Multimedia: Afra
BTS - Dope
♡28♡
Bana en tutkulu öpücüğümü veren adam olarak hatırlanmak istemesi beni güldürdü. Sonuçta öyle ya da böyle evlenecektim ve yakışıklı, esmer, kaslı, kirli sakalları, inci gibi dişleri ve mükemmel gülüşü olan eşim bana öpücüklerin en güzelini bahşederek Edis'i geçecekti.
Ellerimi gülerek Edis'in gövdesine yerleştirip bu kez ben onu duvara ittim ve bacaklarına zıplayıp kaçmasını engelledim. Kaldırdığı kaşlarıyla şüpheli bir şekilde bana bakmaya başlayınca, "Seni ilk duvara yapıştırdığım adam olarak hatırlayacağım," dedim tüm dişlerimi göstererek gülerken. Neye gönderme yaptığım bence açıkça ortadaydı. Ayrıca Türkler günde ortalama on dakika gülüyor diye duymuştum, ama ben dakikada on dakika gülüyordum resmen.
"Özenti," dedi gözlerini devirerek Edis. "CV'ne ekle bunu." Okuldan eve gelip telefonumda saatlerce internette dolaştıktan sonra wifi logosu yerine 4G logosu görmüşüm gibi baktım ona şaşkın şaşkın. Aralık dudaklarının arasından sızan sıcak nefesi soğuk havayla birleşince oluşan o beyaz duman bozuntusu dikkatimi dağıtsa da, gözlerimi gözlerine dikip, tek kaşımı kaldırdım. "Bana mı dedin kardeş?"
Elleriyle yanaklarımı sıkarak, "Kardeş deme lazım olur," deyip göz kırptığında kalbim hızlanıverdi. Stalk hesabından takip istediği yolladığım bey isteği kabul etmiş gibi hızlandı hem de... İki seçenek vardı: ya dalga geçiyordu ya da bana ciddi ciddi adımlıyordu.
Kaşlarımı çatıp, "Sen bana yürüyor musun yoksa?" diye sordum. Elleri hâlâ yanaklarımda olduğu için sesim boğuk çıkmıştı.
Yine o serseri gülüşü belirdi yüzünde. "Koşmamı mı isterdin?"
Ellerimle ellerini kavrayıp aşağı çektim yanaklarımdan. Gözlerimi devirirken, "Bana koşmayı göze aldıysan inşallah Allah'a inanıyorsundur," diye mırıldandım.
Yüzünde ciddi bir ifade peydahlandı. "O niye?"
"O kadar ulaşılmazım ki, Allah'ın yardımı olmadan: nah."
"Ulaşılmazsın öyle mi?" dedi serseri bir gülüşle. "Dün gece kollarımın arasında uyuya-"
Ellerimi dudaklarının üzerine bastırdım gözlerimi kısarak. "O sayılmaz."
"Nedenmiş?"
"Çünkü beni zorladın!"
Konuştukça batışım onu güldürdü. "Sen kalmak istemedin yani?"
Burnumu havaya diktim. "Ne münasebet."
"Sabah uyandığımda neredeyse üzerime çıkmıştın," diye mırıldandı imayla. "Halinden memnun görünüyordun."
"Uyuyordum, ne yaptığımın farkında bile değildim!"
"Evet, tabii. En azından uyurken cesursun," dedi gözlerini kısarak.
Ne ima ettiğini biliyordum. Bilinçliyken cesur davranmayıp ondan kaçmaya çalışmalarımı vurguluyordu. Kaşlarımı çattım ve ona kötü kötü baktım. "Tek akıllı sensin zaten."
Yavaşça güldü. Gülerken ön plana çıkan kışkırtıcı elmacık kemiklerine dokunmamak için zor tuttum kendimi. "Tam olarak öyle," dedi burnuma parmak ucuyla vurarak.
Burnumu kırıştırarak kucağından inmeye kalkıştığımda elleri belimi kavradı ve beni kafesledi. Yıllardır görmediğim biriyle yemek yedikten sonra karşılaşmışım da karnımı fark edince 'kız mı erkek mi?' diye sormuş gibi baktım ona ters ters. Neden bırakmıyordu?
