Dakikalardır düzensiz olan nefes alışverişim her geçen saniyeyle daha bir bozulmuştu ve bozulmaya da devam ediyordu. Kalbimde kan yerine adrenalin ve korku pompalanıyormuş gibi hissediyordum. Nefesim ara sıra boğazımda tıkanıp kalıyordu, ellerimi sabit tutmayı bir türlü beceremiyordum.
Beynimdeki hatıra defterimin içine bir karanlık anı daha eklenmişti... İnsanı yaşadıkları karamsar olmaya itiyordu, buna mecbur bırakıyordu ve beni de karamsar yapan yaşadığım her kötü olayla beraber ruhumda bir parça siyaha bulanmıştı. Ve korkarım yakında siyahtan başka renk kalmayacaktı.
Hiç durmadan dönen şu dünyada, son günlerde güzel bir şeyler yaşanıyor muydu?
Benim açımdan yaşanmıyordu. Uzun zamandır çok içten bir gülücük yeşermemişti yüzümde. Görünen o ki bir süre daha yeşermeyecekti. Ne istemişlerdi ki abimden? Ne zararı olmuştu onlara? Ondan başka kimim vardı?
Yalnızlığım kapısını iştahla aralamış beni içine çekebilmeyi dört gözle bekliyordu. Sanki herkes el ele vermişti ve beni kimsesiz bırakabilmek için adeta canla başla mücadele veriyorlardı. Son anda yetişen Aras ve getirdiği içi güçlü adamlarla dolu, altı tane araba ile bu sefer de yalnızlık kapısına sert bir tekme atarak onu geri tepebilmiş, el ele veren herkesin bileğine hançeri saplamayı başarabilmiştim ancak bir dahakine Aras olur muydu yanımda, bunu bilemiyordum.
Şu an yanımda olmasına rağmen yine de kendimi güvende hissedip rahatlayamıyordum; korkunun titreten ateşi ellerini yakamdan çekmiyordu.
Bir büyük, bir bilge adam olsaydı başımızda bunlar olur muydu hiç? Aras'ı aramak zorunda kalır mıydım? Yardımı Aras'tan istemek yerine ona sığınmaz mıydım?
Babam neden yoktu?
Ya da her fırlama oğlana yapıldığı gibi sürekli bir şeyler tembihleyen annelerden bizde de olsa olmaz mıydı? Eve gittiğimizde bu olaydan dolayı bizi azarlayacak ebeveynler olsaydı bir dahaki yaşanır mıydı? Belki sıkı bir ceza alırdık ama bizi kendimize getiren insanlar sayesinde yürüdüğümüz yolda tökezlemeden öte bir hataya düşmezdik ve bu yolun pusulası hep görünürde olurdu. Şimdi nerde olduğunu ben dahil kimse bilmiyordu.
"Sizi mahvedecekler," diye fısıldadım boş gözlerle etrafa bakınan adama hitaben.
Gözleri bana çevrildikten sonra ellerini bacaklarıma attı ve belinden aşağı doğru ittirdi. Ayaklarım yere bastığında hala onun hakimiyeti altındaydım, hareket edersem anında müdahale edeceği şimdiden belliydi. Anlamaz gözlerle etrafa bakınmaya devam ettiğinde, "Ne sandın?" diye konuştum rahat bir tavırla. "Kimsesiz olduğumuzu falan mı? Abimin arkası sizi rahat bırakmayacak."
Afallayıp şaşkınlıktan duraksama sırası ona geçmişti. Olayları kavramakta öyle bir güçlük çekiyordu ki ağzını açıp bana cevap bile veremiyordu. Hakan'ın arabasının üzerinden çatık kaşlarla ileriyi izlemeye devam etti. Muhtemelen arabalardan inen ve onlara karşı dövüşmeye başlayan genç adamlar onu içten içe sarsmayı başarmıştı.
Kadrajıma sağ taraftan ani bir hızla giren Aras'la beraber adama daha bir derinden baktım. Kimsesiz değildik. Aras küçük bir duraksamadan sonra hızlı birkaç adımla artık tam yanımızdaydı. Onun telaşlı, benim ise az da olsa rahatlamış fakat hala ürkek bakışlarım birbirini ağırladı. "Ceren?" dedi nefes nefese. "İyi misin? "
Cevabıma fırsat kalmadan gözleri hemen yanımdaki şaşkın adama kaydı ve çenesinin seğirmesini fark etmemle öne atılıp korkutucu bakışlar attığı adamın yüzünün tam ortasına yumruğu indirmesi art arda oldu. Bu yumruktan sonra ise hiç durmadı. Durdurmaya çalışan da olmamıştı zaten. Atılan ilk yumruk, yoğun bir sağanağı başlatıp yeryüzüne ilk değen damladan farksızdı. Devamı çok hızlı ve üst üste gerçekleşmeye devam etti. Adam Aras'ın çevikliği karşısında savunmasız kalmıştı fakat kendini toparlayıp sıkı bir yumrukla karşılık vermesi uzun sürmedi. Sanki bu yumruğun sesiyle arkamdaki korku dolu seslerin de kulağıma gelmesi bir oldu. Önümde iki kişinin kavgası varsa arkamda onlarca kişinin savaşı vardı ve bu savaşla aramda duran tek duvar, Hakan'ın az önce zarara uğramış arabasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Teen FictionOna hiç sarılamamıştım mesela. Hiç elini tutamamıştım. Hiç öpememiştim. Hiç koklayamamıştım. Hiç sevdiğimi söyleyememiştim. Hiç dokunamamıştım. Hiç beraber uyuyamamıştık. Hiç saçlarıyla oynayamamıştım. Hiç dizlerine yatamamıştım. Hiç özlediğimi söy...