Multimedia: Sude & Cenk
2
Fransızca dersinden sıkılınca yanaklarımı şişirip buradan hocanın kafasının üzerinde gibi görünen saate diktim bakışlarımı. Akrep mi yelkovana aşıktı yoksa yelkovan mı akrebe bilmiyordum ama habire birbirlerinden kaçıp aynı anda da birbirlerini kovaladıklarına göre vardı bir şeyler.
Emir ve ben bir akrep ve yelkovan kadar bile olamamıştık... Lanet olasıca kalp işleri... Kaleminin poposunu sinirle dişleyerek aşk acıma geri dönmemin vaktiydi.
"Kanka benimle tuvalete gelsene, çok sıkıştım," diyen Sude'yi duyunca ona dönüp 'really nigga' bakışı attım. Gönül rahatlığıyla aşk acısı bile çekemiyordum kankamın çişi geldiği için.
"Tek işeyemiyor musun anacım sen?"
"Korkuyorum..." diye mırıldandı bacaklarını bir o yana bir bu yana sallayarak. Azıcık daha beklersem altına yapacaktı ve ben de gülecektim. Evet, çok iyi bir arkadaştım.
"Neyden korkuyorsun?" dedim hocanın dediklerine hiç dinlemesem bile çok enteresanmış gibi kafa sallarken.
"Ne demek neyden korkuyorsun? Harry Potter'daki Hermione'yi hatırla asker! Tek gittiğinde ne oldu? Trollün teki tarafından saldırıya uğradı," dedi kimsenin duymasını istemiyormuş gibi kulağıma eğilerek. "Ve... Of işeyeceğim ulan yürü işte!"
"Mesdemoiselles, rahatsız ediyorsam çıkayım?" Fransızca hocası Madam Nermin gözlüklerini burnuna indirmiş, keskin bakışlarını üzerimize dikmişti.
"Yok hocam siz kalın biz çıkalım," dedi Sude ve ayağa kalktı beni de kolumdan tutup çekerken. Kolumu elinden kurtarmayı denedim ama koaladan beter yapışmıştı DNA'sı bozuk.
"Dalga mı geçiyorsunuz siz benimle?" Sandalyesinden kalkıp eteğini düzeltti avon kataloğu gibi olan suratını buruşturarak.
"Non, Madame ne münasebet, bizler serieux(seryö=ciddi) kızlarız..." dedim işi kurtarma arayışı içinde. Araya da fransızca kelimeler sıkıştırıyordum siniri dinsin diye ama sıktığı yumruklarından ters teptiğini anlamam uzun sürmedi.
"Kaç kere diyeceğim serieux eriller için diye, sen bir dişisin! Serieuse (seryöz) demen gerekiyordu!"
"Ama hocam nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ki?" Pis pis güldüm omuzlarımı silkerek. "Sonuçta görmediniz..."
*
Dersten atılmamızın ardından tuvalette aldık Sude'yle soluğu. Telefonunu elime tutuşturup kabinlerden birine girdi. Saniyeler sonrası, "Ohh bee," deyişine şelale akışı sesi eşlik etmeye başladı. "Mutluluk budur abi..."
Telefonunun ekranının aydınlandığını görünce şifresini bildiğim için hemen gelen mesajı açtım. Okuduklarım gür bir kahkaha atmama sebep oldu.
Mesajlar :
Sude: O kızı yanında bir daha görürsem muzunu keserim!
Cenk: Aşkım ders notu istemeye geldi...
Sude: Niye geldiği sikimde değil!
Cenk: Sikin yok... Mutsuz son.
Sude: Sen beni tınlamamaya devam et... İlk karşı karşıya geldiğimizde senin de olmayacak!
Cenk: Çocuklarımızın katili mi olacaksın? Cani...
Sude: Üzeri kapalı evlenme teklifi mi ettin sen şimdi?
Cenk: Sanırım.
Sude: Seni seviyorum...
Cenk: Ben de seni... Bataryam bizi ayırana kadar sevgilim...