsiniz ancak sonları bu. Kimin neyi hak ettiğinin muhasebesini yapamayız. Sizi anlamakla beraber sizin gibi çaresizim :(
Bir diğer önemli nokta ise ikinci kitap sorusu... İkinci kitap olmayacak arkadaşlar. Tıpkı az önceki nedenden, yıllardır kurgu kafamda burada final verdi ve şimdiden sonra ötesini yazmak güç, ki parlak bir fikir olduğunu düşünmüyorum. İkisinin de bundan sonraki hayatının monotonluğunu –en azından bir süre- okumadan da tahmin edebilirsiniz. Sizin bu ısrarınızın bir nedeninin de hislerinizin tazeliğinden olduğunu düşünüyorum, zamanla burada bitmesinin daha mantıklı olduğunu bence göreceksiniz. Açık uçlu olması bunun bir son olmasını engelleyemez, zaten bu şekilde olması gerekiyordu.
Kitaplaşma olayına gelirsek... Bundan kısa zaman önce tamamıyla vazgeçtim. Açık konuşmak gerekirse bunun en büyük nedeni etkileşimin düşüklüğü oldu. Okuyanların yarısını bırakın çeyreği dahi oy vermiyor, yorum yapmıyor. Ben de tuşa basmaya üşenen insanların kitabımı alacağına kendimi inandırmak istemedim. Çünkü öyle olduğu taktirde hem on ikinci sınıfta girdiğim meşakkate değmeyecekti ve bu süreçte çok zaman kaybedecektim, hem de büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaktım ve bunun yazma hevesime olumsuz yansımasını istemezdim. Başka nedenleri de var ama şimdi uzun uzadıya yazmak istemiyorum. Öte yandan tabi ki TAKINTI'yı ellerimde hissetmek hayalimdi, sizlerden de bunu isteyenler olduğunu biliyorum ancak gerçekler bu. İleride, çok düşük bir ihtimal olarak kalacak mı, kalacak. Hayatın ne getireceğini bilemeyiz çünkü.
Ve bu noktada yine çok sorduğunuz 'özel bölüm' olayı peyda oluyor. O düşük ihtimal gerçekleşirse kitabın içinden gelecekten veya geçmişten, belki de o andan okumadığınız yerler olsun isterim ancak onun dışında güncelleme yapmayı düşünmüyorum. Benim için şu anlık uç bir noktada bitti ve böyle kalmasını isterim. Ötesi berisi dengeleri bozar.
Bir de iyi haber vereyim, uzun zamandır kafamda çöreklenmiş bir durumda yeni bir kurgu var ve ben o kurguyu TAKINTI'yı bitirmeden ele almama konusunda kararlıydım, şimdilik ilk bölümünü yazdım. Bundan sonra yoğunlaşadabilirim, dinlenedebilirim. O nedenle bir kurgumun olduğunu bilin ancak beklemede olmayın. Biraz derslerime yoğunlaşmam lazım çünkü bu vakitleri bir daha döndüremem. Ders çalışmak normalde de çok zor bir iş, üstelik yazmam gereken bir kitabım olursa hem elim rahat durmaz, hem de yeni bölüm baskısına maruz kalırım. TAKINTI'daki sorunları yaşamak istemediğimden bu kurgumun bölümlerini biraz stokladıktan sonra yayınlamayı düşünüyorum. Yani önümüzde uzun bir süre var. Yine de ne zaman döndüğümü öğrenmek için beni takipte kalın; buradan veya İnstagram'dan –adresleri sona bırakacağım- doğrudan ulaşabilir ve haberdar olabilirsiniz.
Başka bilgilendirmem kalmadı sanırım... Ancak asıl söyleyeceklerim sona kaldı. Tarif edilmesi çok zor aslında. Şu an bile, dört yıldır yazan ve kitabının finalini vermiş biri olarak, binlerce insanın zihnine ulaşabilme kudretinin tam anlamıyla idrakine vardığımı düşünmüyorum çünkü hala ara ara tüylerimi ürpertiyor. Bu çok büyüleyici bir olay. Hiç tanımadığınız insanlarla bir noktada buluşmak, üstelik buna yıllarca sadık kalmak ve dahası bu noktanın bir kitap olması çok başka. En garibi de bu kitabın benim elimden çıkmış olması. Herkesin hayalinde çok okunmak vardır ama bu bir hayaldir. Gerçek olması çok gurur verici ve diyebilirim ki Takıntı benim en güzel tecrübem. Sizler de sahip olduğum en özel varlıklarsınız. Çok güzel okuyucular değil, çok güzel dostlar kazandığımı düşünüyorum ben çünkü özellikle birebir sohbet etme fırsatı bulduğum okuyucularımla fena halde uyuşuyoruz, sıcaklığınızı hissediyorum. Birlikte güldük, heyecanlandık, ağladık, üzüldük... Birbirimizi tanımasak da aynı satırda aynı şeyleri hissetmenin maneviliği bizi bağladı. Desteğiniz ve hayal gücüme, emeğime omuz attığınız için hepinize teşekkür ederim. Belki çok uzun bir süre sonra gerçekleşecek belki de nasip olmayacak ama temennim sizi yeni kurgumda da görmek üzerine. Yeriniz hep farklı olacak ve size hep borçlu kalacağım❤️
Fırsatını bulursam TAKINTI'nın da bölümlerini düzenlemeyi düşünüyorum, sezeceğiniz büyük değişikler olmaz ama büyük ihtimalle size bıraktığım, o tarihi ilgilendiren açıklamaları silerim. Buralarda olmadığım yahut sessiz kaldığım süre zarfında TAKINTI'nın yükselmesi, alçalması, büyümesi ya da yerinde sayması sizin elinizde. Kısacası buraları size emanet ediyorum ve gözümün arkada kalmayacağına inanıyorum.
Parodi hesapları güncel zamanı belirtme kaidesi olmaksızın, yani kafama göre kullanmaya devam edeceğim ve karakterleri özleyeceğinizden emin olduğum için sizi de hesaplarımıza bekliyorum. Beni de takip edebilir ve herhangi bir konuda konuşmak isterseniz mesaj atabilirsiniz, ancak isteğinizi kabul etmezsem bana okuyucum olduğunuza dair mesaj atabilir veya kolayca profilinize emojimizi yerleştirebilirsiniz (🔗)
Hesaplarımız:
takintiwattpad & su4eda
cerenssoysal
hakanatann(Ve diğerleri de TAKINTI'nın hesabından kolayca bulunabilir.)
Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın ve aramızdaki bağın körelmesine izin vermeyin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Novela JuvenilOna hiç sarılamamıştım mesela. Hiç elini tutamamıştım. Hiç öpememiştim. Hiç koklayamamıştım. Hiç sevdiğimi söyleyememiştim. Hiç dokunamamıştım. Hiç beraber uyuyamamıştık. Hiç saçlarıyla oynayamamıştım. Hiç dizlerine yatamamıştım. Hiç özlediğimi söy...