El sıkışıp anlaşmamızın üzerinden bir gün geçmişti. Kendi evimdeydim ! Bugün Samet gelip beni alacaktı ve üstüme başıma bir şeyler alıp Hakan'ın evine gidecektik. Sonuçta bir iki pantolon ve yine bir iki tişörtten başka bir giyeceğim yoktu. Hem Samet bavul hazırlamamın daha doğru olduğunu söylemişti dımdızlak gidemezdim eve Hakan'ın da gözüne batmamam gerekiyordu. Gerçi Samet bir şekilde hallederdi ama şüpheye yer vermemek daha iyiydi. Acele bir şekilde banyoya girip iyice yıkandım. O kadar şampuan kullanmıştım ki saçlarımdan ve vücudumdan gelen koku bir kilometre öteden fark edilirdi. Hemen banyodan çıkıp havlumla kendi odama koşturdum eve girerken erkek görememiştim, iki kız, iki erkek kalıyorduk evde ama tanımazdık birbirimizi. Üç oda bir salon olan evin her odasını doldurmuş kalıyorduk işte. Odama girince yırtık, dar ve bilekte biten kotumu giyip, siyah bir tişört geçirdim üzerime saçlarımı tarayıp dağınık topuz yaptım ve tek ayakkabım olan beyaz spor ayakkabılarımı tekrar giyip bağcıklarımı bağladım. Hazırdım. Odama şöyle bir baktım, tek kişilik nevresimsiz bir yatak yastık ve pike. Üç çekmeceli bir komodin, komodinin içinde tarak, diş macunu ve diş fırçası. Bu kadardı benim eşyam. Diğerleri de benden farksız değildi. Yinede içim buruktu sonuçta on yedi yaşımdan beri burada kalıyordum, öncesinde ise annemin öldüğü pavyonda garsonluk yapıyordum, erkek kılığında bir garson ! Sonra burayı bulmuştum işte. Eşyaları da mahallenin sonunda eskici dükkanı olan Fikret amca vermişti ve şimdi gidiyordum. Büyüdüğüm ve beş yıldır kaldığım yerden gidecektim.
Dışarıdan gelen korna sesiyle kendime geldim ve hiç bir şeyimi almadan odadan çıktım, kapımı kilitledim ve anahtarı cebime koyup otel gibi kullandığımız evden çıktım. O sırada karşıdan gelen ve bizim evde kalan çocuğu gördüm, çocuk dediğimde neredeyse yirmi beş yaşında vardı. Gözlerini kısıp bana baktı ve hızlı adımlarla bana doğru gelmeye başladı. Samet ise hala kornaya basıyor arabaya binmemi istediğini açıkça belli ediyordu. Boşverip arabaya doğru yaklaştım ki kapısını açacakken adımın seslenilmesiyle duraksamıştım.
''Defne.'' Bu çocuk benim adımı nereden biliyordu ? Bakışlarım tam karşıya dönünce üç adımlık mesafeyi hızlıca geldi ve yanıma gelip kolumu tuttu.
''Nereye gidiyorsun ?''
''Sen benim adımı nereden biliyorsun ?''
''Beş yıldır aynı evde yaşıyoruz.''
Tek kaşımı kaldırdım. Olabilirdi. Ama kimse birbirini tanımadığı için isimlerimiz bilinmezdi. Belki de ben bilinmemesini istiyordum. Aksi halde arkadaş olma ihtimalimiz artardı. Daha sonra birimize bir şey olsa aradaki bağ hepimizi etkilerdi, kaybetmekten bıkmıştım ben tekken hayat daha kolaydı bana göre. Gerçi durum şimdi değişmişti.
Kızın ne iş yaptığını bilmiyordum. Erkeklerden birini çarşıda bir ayakkabıcıda çalışırken, diğerini ise bir yemek dükkanında çalışırken görmüştüm ve kolumu tutan yemek dükkanında çalışandı.
''Yani ?''
''Yani mi ? Sen tanımasan da ben seni tanıyorum ve merak etmem doğal.''
''Merak etmen doğal değil ama yinede söyleyeyim, iş buldum dadılık yapacağım. Yatılı kalacağım bir iş, bu yüzden gidiyorum. Odam kilitli ne olacağı belli olmaz sonuçta. Kimse de girmezse iyi olur.''
''Gidiyor musun yani ?''
''Evet.''
''O zaman sana beş yıldır söylemek istediğim bir şey söyleyeyim. Daha doğrusu bir şey anlatmak istiyorum.''
Samet'in kornaya sayamadığım kez basmasıyla irkildim ama karşımda duran kişiden bakışlarımı ayırmadım.
''Benim ismim Aşık.''
Ve kolumu bırakıp gözlerimin içine anlamlı anlamlı baktıktan sonra, ağır adımlarla eve girdi. Hiç bir şey anlamamış öylece kalakalmıştım. Samet camı indirip seslendi.
''Vedalaşmanız bittiyse bin artık.''
Dalgın dalgın başımı sallayıp arabaya bindim ve yol boyunca hiç konuşmadık Samet bir kaç kere laf atmıştı konuşmam için ama aklımı bir türlü ona verememiştim. Ne demek istemişti ? Yani adı Aşık'sa birine mi aşıkmış bu nasıl bir durumdu böyle ? Aklıma gelen şeyle bir anda Samet'e dönüp telefonunu istedim.
''Telefonunu verebilir misin ?''
Neden diye sormadan cebinden çıkarıp uzattı. İçimden bir ses iyi anlaşacaksınız diyordu. Her ne kadar suratsız olsa da, gerçi Hakan'la kuzen ne bekliyorsam ? Takılmadım zaman gösterecekti bunu. Telefonu alıp interneti açtım ve Aşık isminin anlamına baktım, öylesine söylememiş gibi hissediyordum, çıkan ilk sayfaya tıkladım ve dikkatle telefonun ekranına baktım. İsmin anlamı 'bir başkasını aşk'la seven' di. Yani bu bir tür itiraf gibi bir şey miydi ? Kafa karışıklığıyla sayfadan çıkıp telefonu tekrar Samet'e verdim. O sırada alış veriş merkezine geldiğimizi fark etmiştim. Samet'in arabayı park etmesiyle arabadan inip içeriye girdik ve ilk önce bavul satan bir mağazaya uğradık. Böylece alış veriş başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI DADI
RomanceHakan Yükseloğlu , Saygın, zeki, yakışıklı ve aynı zamanda soğuk ve suratsız bir iş adamı. Defne Sarkıt , Kimsesiz, neşeli, hayat dolu, güzel bir hırsız. Samet Yükseloğlu , Çapkın, deli dolu, zeki ve yakışıklı bir iş adamı. Elif Yükseloğlu , Dayısın...