31. Bölüm: Son uyku

2.7K 183 63
                                    

Multimedia: Edis

31

Aramızda bir şey olmayacağını söylediğinde aslında içten içe bildiğim bir gerçeği yüzüme vurmuştu Edis. O hâlâ o kızı seviyordu... Sevde'yi. Seda bile öyle demişti, ki o kızın yanılma payının düşük olduğunun farkındaydım çünkü Edis'i çok uzun zamandır tanıyordu.

Edis'ten benimle uyumasını isteyerek kendimi aciz bir duruma düşürdüğümün de farkındaydım fakat ona karşı bir şeyler hissediyordum ve içimdeki deli ses elimdeki son şansı iyi değerlendirmem gerektiğini haykırıyordu. Ona son kez sıkıca sarılabilmek, saçlarıyla oynayabilmek ve süt reçelini aratmayan kokusunu içime çekebilmek istiyordum. Alışmıştım ona. Bu kadar kısa bir sürede nasıl olmuştu bilmiyordum ama olmuştu işte.

Edis'in bakışları kararsızdı. Tamam demek istemiyordu ama sanki o da farkındaydı en azından bunu hakettiğimin. Belki de haketmiyordum, bilmiyordum.

"Ben saçmaladım... Özür dilerim. Odana git," dedim gözlerimi kaçırarak. Birlikte olmayacağımız halde birlikte uyumamız işi dramatikleştirmekten başka bir şeye yaramazdı.

Gözleri gözyaşlarımın ıslattığı yanaklarım ve boynumda gezindi. Dişlerini sıkarak kafasını diğer tarafa çevirdiğinde dudaklarımdan bir hıçkırık kaçmasına engel olamadım. Ellerimi ağzımın üstüne kapatıp kafamı eğdim. Ağlamak istemiyordum ama siktiğimin gözyaşları kontrolsüz bir şekilde akıyordu.

"Seninle kalacağım," dedi Edis çenemi tutup yüzümü kaldırarak. Bakışları biraz yumuşamıştı. "Ama bir daha benim yüzümden ağlamak yok. Ne olursa olsun, ne yaparsam yapayım."

"Yok," dedim kafamı hızlı hızlı iki yana sallayarak. Nasıl da acizdim... "Ne olursa olsun, ne yaparsan yap ağlamak yok."

Gözlerimiz bir süre birbine tutuklu kaldı. Sanki son kez görüyormuş gibi inceliyordu gözlerimin her milimini. Hoş bu Edis'di. Bakışları kalbime kanat takarken, kelimeleri o kanatları koparırdı hep.

Beni kollarının arasına sakladığında ona sığındım hissettiklerimden kaçarcasına. Göğsü sıcacıktı. Islak kirpiklerimin üzerindeki yük ağırlaşıyordu. Göz kapaklarımı aralamaya güç bulamıyordum. Fakat bedenimin yorgunluğunun aksine kalbim acı çekmeye açtı. Ağlamak beni daha da yorsa da, kalbim ağlamamı istiyordu duraksızca. Edis elini yanağımın altına yerleştirip bana doğru eğildi. Bunu yüzümü boydan boya sıyıran sert nefesinden anladım. Dudaklarını kirpiklerimde hissettiğimde isyan etmek istedim ama kelimeler kilitli kaldı dilimin ucunda. İçinden geldiği için mi sarılıyordu bana yoksa beni mutlu etmek için mi yapıyordu bilmiyordum. İkinci ihtimal çok acıtırdı.

Gözlerimi aralayıp Ay ışının izin verdiği kadar baktım gözlerine. Kahkaha atan yıldızlarıma... Onlar kahkaha atarlarken ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Elbette ağlamamın tek nedeni Edis değildi, bütün yaşananların omuzlarıma yüklediği yüktü. O yük kemiklerimi artık kırmıştı ve ben de bu şekilde patlamıştım. Kollarımı Edis'in ince beline tüm gücümle dolayıp birbirine bastırdığım dudaklarımı serbest bıraktım ve feryat ederek ağlamayı sürdürdüm. Edis kulağıma bir şeyler fısıldıyordu ama hıçkırıklarımdan onu duyamıyordum.

"Ne oldu, güzelim," dediğini duyar gibi oldum ama cevap vermek yerine yüzümü boynuna gömdüm ve tırnaklarımı farkında olmadan beline geçirdim. Aldığım nefesler yetersiz geliyordu.

"Gamze?" Ses tonu artık endişeli çıkmaya başlamıştı.

En sonunda baktı ki susmuyorum, pes etti. Elini kafamın arkasına yerleştirip yüzümü boynuna iyice yasladı ve çenesini saçlarımın arasına bastırarak derin bir nefes aldı. Alnımın üzerinde atan şah damarı ve sırtımda bir aşağı bir yukarı hareket ederek bana sakinleştirici enjekte eden eli gözyaşlarımı zamanla durdurdu.

Hey, Matmazel!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin