Satır arasına atacağınız eğlenceli yorumları merakla bekliyorum! İyi okumalar!
~
Vücudumun hiç tahmin edemediğim bir yerinde, hiç bilmediğim keskin bir ağrı vardı. Hareket ettikçe daha bir baş kaldırıyor, katlanılamaz hâle geliyordu. Etraf karanlık, bilincim dumanaltındaydı. Uykum hâlâ ağır basan taraf olduğundan uyumak istiyordum fakat yüzümü buruşturmama sebep olan ağrı uyumama izin vermiyordu. Gözlerimi açmaya halim yoktu. Uykumun en koyu yerinde bu ağrı da neyin nesiydi? Üstelik hareketlerimi de etkisi altına almış, hiçbir şekilde kıpırdamama müsaade etmiyordu. Ter içinde kalmıştım, üzerimdeki pijamalar tenime yapışmıştı. Ağzımın içi çöl iklimindeymiş gibi bir damla suya muhtaçtı.
Elimle yattığım yeri yokladım. Bu yarı ayık hâlimle bile altımdaki zeminin benim yatağım olmadığından emin olmuştum. Oldukça sert, bir o kadar da soğuktu. Gözlerimi yavaşça araladım. Odanın içi aydınlıktı. Fakat sorun şuydu ki, burası benim odam değildi. Etrafta aşina olduğum mobilyalar ve eşyalar olsa da yine de nerede olduğumdan emin olamıyordum. Gözlerimi biraz daha açıp yattığım yerden doğrulmayı denedim. Artık bilincim biraz daha berraklaşmış, uykunun oluşturduğu puslu düşüncelerden arınmıştı. Boynumdan gelen tutulma hissiyle kendimi tekrar yastığa bıraktım. Bacaklarım uyuşmuş ve boynum tutulmuştu. Hâlsizliğim de cabasıydı üstelik.
Tek elimi boynuma yerleştirip etrafa iyice dikkat ettim. Ah, tabii ya, misafir odası. Bir başka deyişle Hakan'ın odası. Zihnime neden burada yattığımı açıklayacak görüntüler sızdı. Gözlerimi devirdim. Güya Hakan'la beraber uyuyacaktım. Sonra kendi hâlime gülmeye başladım. Sinirlerim alt üst olmuştu. Hakan'la uyuyayım derken ne hallere düşmüştüm. Yerde yatıyordum resmen. Kendi odamda yumuşacık yatağım varken gelip burada yerde uyumayı tercih etmiştim. Aslında bunu tercih etmemiştim de... Hakan bana kibarca yanında yatamayacağımı söyleyince yaptığım oyundan bir hayli utanıp daha fazla rol yapamamıştım. Çocuk resmen bana hiç şansın yok diyordu. Derin bir nefes aldım. İşim çok zordu.
Elimi boynumdan çekmeden ayağa kalktım. Sızlayan bütün organlarımın tesiriyle "Ahh," diye acıyla inledim. Hakan dün ciddi ciddi bana yerde uyumayı teklif etmişti. Ben de aptal gibi kabul etmiştim. Katıksız öküz! "Yerde ben yatayım," değil de, "geç yerde yat," demişti.
"Ceren?" Garipseyerek sorulan bu soru, odada benden başkalarının da bulunduğunun en iyi örneğiydi.
Boynumu çok sarsmamaya özen göstererek Hakan'a döndüm. Dirseklerinin üstünde doğruldu. "İyi misin?"
"Her yerim tutulmuş," dedim yüzümü buruşturarak. Avuçlarının içiyle gözlerini ovuşturdu. Alttan alttan da gülüyordu. "Senden bunu hiç beklemezdim. Yani bebek gibi... Korkup yanıma gelmen..." Dudaklarını birbirine bastırıp gülmesini engellemeye çalıştı.
Gözlerim devirip "Ha ha ha," diye yapmacıktan güldüm. "Çok komik."
"Komikti," diye üsteledi gülmesine devam ederek. Gülmesi bittikten sonra kafasını kaldırıp bana bakmaya başladı. Bir süre sonra kaşları çatıldı ve yatağın ucuna kayarak bana yaklaştı. "Ceren, sen iyi misin?"
Yüzüme dik dik bakması, iyi olup olmadığımı sorması kaşlarımı çatmama yetti. "Neden ki?"
Bana doğru uzanıp elini alnımın hizasına getirdi. Ben de dizlerimi bükerek biraz eğildim ve yapmak istediği şeyi yapmasına izin verdim. Avuç içini alnıma yerleştirip biraz bekledi. Ardından kaşları daha da bir çatıldı. "Ateşin var."
O elini çektikten sonra ben de elimi alnıma koyup dediğinin doğruluğunu ölçmeye çalıştım. Üstündeki battaniyeyi ucundan tuttu ve kenara attı. Sonra yataktan indi ve yerde duran tişörtünü eğilip aldı. Ayakta durmakta güçlük çekiyordum. Hakan'ı izlemek bile beni yoruyordu. Yere yığılmamak için biraz daha direndim. Kıvrak hareketlerle tişörtünü başından aşağı geçirdi ve tekrar bana döndü. "Seni hastahaneye götürmemiz lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Novela JuvenilOna hiç sarılamamıştım mesela. Hiç elini tutamamıştım. Hiç öpememiştim. Hiç koklayamamıştım. Hiç sevdiğimi söyleyememiştim. Hiç dokunamamıştım. Hiç beraber uyuyamamıştık. Hiç saçlarıyla oynayamamıştım. Hiç dizlerine yatamamıştım. Hiç özlediğimi söy...